TPF’nin raporuna göre, ocak ayında yüzde 42,08 olan yıllık gıda enflasyonu; şubatta yüzde 35,11, martta yüzde 37,12 ve nisanda yüzde 36,09 oldu
Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından ‘2024 Gıda Perakendesi Sektör Değerlendirme Raporu ve 2025 Yılı İlk Çeyrek Analizi’ yayımlandı. Raporda, 2024 yılında gıda perakende sektörünün durumu değerlendirilirken, 2025 yılına ilişkin beklentiler ve öneriler paylaşıldı. Rapora göre, gıda enflasyonunun 2025’in ikinci çeyreğinden itibaren daha da yavaşlaması bekleniyor. Yerel zincirlerin dijital dönüşüm süreçlerini hızlandırması ve sadakat programlarına yatırım yapması öngörülüyor. Tüketici eğilimlerinin yerel ve sade ürünlere kaymaya devam edeceği, bölgesel markalara ilginin artacağı ifade ediliyor.
Gıda enflasyonu düşüş eğiliminde
Rapora göre, 2025 yılının ilk çeyreğinde gıda fiyatlarında dalgalanmalar gözlemlendi. Ocak ayında aylık bazda yüzde 5,47’lik bir artışla yüksek bir enflasyon oranı kaydedildi. Şubat ayında ise aylık artış yüzde 2,32’ye gerileyerek bir miktar yavaşlama gösterdi. Mart ayında Ramazan ayının etkisiyle aylık artış yüzde 4,94’e yükseldi. Nisan ayında ise aylık artış yüzde 3 olarak gerçekleşti. Yıllık bazda değerlendirildiğinde, ocak ayında yüzde 42,08 olan yıllık gıda enflasyonu, şubat ayında yüzde 35,11’e geriledi, mart ayında yüzde 37,12’ye yükseldi ve nisan ayında yüzde 36,09 oldu.
Dengeye oturma süreci başladı
TPF’nin raporuna göre, 2024 yılı ve 2025’in ilk çeyreği, Türkiye gıda perakendesi sektörü için yeniden denge arayışının ve yapısal dayanıklılığın öne çıktığı bir dönem oldu. Enflasyonun etkileri sürmekle birlikte, özellikle gıda perakendesinde fiyat artış hızının yavaşlaması ve talep yönlü dengelenme, sektörün pozitif bir seyir izlemeye başladığını gösteriyor. Bu süreci başarıyla yöneten yerel zincir marketler hem tüketiciye yakınlıkları hem de esnek iş modelleri sayesinde rekabet avantajlarını korudu hatta pekiştirdi.
Raporda ortaya konan verilere göre, 2024’te yüksek enflasyon, faiz oranlarındaki artış ve hane halkı harcamalarındaki temkinli yaklaşım belirleyici oldu. Ancak 2025 yılına geçişle birlikte özellikle gıda perakendesi sektöründe fiyatların daha istikrarlı hale gelmesi, bu alanda bir ‘dengeye oturma’ sürecinin başladığını gösteriyor. Bu durum, sektörde güven tazeledi ve tüketicilerin harcama eğilimlerinde toparlanmaya zemin hazırladı.

Yerli üretici ve yerel zincir iş birliği
Tüketici davranışlarında fiyat hassasiyeti, yerli ürün tercihleri, promosyonlara yönelim ve mahalle bazlı sadakat gibi eğilimlerinin öne çıktığı ifade edilen raporda, bu eğilimlere hızlı cevap verebilen yerel zincirlerin, yerli üreticiyle doğrudan ilişki kurarak tedarik zincirini sadeleştirdiği, maliyetleri kontrol altında tutabildiği ve fiyat rekabetinde avantaj sağladığı ifade edildi. Rapora göre, ulusal ve uluslararası zincirlerin aksine, özel markalı ürün modeline dayanmayan yerel zincir yapısı, esnekliğiyle dikkat çekti. Üretici tarafında ise özellikle küçük ve orta ölçekli yerli üreticilerin yerel zincirlerle olan iş birlikleri 2024’te daha da güçlendi. Üretim maliyetlerinin kontrol altına alınması ve lojistik giderlerin düşürülmesi açısından yerel zincirlerin bu üreticilere sunduğu doğrudan raf erişimi büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Bu iş birlikleri, aynı zamanda yerel ekonomilerin gelişimine de katkı sağladı.
Toplumsal katkı vurgusu
TPF tarafından yayımlanan ‘2024 Gıda Perakendesi Sektör Değerlendirme Raporu ve 2025 Yılı İlk Çeyrek Analizi’nde, yerli üreticiyle iş birliklerinin daha da derinleştirilmesi, ürünlerde ‘yerli ve taze’ algısının güçlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Depo ve lojistik altyapının modernize edilmesi gerektiği aktarılan raporda, e-ticaret kanallarının yaygınlaştırılması gerektiği vurgulandı. Tüketici iletişiminde ‘mahalleden biri’ duygusunun güçlendirilmesi gerektiği belirtilen raporda, güven temelli sadakat modellerinin oluşturulması gerektiğinin altı çizildi. Raporda, ulusal ve uluslararası zincirlerle rekabette ‘toplumsal katkı’ unsurunun daha belirgin hale getirilmesi gerektiği vurgulandı.