Cuma, Eylül 5, 2025

Yeni Dönemin Ticari Hamlesi


Belirsizlikte Güvenli Büyüme için Birleşme ve Devralmalar

Ekonomik ve siyasal çalkantıların hız kazandığı, kur dalgalanmaları, faiz politikaları ve global belirsizliklerin şirket kararlarını derinden etkilediği bir dönemdeyiz. Böylesi konjonktürlerde şirketlerin geleneksel büyüme stratejileri – örneğ in doğ rudan yatırım, yeni pazarlara açılma veya AR-GE yatırımları – yüksek maliyetli ve riskli hale gelebiliyor. Bu noktada birleşme ve devralmalar, işletmelere hem büyüme hem de sürdürülebilirlik açısından cazip bir alternatif sunuyor.

Türkiye’de son dönemde faiz politikalarındaki değişkenlik, enIlasyonist baskı, TL’nin dalgalı seyri ve artan sermaye maliyetleri, şirketlerin risk iştahını törpüledi. Bu dönemi ayrıca, fırsat ve tehditlerin iç içe geçtiği dönem olarak tanımlayabiliriz. Bu durum bir yandan nakit pozisyonu güçlü Iirmalar için stratejik yatırım fırsatları doğururken, zorlanan, likidite sorunu yaşayan ya da nesil geçişiyle devreye açık hale gelen şirketler için de daha büyük ve köklü bir yapılanma katılmaya fırsatı doğurdu.

Aynı zamanda, küresel sermayenin yeniden şekillendiği bu dönemde, Türkiye’nin üretim gücü ve stratejik konumu, yabancı yatırımcıların da birleşme ve ortaklık yoluyla pazara girişini daha anlamlı hale getiriyor. Malumunuz, 2018 yılı ve devamında gerçekleştirilen, TBMM değ işiklikleri ile IQcra IQIlas Kanunu’nda yapılan reformlar ile ticaret hayatı konkordato sü reçlerine, alacaklı kredi yapılandırmalara entegre edildi. Ancak bu çözümler şirketleri riskli ve kırılgan bir yapıya sokarken ve ö rnek gösterilecek başarıda bir konkordato süreci olmazken, tam aksine birleşme ve devralmalar ile büyüyen çok sayıda ulusal ve uluslararası şirketi yakından biliyor ve takip ediyoruz. Tıpkı Migros’un Tansaş’ı, Vodafone’un Telsim’i devralması gibi…

Hukuki Perspektif: Ticaret Hukukunun Rolü

Birleşme ve devralmalar, çok yönlü hukuki ve mali inceleme (due diligence) gerektiren, avukatın ise sözleşme müzakereleri ve düzenleyici otorite onaylarının merkezinde olduğu bir hukuk kurumudur. Türk Ticaret Kanunu, birleşme ve devralmaları 6102 sayılı kanunun 136-158. maddeleri arasında düzenlemiştir.

Bu işlemler sırasında; hak sahiplerinin korunması, denetim raporlarının şeffaf hazırlanması, eşik değeri aşan işlemlerde Rekabet Kurumu izni, iş hukuku, sözleşmeler hukuku ve borçların temlikine varan hukuki detaylar gö z ardı edilmemeli, her bir adım kapsamlıca değerlendirilerek doğru ve emin şekilde hareket edilmelidir. Doğru bir hukuki takvimle ilerleyen birleşme ya da devralma süreci şirketleri uzun vadede yanlış alacak davalarından, tasarrufun iptali davalarından ve pek tabii muvazaalı işlemlerden de koruyacaktır.

Birleşmeler, sadece büyüme değil; risk dağılımı, pazara erişim kolaylığı, maliyet tasarrufu, know-how transferi ve marka gücü açısından da değerlidir. ZayıIlayan ekonomik direnç, tek başına mücadeleyi zorlaştırırken, birleşik yapıların çok daha dirençli hale geldiği gözlemlenmektedir.

Sonuç: Krizde Değil, Dönüşümdeyiz

Ekonomik krizler aynı zamanda şirketlerin yeniden yapılanma ve stratejik büyüme dönemidir. Bu süreçte ticaret hukukunun sunduğu araçlar, sadece hukuki güvence sağlamakla kalmaz, aynı zamanda şirketlerin vizyonunu genişletecek yapısal imkanlar da sunar.

Küçük, orta ya da büyük ölçekte olsun; “birlikten güç doğar” ilkesinin çağdaş ticari karşılığı, belki de hiç olmadığı kadar birleşme ve devralmalarda hayat buluyor.

Gökçe Atabay

Diğer Yazarlar