Salı, Eylül 16, 2025

Sonbahar Geliyor, Yapacak İşlerimiz Var

İlkbahar yeni bir yaşamın itici gücü olabilir. Onun gücüne kapılarak bahçe düzenlemeleri için bütün yılı beklemekle ziyan etmeyelim. Bize göre, zaten İstanbul’da bahar hızlı bir şekilde 1 Mayıs ile 21 Haziran arasında gelip geçiyor. İzmir’de nasıldır bilemiyoruz? Belki daha yavaş yavaş gelip daha uzun sürüyordur. Ya sonbahar? Bakın İstanbul’un sonbaharı güzeldir. Bir gelir, bir gider, sonra tekrar gelir. Eskiden yeşili daha bol bir İstanbul’da daha uzun, daha güzel yaşanırdı. Bu sayfanın amacı da tek mevsimle kısılı kalmaktansa tüm mevsimlerden zevk almak, hepsini değerlendirmektir.

Hemen belirtelim, öğretmenler için geçen hafta başlasa da, bahçe severler için sonbahar 21 Eylül’de başlıyor. 21 Eylül günü gece gündüz süreleri eşit olur. Latin kökenli bir çok dilde, bu güne ekinoks denmesi de dilbilimsel olarak gecenin eşitlenmesi demektir. Güzel ve kadim Türkçemizde, gece gündüz eşitliği, gün-tün eşitliği ya da wikipedia’da gördüğümüz şekliyle ılım denebiliyor.

Güz ve bahar gün-tün eşitliklerinde, güneş ışınları ekvatora dik gelir. Sonrasında sonbahara girince hava bildiğimiz üzere yavaş yavaş soğur.

Birçok bölgede yağmur yağar, yağmur yağmasa da hava soğuduğu için buharlaşma az olur. Bitkilerin su isteği azalır. Yalnız hemen hafta sonu bahçıvanlarına hatırlatalım. Sonbaharda yine de bitkilerimizi sulamayı unutmayalım. Suya gereksinimleri kalmadı diye  sudan mahrum bırakarak bitkileri öldürmenin de bir anlamı yoktur. Ne yazık ki, birçok arkadaşımızın bahçesinde kuruyan  bitkilere tanıklık ediyoruz.

Biliyor musunuz Eylül sonu Ekim başı, bahçemizde tam da güzel zaman geçirmenin zamanıdır. Bunun nedenini 4 maddede toplayabiliriz. Hava serinler, yağışlar az da olsa başlar. Havanın serinlemeiyle bir yığın böcek yaşam sikluslarını sonlandırarak yumurtalarını etrafa bırakmış ve ölmüşlerdir. Yağışların başlaması ise bahçe severlerin iş yükünü bir nebze olsun azaltır. Fakat asıl önemlisi, keyfimizle doğrudan ilişkisi olmasa da, toprak hala sıcaktır.

Toprak sıcak olunca, otsu şakayık gibi çok yıllık ama kışın toprak üzerlerindeki kısımları kaybolan bitkilerin dikilmeleri daha rahat olur. Neden derseniz? Köklerinin yeni geldiği bahçe köşesinde, toprak içinde uzaması ve kök ağınının  düzenli olarak gelişmesi daha hızlı ve güçlü olur. Bunun sonucu kökler daha kalın ve daha işlevsel duruma gelirler. Toprağa daha kuvvetli kollar atarlar. Böylece topraktan daha çok besin çekerek kışa hazırlanırlar.

İlkbaharda ise uzunca süre toprak hala soğuktur.  Soğuk hava çimlenmeyi, yeşillenmeyi daha doğrusu filizlenmeyi, kök gelişimini yavaşlatır. Bu nedenle ilkbaharda önemli tarımsal işlemleri yapmak için toprağın ısınmasını beklemek iyi olacaktır. Buna karşılık Eylül ve Ekim aylarında toprağın hala sıcak olması nedeniyle ağaç, çalı ve çok yıllık çiçekler kısa zamanda yeni yerlerine hemen uyum sağlayarak bir sonraki ilkbaharda daha canlı bitkiler olurlar. Sonbaharda havaların serinlemesi kök büyümesini hızlandırdığı gibi terlemeyi de yavaşlatır. Dolayısı ile buharlaşma da azalacağından tohumlar için de daha stressiz ve daha rahat yeşillenme, çimlenme olanağı sağlar.

Bir çok sebze için sözkonusu olanakların bir araya gelmesi niteliklerinin ve tatlarının artmasını sağlar. Örneğin ıspanak, marul, pazı ılık ya da serin güz havalarında midevi açıdan son derece uygun olarak büyürler. Hava soğumaya başlayınca bu bitkiler oluşturdukları nişastayı şeker olarak depo etmeye başlarlar. Sonucunda ise yeşil sebzelerin tadı daha da artar.

Yağışların sonbaharla beraber artacağından dikilen bitkilerin kökleri kolaylıkla daha derine doğru kol atabilirler. Hele de başka bir bahçeden köklenerek yeri değiştirilirse oluşan şoka daha dayanıklı duruma gelmeleri kesindir. Aynı şekilde nemli havayla beraber tohumların çimlenme yüzdeleri de artmış olur. Zaten günlerin kısalması da toprağın neminin azalmayarak aynı kalmasına yardım eder. Serinlemeyle beraber böceklerin yavaş yavaş azaldıklarını söylemiştik ama, artan nem ile külleme gibi mantar hastalıklarının daha çok görülmesine neden olabileceğini aklımızda tutalım.

Pekiyi sonbaharda yapılacak işleri hangi başlıklarda toplayabiliriz? Önce bütün ölü bitkileri toplayalım; ölü kısımlarını da kesip atalım. Baharda çiçeklenecek soğanlar yerlerine zaman kaybetmeden yerleştirilmelidir. Çok yıllık bitkiler (Bodrum papatyası gibi) topraktan çıkartılarak, ayrılabilir ve tekrar dikilebilirler. Ağaç, çalı ve otsu bitkiler dikilebilir. Kış sebzelerinin tohumları zaman geçmeden çimlenmeye bırakılmalı, sert çekirdekli yemiş ağaçlarının çekirdekleri (erik, kayısı, badem, şeftali vs:) önümüzdeki ilkbaharda yeşillenmelerinin kolaylaşması için bir saksıya çok katlı olarak kumun içine yerleştirilmelidir.

Topraktan ayrık otlarını ayıklamalı; bolca kompostu toprağa karıştırmanın ve besinsiz kalmış bahçe köşelerine gübre atmanın da zamanıdır. Ölü ya da solmuş tek yıllık bitkiler yerlerinden sökülerek komposta konulabilir, hastalıklı olanlar yakılabilir. Çok yıllık çiçeklenen bitkilerin solan çiçekleri kesilerek komposta atılabilir. Yalnız geçen yazılardan hatırlayalım. Arada birkaç tanesininin tohumlarını kuşlara ya da bahçenin minik canlılarına bırakmak da şahane olacaktır. Soğuk bölgelerde dona karşı duyarlı ve genç bitkileri soğuktan korumak için ya yerlerini değiştirelim ya da üzerlerini şeffaf naylonla kapatalım.

Bu hafta da destekçilerimiz bizi fotoğraf bombardımanına tuttular. İnternette Ayşegül İshakoğlu’nun Ay tutulması fotoğrafını, Saadet Saral’ın Caferağa semt bostanından bir görüntüsünü, Fadime hocamızın kosmoslarını ve Vecdi Türk’ün amarillisini göreceksiniz. Son iki resmi kağıdı basılı Ticaret Gazetesinde de görülebilecektir.


Oğuzhan Daver

Diğer Yazarlar