Cumartesi, Eylül 27, 2025

“Enflasyon, hata payı en yüksek makro değişken”

Mahmut Özgener, durgunluk ve talep daralması yaşayan büyük ekonomilere yönelik ihracatın yanı sıra, talebin canlı olduğu küçük ülkelerdeki niş pazar fırsatlarının değerlendirilmesi gerektiğini belirtti

İzmir Ticaret Odası (İZTO) eylül ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Selami Özpoyraz başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, Yeni Orta Vadeli Program’ın (OVP), hem 2025 tahminlerindeki revizyonların boyutunu ve yönünü göstermesi, hem de 2026 yılı bütçe çalışmalarına çerçeve oluşturması açısından önemli bir perspektif sunduğunu belirtti. 

Mahmut Özgener, sözlerine şöyle devam etti: “Bu bilgiler ışığında; enflasyon, hata payı en yüksek makro değişken olmaya devam ediyor. Bu yıl hizmet sektörü fiyat katılıkları, enflasyon ataletinin kırılamaması, kuraklık ve zirai don gibi iklim olayları ile mart ayında yaşanan finansal dalgalanmalar, enflasyon yönetimini zorlaştırdı. Kapasite kullanım oranları ise son dönemlerin en düşük seviyelerinde. Sanayi ve üretimden gelen sinyallerin iyi durumda olmadığını görüyoruz. Sanayinin, büyüme ve istihdamın öncüsü olarak, mutlaka ekonomiye katkı yapması gerekiyor. Bu analizlerden ve OVP’deki rakamlardan yola çıkarak, büyümeyi baskılamak için daha fazla adım atılmayacağını anlıyoruz. Bu bağlamda; 2026 bütçe planlarında iç talepte ılımlı ama sınırlı bir toparlanma, ihracatta ise yavaş büyüme varsayımıyla temkinli talep senaryolarının kullanılması uygun olacaktır.”


“Asıl tehlike pazar kaybı riski”

Üretimde, ihracat pazarlarının dış ticaret vergi oranlarına konsantre olduğunu belirten Özgener, “Ama asıl büyük tehlikenin pazar kaybı riski olduğunu, rakip üreticilerin agresif fiyat uygulama riskinin mutlaka değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Şimşek de bu tehlikeye dikkat çekti. Bakan Şimşek, ülkemiz için en büyük riskin Çin’in Amerika Birleşik Devletleri’ne olan ihracatındaki çöküş olduğunu, rota değişikliğinin önemli olduğunu, Amerika Birleşik Devletleri’ne satamadığı ürün ve hizmetleri ülkemiz pazarlarına satmasının tehlike olarak görülebileceğini, ancak öte yandan, bu durumun ülkemizin Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracatı açısından bir fırsat da doğurduğunu belirtmesi iş dünyamız açısından önem taşıyor” diye konuştu.


“Dengeli politikalar kritik önem taşıyor”

Mahmut Özgener, durgunluk ve talep daralması yaşayan büyük ekonomilere yönelik ihracatın yanı sıra, talebin canlı olduğu küçük ülkelerdeki niş pazar fırsatlarının da değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Mevcut makroekonomik konjonktür, yurtdışı gelişmeler ve OVP tahminlerindeki son iki yıla ilişkin sapmalar dikkate alındığında, bütçeleme sürecinin yalnızca tek bir baz senaryo üzerinden yürütülmesi yerine, alternatif senaryo analizleri ile desteklenmesinin uygun olacağını aktaran Özgener, “Piyasa beklentileri baz senaryo olarak referans alınabilir; ancak maliyet projeksiyonlarının daha temkinli, yani yukarı yönlü riskleri de içerecek şekilde oluşturulmasının mali disiplin ve öngörülebilirlik açısından kritik olduğu kanısındayız.  Geldiğimiz noktada; Ekonomik Programın başarısını sağlayan en güçlü yanlardan biri olan Merkez Bankası rezervleri, şoklara karşı dayanıklı olmamızın en önemli aracı konumunda. 2026 yılının Ekonomik Programın başarıyla uygulanması halinde daha rahat geçeceğine inanıyoruz. Ekonomi dışı gelişebilecek olayları muhakkak göz önünde bulundurmalıyız. Gerek ulusal gerek küresel ölçekte dengeli politikalar, rahat bir nefes alabilmemiz için kritik önem taşıyor” dedi.


Kemalpaşa Lojistik Merkezi Projesi’nde son aşama

Kemalpaşa Lojistik Merkezi Projesi’nde 131 adet taşınmazın parselasyon planının onaylanarak, 11 Eylül 2025’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından yayınlandığını belirten Özgener, “11 Ekim 2025’de ilan süresi sona erecek ve Kemalpaşa Kadastro Müdürlüğü’nde tescil işlemi yapılacak. İlk olarak 2018 yılında gündeme getirdiğimiz, 2021 yılında çalışmalarına başladığımız ve projelendirdiğimiz Kemalpaşa Lojistik Merkezi Projesi’nin son aşamaya gelmiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Projemizin İzmir’in ticaret tarihinde önemli bir dönüm noktası olacağına inanıyoruz. Bundan sonra inşaat faaliyetlerine kasım ayında hızla başlamayı ve en kısa sürede bitirmeyi hedefliyoruz” dedi.


“İnciraltı Bölgesi, şehre değer katacak”

Plan sorunları nedeniyle uzun zamandır gündemde olan ‘İnciraltı Bölgesi’nin şehre değer katacak vizyoner bir yaklaşımla ele alındığını aktaran Özgener, “Tüm paydaşların katılımı, iş birliği ve desteğiyle İnciraltı’nın planlanması sürecinde önemli bir viraj aşıldı. 1/100.000 ölçekli planlar, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından resmen onaylandı. Sağlık ve termal turizm temalı, yüksek katlı yapılaşmaya izin vermeyen bu planlama, İzmir’e yalnızca yeni bir yaşam alanı değil, aynı zamanda nefes alacağı büyük bir yeşil kuşak kazandıracak” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM