Pazartesi, Ekim 6, 2025

Kâr değil, nakit hayatta tutar


     Türkiye’deki küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal olarak ayakta kalması, ülkenin genel ekonomisi için gerçekten çok önemli. Ancak bu işletmelerin uzun vadede başarılı olabilmesi için bazı temel finansal konulara dikkat etmeleri gerekiyor. Bu yazıda, sıkça karşılaştığım sorunları ve çözüm yollarını basit bir dille anlatmaya çalışacağım.

Kâr Etmek Başka, Kasada Para Olması Başka

     En sık gördüğüm hatalardan biri, işletme sahiplerinin sadece gelir tablosuna bakarak “bu ay iyi kâr ettik” diye düşünmesi. Kâğıt üzerinde her şey yolunda görünebilir ama ay sonu geldiğinde maaşları, kirayı veya tedarikçi borcunu ödeyecek nakit olmayabilir. Unutmayın, şirketleri batıran şey genelde kârsızlık değil, nakitsizliktir.

     Gelir tablosu, o ay ne kadar mal satıp ne kadar masraf yaptığınızı gösterir. Ama o sattığınız malın parasını peşin mi aldınız, 90 gün vade mi verdiniz, bunu söylemez. Nakit akış tablosu ise tam olarak bunu gösterir: kasanıza gerçekten ne kadar para girmiş, ne kadar çıkmış. Yani bir karar alırken, yeni bir makine alırken veya borçlarınızı planlarken bakmanız gereken ilk yer, nakit akışınızdır. Kısacası, kâr güzel bir şeydir ama faturaları ödeyen nakittir.

Finansal Okuryazarlık Dedikleri Nedir?

     Şirket sahipleri kendi işlerini, üretim yapmayı veya mal satmayı çok iyi biliyorlar. Ama iş sayılara, raporlara gelince çoğu zaman zorlanıyorlar. Rakamlar gösteriyor ki Türkiye’de finansal okuryazarlık oranı maalesef düşük. Bu durum, işletmelerde yanlış kredi kullanımlarına, gereksiz faiz yükünün altına girmeye ve ani krizlerde ne yapacağını bilememeye neden oluyor.

     Finansal okuryazarlık dediğimiz şey aslında çok karmaşık değil. Basitçe, bilançonuzu, gelir tablonuzu ve nakit akışınızı anlayabilmek demek. Bütçe yapabilmek, masraflarınızı kontrol altında tutabilmek ve hangi borcun size daha pahalıya patladığını hesaplayabilmek demek. Bu konularda kendinizi geliştirmek için KOSGEB’in veya ticaret odalarının eğitimlerine katılabilirsiniz. İşinizi şansa bırakmamak için bu temel bilgileri öğrenmek şart.

Kötü Günler İçin Hazırlık: Riskler ve Krizler

     Piyasalar her zaman iyi gitmez. Döviz kuru bir anda fırlar, faizler yükselir veya bir müşteriniz iflas eder. İşte bu gibi durumlara karşı hazırlıklı olmak lazım. Risk yönetimi demek, bu tür sorunlar yaşanmadan önce tedbir almak demektir.

     Örneğin, en az 3-6 aylık temel masraflarınızı (maaş, kira, vergiler) karşılayacak kadar bir parayı kenarda, acil durumlar için tutmak çok önemlidir. Ayrıca, tüm kredi limitinizi tek bir bankadan kullanmak yerine birkaç bankayla çalışmak, bir banka sorun çıkardığında diğerleriyle yola devam etmenizi sağlar. Alacaklarınızı zamanında tahsil etmek ve tedarikçilerinizle ödeme vadelerini konuşarak uzatmak da sizi kriz anlarında daha dayanıklı hale getirir.

Para Lazım Olduğunda: Finansman Kaynakları

     İşi büyütmek için tabii ki paraya ihtiyaç var. Akla ilk gelen banka kredileri oluyor. Ama tek seçenek bu değil. Öncelikle devletin KOBİ’ler için sağladığı destekleri yakından takip etmek lazım. KOSGEB’in yeni girişimciler veya işini büyütmek isteyenler için çok avantajlı, düşük faizli veya geri ödemesiz destek programları var. Bunları mutlaka araştırın.

     Bunun dışında, melek yatırımcı dediğimiz bir seçenek daha var. Bu kişiler, işinize sadece para yatırmakla kalmaz, aynı zamanda tecrübeleriyle size yol gösterir, yeni müşteri bağlantıları kurmanıza yardımcı olurlar. Tabii bunun karşılığında şirketinizden bir hisse alırlar. Bir de son zamanlarda popüler olan kitle fonlaması var; projenizi internet üzerinden tanıtıp çok sayıda küçük yatırımcıdan para toplayabiliyorsunuz. Önemli olan, işinize ve ihtiyacınıza en uygun yöntemi bulmak.

Artık Mecburi: Dijitalleşme ve Teknolojik Çözümler

     Teknoloji ve dijitalleşme artık lüks değil, bir zorunluluk. Özellikle devletin e-fatura, e-defter gibi uygulamaları birçok işletme için mecburi hale getirmesiyle bu süreç hızlandı. Eskiden klasörler dolusu fatura biriktirir, onları tek tek işlerdik. Şimdi her şey dijital ortamda. Bu, hem kağıt, toner, arşiv masrafından kurtarıyor hem de insan hatasını en aza indiriyor.

     Bulut tabanlı muhasebe programları ise büyük kolaylık. Bu programlar sayesinde internetin olduğu her yerden şirketinizin finansal durumunu anlık olarak görebilirsiniz. Faturanızı anında kesebilir, banka hesaplarınızı programa bağlayarak tahsilatlarınızı ve ödemelerinizi kolayca takip edebilirsiniz. Bu sistemler, iş sahibine anlık ve doğru bilgi vererek daha sağlıklı kararlar almasını sağlarken, biz muhasebecilerin de işini oldukça kolaylaştırıyor ve hızlandırıyor.

     Kısacası, bir işletmenin ayakta kalıp büyümesi için birkaç temel kural var: Kâr kadar nakit akışına da önem vermek, temel finansal tabloları anlayabilmek, kötü günler için hazırlıklı olmak, doğru yerden para bulmak ve teknolojinin getirdiği kolaylıklardan faydalanmak. Bu temel adımları atarsanız, işinizin geleceği çok daha sağlam olur.

Zehra Akyüz

Diğer Yazarlar