Yıllardır bölgesinde en büyük tekstil üreticisi olarak tanınıyordu. Şirketin kurucusu olan birinci kuşak aile bireyleri, işlerini titizlikle büyütmüş, iyi yıllarda büyük yatırımlar yapmıştı.
İşi daha sonra devralan ikinci kuşak da şirkete sadakatle sahip çıkıp, kendilerine göre doğru olduğunu düşündükleri büyüme planları yaparak, bunları hayata geçirmek için çaba sarf etmişlerdi.
Ta ki ülke çapında neredeyse herkesi etkileyecek ekonomik kriz ufukta belirene kadar.
Üst yönetim, kendilerini uyarmaya çalışan profesyonellere “Panik yapmayın, kriz bize uğramaz.” diye cevap verip kapıdaki krizi adeta görmezden geliyordu.
Sonra kapıdaki kriz aniden içeri giriverdi; siparişler azaldı, tahsilatlar gecikmeye başladı. Şirketin o güne kadar pek deneyimlemediği “Batak para” da gündemde bir madde olmaya başladı. O güne kadar uyumlu çalıştıkları tedarikçiler telefonlara çıkmaz oldu.
Tüm bu olan bitenlere karşın, krize hazırlıksız olan şirkette panik kararlar alınmaya başlandı. İlk olarak tensikata gidildi. Bunun olumsuz etkileri kısa bir süre sonra üretimde verimsizlik, kalite sorunları, kaybedilen müşteriler ve tedarik sorunları olarak görülmeye başlandı.
Konuyu gündeme getirmeye çalışan yöneticilere verilen cevap ise vizyonsuzluğun aleni teşhiriydi: “Biz yıllardır bu işin içindeyiz, müşterilerimiz bizi bırakmaz.”
Ama bıraktılar.
Şirketin döviz bazlı kredileri vardı. Krizde döviz patlayınca, borç yükü birden ikiye katlandı. Mali işler yöneticisinin çeşitli çözüm önerileri “Döviz yükselmez, korkaklar kazanmaz,” denilerek reddedildi.
Bir müddet sonra bankalar kapıya dayanmaya başladılar.
Çalışanlara hiçbir şey açıklanmadı. Müşteriler ise telefonlara dönüş alamıyor, tedarikçiler alacakları için baskı yapıyordu.
Sonrası malum.
Çok başarılı bir mazisi olan koskoca şirket 40 yıllık geçmişinin ardından iflas etti.
Yönetim becerisi en önemli unsurdur
Ekonomik veya sektörel krizlerde şirketlerin ayakta kalıp kalamayacağını belirleyen en kritik unsur, yönetim becerisidir. Doğru liderlik ve stratejik kararlar krizi fırsata çevirebilirken, yanlış yönetimsel hamleler batışı hızlandırır. Maalesef, şirketler kriz dönemlerinde sonlarını hızlandıracak birçok yönetimsel hatalar yaparlar.
➤ Kriz Öngörüsüzlüğü ve Hazırlıksızlık
• Risk Senaryolarının Çalışılmaması: Pek çok şirket, olası kriz senaryoları için hazırlık yapmaz. “Her şey yolunda” algısı, kriz geldiğinde şok etkisi yaratır.
• Yetersiz Erken Uyarı Sistemleri: Finansal göstergeler, müşteri talepleri, küresel trendler iyi okunmadığında kriz aniden kapıya dayanır.
➤ Panik ve Kısa Vadeli Tepkiler
• Ani Personel Azaltımları: Stratejik olmayan işten çıkarmalar, kritik yeteneklerin kaybedilmesine yol açar.
• Plansız Maliyet Kesintileri: Gelişim ve inovasyon bütçelerinin kesilmesi, şirketin gelecekteki rekabet gücünü yok eder.
• Fiyat Dampingine Girmek: Panikle yapılan fiyat indirimleri, kâr marjlarını eritip şirketi geri dönüşsüz bir çıkmaza sürükler.
➤ Yanlış Liderlik Tarzları
• Otoriter ve Tek Adam Yönetimi: Krizde tüm kararların tek elde toplanması, farklı bakış açılarını ve yaratıcı çözümleri engeller.
• Vizyonsuzluk: Sadece bugünü kurtarmaya odaklanan, geleceği göremeyen yöneticiler şirketi uzun vadeli başarısızlığa iter.
• İletişim Eksikliği: Çalışanlar, müşteriler ve yatırımcılarla şeffaf iletişim kurmayan yöneticiler güven kaybına neden olur.
➤ Stratejik Körlük
• Tek Pazara/Müşteriye Bağımlılık: Kriz döneminde alternatif gelir kanalları yaratmayan yöneticiler, tüm riski tek alana bağlayarak şirketi zayıflatır.
• Esnek Olmayan İş Modeli: Değişen piyasa koşullarına uyum sağlayamayan, katı stratejilerde ısrar eden yöneticiler krizi yönetemez.
• Yanlış Zamanlı Yatırımlar: Kriz öncesi plansız genişleme ve aşırı yatırım, kriz döneminde ağır yük haline gelir.
➤ Finansal Yönetim Hataları
• Aşırı Borçlanma: Gelir düşerken borç yükünü sürdüremeyen şirketler hızla iflasa sürüklenir.
• Likidite Yönetimsizliği: Nakit akışını önceliklendirmeyen yöneticiler, günlük operasyonları bile finanse edemez hale gelir.
• Kur Riski Yönetimi Eksikliği: Döviz dalgalanmalarına karşı önlem almayan yönetimler, krizde büyük zarar görür.
➤ Kurumsal Yönetişim Eksiklikleri
• Profesyonel Kadrodan Yararlanmamak: Aile şirketlerinde ya da merkeziyetçi yapılarda, profesyonel yöneticilerin görüşleri göz ardı edilir.
• Şeffaflık Sorunları: Yönetim kurulu, yatırımcılar ve paydaşlar bilgilendirilmediğinde güven kaybı oluşur.
• Denetim ve İç Kontrol Eksikliği: Krizde şeffaf olmayan mali yapılar, hatalı kararların daha kolay alınmasına yol açar.
➤ İnsan Kaynağı Yönetiminde Hatalar
• Motivasyon Kaybını Önleyememek: Kriz döneminde çalışanların güven ve aidiyet duygusunu kaybetmesine izin veren yönetimler, verimliliği düşürür.
• Yanlış İK Politikaları: Çalışanlarla açık iletişim kurmamak, onların kaygılarını görmezden gelmek şirket içi huzursuzluk yaratır.
• Kültürel Zayıflık: Krizde dayanışma ve ortak mücadele ruhu oluşturamayan yöneticiler, çalışan bağlılığını kaybeder.
➤ İletişim Hataları
• Şeffaf Olmayan Mesajlar: “Her şey yolunda” söylemi ile gerçekleri saklamak, güven erozyonuna yol açar.
• Kamuoyu Yönetiminde Başarısızlık: Müşteri, tedarikçi ve yatırımcılara yanlış mesajlar veren yöneticiler markaya zarar verir.
• Kriz İletişimi Eksikliği: Kriz döneminde doğru kriz iletişim planı olmayan şirketler, itibarlarını kaybeder.
Son söz
Şirketlerin kriz dönemlerinde batmalarının ardında çoğu zaman ekonomik koşullardan çok yönetimsel hatalar vardır. Hazırlıksızlık, vizyonsuzluk, yanlış finansal kararlar, iletişim eksiklikleri ve kurumsal yönetim zafiyetleri krizin etkisini katlayarak artırır.
Başarılı yöneticiler, kriz dönemlerinde soğukkanlılık, öngörü, şeffaflık ve esneklik sergileyerek şirketlerini ayakta tutabilir. Dolayısıyla kriz dönemleri, sadece şirketlerin değil aynı zamanda yöneticilerin liderlik becerilerinin de gerçek sınavıdır.