Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen 2026 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi Basın Bilgilendirme Toplantısı ve Bütçe Bağlama Töreni’nde yaptığı konuşmada, Orta Vadeli Program’ın makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirmeyi, mali disiplini kararlılıkla sürdürmeyi ve enflasyonu kalıcı olarak tek haneye indirerek fiyat istikrarını sağlamayı hedeflendiğini belirtti. Yılmaz, 2025 yılında ekonominin yüzde 3,3, 2026 yılında ise yüzde 3,8 büyümesinin beklendiğini aktarırken, 2026 yılı enflasyon hedefinin yüzde 16 olarak belirlendiğini açıkladı. Öte yandan, 2026 yılı bütçe giderlerinin 18 trilyon 929 milyar TL, bütçe gelirlerinin ise 16 trilyon 216 milyar TL olarak öngörüldüğünü ifade etti.
Merkezi yönetim bütçesi ve gelir-gider dengesi
Bütçe teklifine ilişkin temel rakamları paylaşan Yılmaz, “2026 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi kapsamında 228 kamu idaresinin bütçesi bulunuyor. 2026 yılında bütçe giderlerinin 18 trilyon 929 milyar TL, bütçe gelirlerinin ise 16 trilyon 216 milyar TL olacağını öngörmekteyiz. Bütçe gelirlerinin alt kalemleri şu şekilde: Gelir Vergisi 3 trilyon 517 milyar TL, Kurumlar Vergisi 1 trilyon 613 milyar TL, Özel Tüketim Vergisi 2 trilyon 532 milyar TL, Katma Değer Vergisi 3 trilyon 993 milyar TL, Diğer Vergi Gelirleri 2 trilyon 128 milyar TL ve Vergi Dışı Gelirler ise 2 trilyon 433 milyar TL’dir” diye konuştu.

Bütçe giderlerinin sınıflandırması
2026 yılı bütçe ödeneklerinin ekonomik sınıflandırmaya göre dağılımını açıklayan Yılmaz, “Personel giderleri 5 trilyon 507 milyar TL, mal ve hizmet alım giderleri 1 trilyon 250 milyar TL, cari transferler 6 trilyon 821 milyar TL, sermaye giderleri 1 trilyon 312 milyar TL, sermaye transferleri 525 milyar TL, borç verme giderleri 397 milyar TL, yedek ödenekler 375 milyar TL, faiz giderleri 2 trilyon 742 milyar TL” olarak ifade etti.
“Dezenflasyon süreci güçlü ve kararlı şekilde devam ediyor”
Dezenflasyon süreci kapsamında uygulanan politikaların da katkısıyla ithalatta ılımlı eğilim devam ettiğini söyleyen Yılmaz, “Ayrıca enerji ithalatındaki azalma, cari işlemler dengesine önemli ölçüde katkı sağlamış olup cari işlemler dengesinde kaydedilen iyileşme, dış finansman ihtiyacını azalttı. Son dönemdeki jeopolitik gerilimler, tedarik zincirlerindeki kırılganlıklar ve ticaret politikası belirsizlikleri, birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede para politikası normalleşme sürecini geciktirdi. Buna karşın, ülkemiz 2024 yılı haziran ayından itibaren başladığı dezenflasyon sürecini güçlü ve kararlı bir şekilde sürdürdü. 2025 yılı eylül ayındaki geçici aylık yükselişte belirleyici olan dönemsel etkilerin azalmasını ve enflasyonun ana eğiliminde dezenflasyonun sürmesini beklemekteyiz” diye konuştu.
2026 yılında enflasyonun %16’ya inmesi hedefleniyor
Para ve maliye politikaları ile yapısal dönüşümleri içeren bütüncül program çerçevesinde dezenflasyon sürecini kararlılıkla sürdüreceklerini bildiren Yılmaz, uygulamakta oldukları arz yönlü tedbirlerin de etkisiyle 2026’nın sonunda, tüketici fiyat artışının yüzde 16 oranında gerçekleşmesini beklediklerini aktardı. Yılmaz, “Para politikasında korunan sıkı duruş, maliye politikasının tutarlı ve disiplinden taviz vermeyen çerçevesi ile öngörülebilir politika adımlarımızın sağladığı güven ortamı sayesinde, enflasyonla mücadelemiz kararlılıkla devam edecek, fiyat istikrarı sağlanarak tek haneli enflasyon oranlarına kalıcı biçimde ulaşmak temel hedefimiz olmaya devam edecek” ifadelerinde bulundu.
Bütçe açığını yükselten ana etken deprem harcamaları
2023 yılında yaşanan büyük depremin ardından bölgenin yeniden inşası ve afetin etkilerinin giderilmesine yönelik yapılan harcamaların, bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yükselmesinde etkili olduğunu belirten Yılmaz, deprem harcamalarının hariç tutulduğunda bu oranın çok daha düşük seviyelerde gerçekleştiğini ifade etti. Yılmaz, “2024 yılında yüzde 4,7 olarak gerçekleşen bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı, deprem harcamaları hariç tutulduğunda yüzde 3 seviyesinde. 2025 yılı sonunda bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı yüzde 3,6 olarak öngörülmekte, deprem harcamaları hariç ise bu oranın yüzde 2,8 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor. 2026 yılı bütçesinde deprem hasarlarının giderilmesi ve afetlere karşı dirençliliğin artırılması için 653 milyar TL tutarında ödenek öngörüldü. 2026 yılında bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının ise yüzde 3,5 olarak gerçekleşeceğini tahmin etmekteyiz. Deprem hariç bütçe açığının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 2,7 seviyesinde gerçekleşeceğini öngörmekteyiz” diye konuştu.