Pazartesi, Ekim 27, 2025

Yeşil ulaşım ile ‘sürdürülebilir gelecek’ vurgusu

Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) İzmir AB Bilgi Merkezi ve Yaşar Üniversitesi AB Mükemmelliyet Merkezi iş birliğiyle düzenlenen Avrupa Hareketlilik Haftası Semineri’nde, sürdürülebilir ulaşım politikaları, yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve bisiklet kültürü gibi konular ele alındı. Avrupa Birliği’nin ‘Herkes İçin Hareketlilik’ temasıyla yürüttüğü farkındalık kampanyası kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte, kentlerde erişilebilir, düşük karbonlu ve insan odaklı ulaşım sistemlerinin önemi vurgulandı.


Çukur: Avrupa Yeşil Mutabakatı rekabetin temel unsuru

Yaşar Üniversitesi’nde düzenlenen etkinliğin açılışında konuşan ESİAD Yönetim Kurulu Başkan Vekili Devrim Çukur, ESİAD’ın çalışmaları hakkında öğrencilere bilgi verdi. Avrupa Birliği’nin 2050’de dünyanın ilk iklim-nötr kıtası olma hedefiyle büyük bir dönüşüm başlattığını anlatan Çukur, “Enerjiden ulaşıma, sanayiden tarıma kadar her alanı yeniden şekillendiren Avrupa Yeşil Mutabakatı artık yalnızca çevre politikasının değil, ekonomik rekabetin de temel unsuru. Türkiye; Paris İklim Anlaşması’nı onaylayarak 2053 iklim-nötr hedefini açıkladı ve Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yürürlüğe koydu. Artık üretim ve tüketim modellerimizi yeşil dönüşüm perspektifiyle yeniden düşünmemiz gerekiyor. Sürdürülebilir kentsel hareketliliğin geliştirilmesi ise yalnızca belediyelerin değil, kentin tüm paydaşlarının ortak görevi. Bu noktada İzmir’in Avrupa Birliği’nin 2030 İklim Nötr ve Akıllı Şehirler Misyonuna dahil olması ve AB üyesi şehirler dışında ‘misyon etiketi’ almaya hak kazanan ilk şehir olması, kentimiz için büyük bir fırsat olduğu kadar hepimize önemli sorumluluklar da getiriyor” ifadelerinde bulundu.


Kazançoğlu: En fazla emisyonu kurye araçları yayıyor

Üniversite olarak hem yeşil lojistikte hem yeşil tedarik zinciri yönetiminde Türkiye’de en çok yayın yapan üniversite olduklarını dile getiren Yaşar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yiğit Kazançoğlu, “Emisyon dediğimiz şey sadece karbondioksit değil; 23 farklı sera gazı ve soluduğumuz havadaki partikül maddeleri de kapsıyor. Bunların kökeni aslında hep trafik genel itibariyle; bu emisyona sebebiyet verenler, çok fazla dur-kalk yapan küçük kurye araçlar. Özellikle şehir lojistiğinde, e-ticaretin artışıyla birlikte sayısı çoğalan küçük dağıtım araçları, kurye araçları, minibüsler, hafif ticari araçlar, toplam emisyonun en büyük payını oluşturuyor. Bu araçlar sürekli dur-kalk yaptıkları için ciddi miktarda partikül madde salınımına yol açıyor. Oysa raylı sistemler, bisiklet ve toplu ulaşım bu yükü azaltabilir. ‘15 dakikalık şehir’ anlayışı da tam olarak bunu hedefliyor: işe, okula, markete 15 dakika içinde ulaşılabilen, nefes alınabilir, düşük karbonlu kentler şehrin hava kalitesini, sağlığını ve geleceğini korumak anlamına geliyor” diye konuştu.


Özerim: Kent vizyonu olmalı

Avrupa Hareketlilik Haftası’nın yalnızca ulaşım değil, aynı zamanda yaşam kalitesi ve demokrasi meselesi olduğunu vurgulayan Yaşar Üniversitesi AB Jean Monnet Mükemmeliyet Merkezi Müdürü Prof. Dr. Gökay Özerim, temiz havaya erişimin de demokratik bir hak olduğunu belirtti. Özerim, “Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre kentlerdeki hava kirliliği her yıl milyonlarca erken ölüme yol açıyor. Bu nedenle sürdürülebilir ulaşım, sadece çevresel değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluktur. Avrupa’da bin kişiye 560 otomobil düşerken Türkiye’de bu sayı 157. Bu fark, toplu taşımayı ve bisiklet kullanımını yaygınlaştırmak için bir fırsat olabilir. Dijitalleşme doğru kullanıldığında bu dönüşümün güçlü bir destekçisi: akıllı ulaşım sistemleri, mobil uygulamalar ve veri odaklı planlama toplu taşımayı erişilebilir ve cazip hale getiriyor. Yeşil dönüşüm uzun bir yol ama bu yolun en kararlı yürüyenleri gençler olacak” dedi. 


Öztürk: Bisiklet bir yaşam kültürü

Ege Üniversitesi (EÜ) Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik AD ve EÜ Bisiklet Topluluğu Sorumlu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bintuğ Öztürk ise, “Ege Üniversitesi Bisiklet Topluluğu olarak bisikleti kısa mesafeli bir hobi olmaktan çıkarıp, kent yaşamında ekonomik ve çevresel fayda sağlayan bir araç haline getirdik. 2005 yılında düzenlediğimiz 1800 kilometrelik Türkiye turumuz, liderlik, vizyon ve dayanışmanın ne kadar dönüştürücü olabileceğini gösterdi. 2006 yılında Erasmus programlarıyla Avrupa’da yaptığımız bisiklet turunda da gördük ki, sürdürülebilirlik önce bireyin davranışıyla başlıyor. Her yıl bisikletle Çanakkale’ye gidiyoruz. Bu, sadece bir gelenek değil, bir değer aktarımı. Çünkü liderlik, yalnızca yön göstermek değil, örnek olmak. Pedal çevirdikçe sadece mesafe katetmiyoruz; ülkemizin geleceğine doğru yeni bir bilinç inşa ediyoruz” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM