Gelişmeler belirgin olarak son üç asırlık birikimlerin sonucunda Batı ticaretinin düğüm noktası olması, dünyanın diğer taraflarında siyasi, askeri, ekonomik açılardan bir çok çıkar alanına sahip olmak biçiminde şekillenmişti. Geçen asırda iki büyük paylaşım savaşı ve diğer çatışmalar sonunda bu kez ideolojik esaslı kümeler hali, ulus devletler formatında, asker bulundurmak yerine üsler tesis ederek bir çok ülkelerde çeşitli alanlardaki çıkarların sürdürülmesi şeklinde devam etti.
Belirsizliğin ve güvenlik sorunlarının aktüel gündemi meşgul etmesi, ilk çeyreğinin sona eriyor olduğu zamanlarda tartışılmakta olan konuların büyük ihtimal ile dünden bugüne alınmış kararlar veya tercih edilmiş uygulamalardan ziyade geçen asırlardan esintiler taşıdığı nedenselliklerdir.
Böylelikle dünya kamuoyunda özellikle milenyumdan itibaren 9/11 İkiz Kuleler, Önleyici Saldırı(pre-emptive strike) doktrini, ekonomik kriz dinamikleri ile tetiklenip, Trump/1 dönemi ve ardından Pandemi ile şahikasına ulaşan bir geçiş süreci iyiden iyiye yerleşti, devam ediyor. Şimdi bir de MAGA eklendi.
Küreselleşmenin getirilerinin ekonomide özellikle maliyetler açısından dünya ticaretini pozitif dengelere getireceği beklentileri yüksek olmakla beraber, 1973 Petrol Krizinden sonra ‘rezerv para’ konumuna gelen USD, bakınız 1/2 asırda para teorisi ve politikalarının adeta çağdaş bölümlerini yazdırıyor.
2015 sonrasında doların aşınma sürecinin iç ve dış etkenleri iyice ortaya çıktı. İçsel etkenlerde, faiz oranları ile kamu açığının sonuçları olarak zamanla bütçe konusunda kongrede tartışmalar eksilmedi. Bu konuda olumsuz siyasal tutumların yaygınlaşmasından yakınmalar halka ve seçmene ulaşan memnuniyetsizliklerle devam etti.”Dolar’ın egemen konumunu aşındıran dış etkenlerin”, ABD emperyalizminin yeni yüzyıla saldırganlaşarak girmesinin dolar hegemonyasını zayıflattığı düşüncesi var. Çünkü doların hegemonik konumu, ülke içi faizleri düşük tuttuğu ve 36 trilyon dolarlık Federal borcun faiz maliyetini ucuzlattığı için Amerikalılara! yarıyor.
Bir başka deyiş ise aynı görüşü yansıtıyor: “Askerî müdahaleler yerine ekonomik yaptırımları kullanmayı öğrendik. Bu sayede ölümleri azalttık; daha az para harcadık.” Dışarıda ve içeride kemer sıkma ağırlıklı görüşlere göre daha da önemlisi, uluslararası finansal bilgilere ulaşmakta ABD’ye ayrıcalık sağlamakta; bu sayede Rusya, Çin, İran, Venezuela gibi “hasım ülkelere” yaptırım uygulamayı kolaylaştırmaktadır.
Emperyalist hedefler izlenirken silahlı saldırı yerine ekonomik yaptırımlar, “daha ucuza” geldiği için yeğlenmelidir. “Ölümleri azaltma” gerekçesi, herhalde Amerikalı askerlerle ilgilidir. Ortadoğu operasyonlarında hava harekâtı öne çıkmış; “vekâlet savaşı yöntemleri” de keşfedildiği için bu kayıplar sembolik kalmıştır. Libya, Irak, Suriye, Afganistan halklarından milyonlara ulaşan savaş kurbanının fayda / maliyet hesabına girdiğini tahmin etmek safdillik olur.Dolar emperyalizminin sorunlarını ve BRICS parası gibi seçenekleri incelemeyi, tartışmayı sürdürmek ancak, gümrük duvarları, vergi oranları, göçler, Ukrayna ve Gazze ile ilgili gelişmeler başta olmak üzere günlük manşetlerin dünya kamuoyuna sürpriz şok tarzı bir dizi armağanı gölgesinde devam edecek bir geçişi işaret ediyor.