Bankacılığın geleceği masaya yatırıldı. 5. Finansın Geleceği Zirvesi – 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nin “Bankacılığın Geleceği” oturumunda, sektördeki yapılandırılmış kredi oranları, konkordato görünümü, TL mevduat politikaları ve 2026 yılına ilişkin olumlu makro beklentiler ele alındı. Sektör yöneticileri, kredi riskinin yönetilebilir olduğunu, konkordatoların sistemik bir risk taşımadığını, TL mevduatın kalıcılığının 2026 stratejisinin merkezinde yer aldığını vurgularken, yabancı yatırımcıların Türkiye pazarına yönelik memnuniyetinin de giderek güçlendiğini belirtti.
Çakar: “OVP, Türkiye’ye yeni bir yön çizdi”
Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Alpaslan Çakar, 2025 yılını küresel ölçekte belirsizliğin yüksek, görünümün ise son derece karmaşık olduğu bir dönem olarak tanımladı. Dünya genelinde manşet enflasyon düşse de hizmet fiyatlarındaki katılığın hedeflere ulaşmayı zorlaştırdığını belirten Çakar, bu durumun enflasyonla mücadelede yeni bir normal oluşturduğunu dile getirdi. Orta Vadeli Program’ın (OVP), üç yıllık bir yol haritası olarak sürdürülebilir büyüme, daha adil bir gelir dağılımı ve fiyat istikrarını temel aldığı söyleyen Çakar, “Ana eksen, mali disiplin, dezenflasyon ve sürdürülebilir cari açık. Enflasyon düşüyor, faizler geriliyor, fiyatlama davranışları rasyonelleşiyor. Zaman zaman zikzaklar olsa da temel trend güçlüdür” dedi.
Arslan: “Kademeli faiz indirimleri bekliyoruz”
Konuşmasında faizlerin düşerken selektif kredi politikası ve sıkı ihtiyati tedbirler devam edeceğine değinen Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, “OVP’nin en kritik bileşeni, fiyat istikrarını ve makro ihtiyati dengeyi birlikte sağlamaktır. 2026’da enflasyondaki düşüşe paralel kademeli faiz indirimleri bekliyoruz, ancak bu süreç kesinlikle parasal genişleme anlamına gelmiyor. Selektif kredi yaklaşımı, kredi büyümesini sınırlayan mekanizmalar ve bankaların kaynaklarını üretim, yatırım ve ihracata yönlendiren politika seti 2026’nın özellikle ilk yarısında kararlılıkla devam edecektir” ifadelerini kullandı.
Yeni yıldan olumlu beklenti
2026 yılının bu yıla göre çok daha olumlu bir tabloda geçeceğine işaret eden Akbank Genel Müdürü Kaan Gür ise, “Faiz indirimi kararları beklentileri netleştiriyor ve politika setinin tüm paydaşlar tarafından güçlü şekilde desteklenmesi normalleşme sürecini hızlandırıyor. Bankacılık sektörü, reel sektör ve finans ekosistemi bu programa aynı disiplinle uyum sağlıyor. Bu geçiş döneminin kısa süreceğini ve 2026’dan itibaren daha dengeli bir ortama döneceğimizi öngörüyorum” dedi.
Tan: “Program, istikrarı güçlendirdi”
Son iki buçuk yıldır uygulanan programın, enflasyonla mücadeleyi temel alarak istikrarı güçlendiren bir çerçeve oluşturduğunu belirten QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, “Enflasyonun yüzde 75’lerden yüzde 31 seviyelerine düşmesi bunun somut göstergesidir ancak faiz seviyelerindeki yükseliş, işletme sermayesi ihtiyacındaki artış, ihracatçı firmaların talep ettiği ilave destekler ve finansman maliyetlerindeki baskılar reel sektörde hem bilançoları hem nakit akışlarını etkiledi. Bu nedenle 2024 son çeyreğinden itibaren sorunlu kredilerde beklediğimiz gibi bir artış yaşadık” diye konuştu.
