Kahvenin 1500’lü yıllarda Osmanlı haremine girmesiyle Türk kahvesinin serüveni başladı. Haremde kahveyi pişirme ve içme yönteminin günümüze kadar ulaşması, Türklerin geleneklerine de ne kadar sadık olduğunu gösteriyor. Atasözlerinde bile kahveye yer veren atalarımız “bir kahvenin kırk yıl hatrı vardır” derken kahveyle edilen sohbetin ve arkadaşların yıllar boyu unutulamayacağını vurguluyor.
Türk kahvesi birleştiriyor
Günümüzde de Türk kahvesinin birleştirici bir gücünün olduğu ifade ediliyor. İki insanın hayatını birleştireceği kız isteme törenlerinde gelin, damada Türk kahvesi içiriyor. Misafir geldiğinde, iki insan uzun zamandır görüşmediğinde, fal bakılmak istendiğinde kahve sınırları ortadan kaldırarak toparlayıcı gücünü konuşturuyor. 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü olarak kabul ediliyor. Türk kahvesi kültürünün UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne 5 Aralık 2013’te dahil edilmesi sebebiyle bu tarih Dünya Türk Kahvesi Günü olarak kutlanıyor.
AB’den tescilli
Kasım ayının başında Türk kahvesi, Avrupa Birliği’nde tescil edilen ilk geleneksel ürün adı oldu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından yapılan başvuru sonucunda Türk kahvesi, AB’de geleneksel ürün adı olarak ilan edildi. Türk kahvesi, Türkler tarafından sadece bir içecek olarak görülmüyor. UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde de yer alan Türk kahvesi üzerine kurulan Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği de Türk kahvesiyle ilgili çalışmaları yürütüyor.

Osmanlı’da tablolarda Türk kahvesi
Osmanlı’da Türk kahvesinin edindiği yerin büyük olduğu, yapılan eserlerde ve tablolarda yer alan Türk kahvesi figüründen anlaşılıyor. Yapılan resimlerde haremde yer alan kadınların ellerindeki fincanlarda Türk kahvesi içtiği görülüyor. Bu da sosyal hayatın da Türk kahvesi üzerine kurulu olduğunu gösteriyor. Sokakları fırçalarına yansıtan ressamların konu aldığı bir başka unsur da kahvehaneler. Osmanlı kahvehaneleri, zaman zaman buluşma noktaları olmuş, zaman zaman da başka planların yapılmasının yeri haline dönmüş.
Kahvehaneler yaygınlaştı
Kahvehanelerin yaygınlaşması, Abdülkadir Emeksiz’in “İstanbul Kahvehaneleri” (Karaların ve Denizlerin Sultanı İstanbul Cilt II) kitabında anlatılıyor. Emeksiz’e göre 16’ncı yüzyılın ikinci yarısında Halep’ten ve Şam’dan gelen iki kişinin İstanbul’un Tahtakale Semti’nde kahvehane açmalarıyla bu durumun yaygınlaştığı söyleniyor. Osmanlı Devleti’nin dışında da 17’nci yüzyılda kahvehaneler başka devletlerde ve Avrupa’da görülmeye başlandı.
Yeniçerilerin kahvehanelerde toplanması, kahvehanelerin kapatılmasına yol açtı. Yeniçeri Ocağı’nı kapatan II. Mahmud, kahvehanelerde bir araya gelen yeniçerileri dağıtmak için bu mekanları kapattı. Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamit dönemlerinde ise kahvehaneler en görkemli zamanlarını yaşadı.

Türk kahvesi en çok aranan kahve
Yandex, ekim ayında 1 Ekim Dünya Kahve Günü’ne özel olarak değişen kahve kültürüne ilişkin veriler paylaştı. Verilere göre kullanıcılar, Türk kahvesi gibi farklı kahve çeşitlerine dair bilgi arayışında bulundu. Ayrıca kahve falından fincan çeşitlerine ve fiyat karşılaştırmalarına kadar pek çok başlık, dikkat çeken diğer arama konuları arasında yer aldı. Aramalarda en çok geçen kahve çeşidi Türk kahvesi olurken, hemen ardından onu espresso ve filtre kahve takip etti. İlk üç sırada yer alan Türk kahvesi, espresso ve filtre kahve, diğer kahve çeşitlerine göre açık ara farkla öne çıktı.
