Cuma, Aralık 26, 2025

“2026 yol haritamızı çizmeliyiz”

İzmir Ticaret Borsası (İTB), Olağan Meclis Toplantısı’nı Ömer Gökhan Tuncer Başkanlığı’nda gerçekleştirdi. İTB Olağan Meclis Toplantısı’nda konuşan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, 2025’te Türkiye’nin küresel belirsizlikler, jeopolitik riskler ve finansal sıkılaşmayı yoğun bir şekilde yaşadığını söyledi. Tarımın, sadece Türkiye’de ve Avrupa Birliği’nde değil, tüm dünyada bir dönüm noktasında olduğunu ifade eden Kestelli, “2026 yılı, hem benzeri görülmemiş fırsatlar hem de ciddi risk ve belirsizlikleri barındırıyor. Gelişmelere karşı kendimizi hazırlamalı, planlarımızı yapmalı ve yol haritamızı çizmeliyiz. Bu yeni dönemde Akıllı Tarım uygulamaları ön plana çıkmaya başladı” dedi.

Yılın son meclis toplantısında meclis onayına sunulan 2026 yılı bütçesi oy birliği ile onaylandı. Meclis toplantısının öncesinde BORSAV Mütevelli Heyet Toplantısı gerçekleştirildi ve Vakıf çalışmalarına ilişkin güncel bilgiler Borsa üyeleri ile paylaşıldı. Toplantıda dünya ve Türkiye ekonomisi ile tarım sektörü açısından yılın genel değerlendirmesi yapıldı. Aralık ayı meclisinin gündemi, küresel iklim krizi, tarım ve gıda ürünleri ihracatındaki gelişmeler, yem maliyetleri, enerji giderleri ve finansmana erişim sorunlarının hayvancılık işletmeleri üzerindeki etkileri ve planlı üretim ile maliyet kontrolünün önemi oldu. 


“Değişimi yakalamak zorundayız”

Konuşmasında, yeni yılda değişime ayak uydurmak zorunda olduklarını dile getiren Kestelli, “2026 tarımı, iklim değişikliği ve teknolojik devrim gibi iki büyük dalganın kesişiminde şekillenecek gibi görünüyor. Bu dalgaları yakalayanlar kazanacak, geleneksel yöntemlerde ısrar edenler ise zorlanmaya devam edecek. Bu yüzden ne olursa olsun değişimi yakından takip etmek ve ona uyum sağlamak zorundayız” dedi.


“Tarım, büyümeyi aşağı çeken tek sektördü”

Kestelli, 2025 yılındaki büyümenin daha çok iç talep kaynaklı gerçekleştiğini söylerken, net ihracatın ekonomik büyümeye katkısının zayıf kaldığını vurguladı. Aralık ayının başında açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamlarının da durumu net olarak gösterdiğini söyleyen Kestelli, “Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3,7 olduğu açıklanan büyüme rakamında, gerçekleşen net ihracatın etkisi negatif 1 puan olurken, özel tüketimin katkısı 3,2 puan, kamu tüketiminin ise 0,1 puan düzeyinde oldu. Üçüncü çeyrekte sanayi sektörü yüzde 6,5 büyürken, hizmetler sektöründe yüzde 4,6 oranında büyüme kaydedildi. Faaliyet alanımız olan tarım sektörü ise yüzde 12,7 daralarak büyümeyi aşağı çeken tek ana sektördü” ifadelerini kullandı.


“2025, en zor yıllardan biriydi”

Şubat, mart ve nisan aylarında Türkiye’yi etkisi altına alan zirai donun hem üretimde hem de üreticide ciddi yaralar açtığını belirten Kestelli, “Tarım sektöründeki bu sert küçülmenin, yalnızca bir sektör verisi olarak değil, aynı zamanda gıda arzı, kırsal istihdam, enflasyon ve dış ticaret dengesi açısından da dikkatle ele alınması gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum. 2025 yılına dönüp baktığımızda, birçok üründe son yılların en zor dönemlerinden birini yaşadık” dedi. 


Rekolte kaybında kayısı birinci

TÜİK verilerine göre toplam sebze üretiminde yüzde 1, tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 10 ve meyve ürünlerinde yüzde 30’ün üzerinde rekolte kayıpları oluştuğunun altını çizen Kestelli, bu kayıpların en fazlasının kayısıda yaşandığını dile getirdi. Normal şartlarda 90–100 bin ton rekolte beklenen kayısıda, hasat zamanı 5-10 bin tonların elde edildiğini söyleyen Kestelli, Antep fıstığında yüzde 60, kirazda yüzde 70, arpa-çavdar ve yulaf gibi tahıllarda yüzde 25-30, nohutta yüzde 30 ve kırmızı mercimekte yüzde 45 oranında rekolte kayıpları yaşandığını dile getirdi. Geleneksel ürünlerden olan pamuk, kuru üzüm, kuru incir, zeytin ve zeytinyağında da üretim kayıpları yaşandığını ifade etti. 


Tarımda yeni dönüşümler

Su hasadı, kuraklığa dayanıklı tohumlar, sıfır toprak işleme, onarıcı tarım gibi uygulamaların yaygınlaştığını belirten Kestelli, “Karbon Tarımı yeni bir gelir kapısı haline geliyor. Gelişmiş ülkelerde çiftçiler, topraktaki karbonu artırarak karbon kredisi satmayı planlıyor. Hassas Tarım, Yapay Zekâ Uygulamaları ve Robotik konularının artık içindeyiz. Ülke olarak bu konuda iyi bir başlangıç yaptığımızı düşünüyorum. İzmir Tarım Teknoloji Merkezi de bunun en iyi bir örneği” ifadelerini kullandı.


“2026, reformların başlayacağı yıl olacak”

Geçen yılı değerlendiren, Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer, “Dünya genelinde ekonominin ve özellikle tarım sektörü açısından belirsizliklerin ve uyum arayışlarının öne çıktığı bir yıl olarak özetleyebiliriz” dedi. 2025’in, dirençli olmanın ve teknolojik dönüşüme ayak uydurmanın önemini kanıtlayan bir yıl olduğunu vurgulayan Tuncer, 2026’nın da sürdürülebilir bir gelecek için köklü reformların başlayacağı bir yıl olacağını dile getirdi. Yeni yılda beklentilerin daha gerçekçi temellere oturtulması gerektiği, riskleri öngören ve değişen koşullara hızla uyum sağlayabilen üretim modelleri geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Tuncer, bu şekilde daha dengeli ve dirençli bir gelecek inşa edilebileceğini söyledi. 

Şap hastalığı gibi salgınlarla yıl boyunca mücadele edildiğini ifade eden Tuncer, bu süreçte hijyen ve verimlilik odaklı işletmelerin daha dayanıklı olduğunu söyledi. Hayvancılıkta sürdürülebilirliğin anahtarının planlı üretim ve maliyet kontrolü olduğunu söyleyen Tuncer, nüfusun yaşlanması ve gençlerin hayvancılıktan uzaklaşmasının 2025’te de devam ettiğini belirtti. Tuncer, kooperatifleşme ve sözleşmeli üretim modellerinin yayınlaştığı bölgelerde üretici dayanışmasının arttığını söylerken bu yapının ülke geneline yayılması gerektiğini de dile getirdi. 


Tavuk etinde gıda güvenliği sorunu

Geçen haftalarda yaşanan tavuk eti kaynaklı gıda zehirlenmeleri hakkında konuşan Tuncer, tavuk etinde yaşanan gıda güvenliği sorununun tüm sektörü etkilediğini dile getirdi. Tüketim tercihlerinin yön değiştirdiğini ifade eden Tuncer, “Sorunun temelinde üretimden ziyade soğuk zincirde yaşanan aksaklıklar yer alıyordu. Modern teknoloji ve yüksek biyogüvenlik standartlarıyla çalışan kesimhaneler, hem tarım ve orman il müdürlüklerimiz hem de resmi veteriner hekimlerin denetimleri sayesinde gıda güvenliğini sonuna kadar sağlamaktalar. Ayrıca güçlü ve güvenilir yapısıyla tavuk eti sektörümüz yalnızca iç pazarda değil, ihracat ve yabancı yatırımcılar açısından da yüksek potansiyele sahip. Uzun zamanda elde ettiğimiz böylesi kazanımlarımıza ve değerlerimize sahip çıkmak hepimizin görevi. Bunun içindir ki 2026 hedeflerimizde güçlü üretici, sağlıklı tüketici ve korunmuş doğal kaynaklara yer vererek tüm gayretimizle çalışmaya devam etmeliyiz” dedi. 

MICHELIN Rehberi’nde İzmir vurgusu  

MICHELİN Rehberi yenilendi. İstanbul, İzmir, Muğla ve ilk kez dahil edilen Kapadokya gibi bölgelerden toplam 171 işletme listelendi. Bu listede 2 adet iki yıldızlı, 15 adet bir yıldızlı, 39 adet Bib Gourmand dereceli ve 13 adet “Yeşil Yıldız” restoran yer aldı. İzmir’in bu süreçte gövde gösterisi yaptığına değinen İTB Yönetim Kurulu Başkanı Kestelli, rehberde yer alan restoranların yerel çiftçiyle doğrudan bağ kurduklarını ve Ege’nin topraklarından sofralara uzanan teruarı uluslararası arenada temsil ettiklerini söyledi. 

“Köklü bir zihniyet dönüşümü şart” 

İTB Yönetim Kurulu Başkanı Kestelli, rekabetçi bir tarım ve gıda sistemi için, verimliliği artıran, katma değeri yükselten ve tarladan sofraya kadar zincirin tamamını birbirine kenetleyen köklü bir zihniyet dönüşümüne ihtiyaç olduğunu vurguladı. Bu dönüşümü dört ana sütun üzerinde inşa edilmesi gerektiğini söyleyen Kestelli, “Birinci ve en temel sütun, tam entegrasyondur. İkinci dönüşüm alanı, katma değer ve ihracat stratejisidir. Üçüncü dönüşüm alanı, güven ve şeffaflıktır. Dördüncü ve tüm bu dönüşümü mümkün kılan temel araç ise dijitalleşme ve teknolojidir. Özetle, tarım ve gıda sanayimiz tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ciddi meydan okumalarla karşı karşıyadır; ancak aynı zamanda çok güçlü bir potansiyele sahiptir” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM