Perşembe, Eylül 19, 2024

29 Ekim Efsanedir

Atatürk düşmanlarının ortak bir yanı var: para onlar için her şeydir. Para her şey dediğimiz zaman sevgi, dostluk, barış, dayanışma, ahlak gibi değerler bu kapsamın dışındadır.

Sarayında yaşamaya mahkûm olan padişahı avucunun içine aldığı zaman Osmanlı devletini de avucunun içine alan Batı ne yaptı? İmzalanan mütareke, yani silahı bırakarak uzlaşmaya varılan antlaşmalarda öne çıkan konu nedir diye sorarsanız; para ve egemenlik derim.

Örneklerden birisi Mondros Mütarekesidir. Yani Mondros Ateşkes ve Barış Antlaşması. 30 Ekim 1918’de imzalanan anlaşmanın maddelerinde askeri konuları bir yana bırakırsak, iki ana grup var; ticari konular ile toprak elde etme konusu.


Birkaçını aktarayım:

  • Osmanlı demiryolları İtilaf Devletleri kullanımına sunulacak ve tüm ticaret gemileri İtilaf güçlerine hizmet edecektir.
  • Osmanlı liman ve tersanelerindeki araçlardan İtilaf Devletleri yararlanacaktır.
  • Ticari ve askeri malzemelerin tahrip olması engellenecektir.
  • İtilaf Devletleri mazot ve yağ ihtiyaçlarını Osmanlı ülkesinden karşılayacaklar ve durum ihraç sayılmayacaktır.
  • İtilaf Devletleri, yerel halkın yeme ve içme ihtiyaçlarını sağlayan merkezde görev alacaktır.
  • Erzurum, Van, Diyarbakır, Sivas, Elazığ ve Bitlis’te (Vilayat-ı Sitte) bir karışıklık yaşanması halinde, İtilaf Devletleri bu bölgeyi işgal edebileceklerdir.

Bu arada Trablus ve Bingazi’de Osmanlıların işgal ettikleri yerler İtalya’ya geri verilecek, buradaki subaylar İtalya’ya teslim olacak, Orta Doğu’daki Osmanlı kuvvetleri teslim olacaktır. Osmanlı Kafkasya ve İran’dan çekilecek, savaş gemileri İtilaf Devletleri’ne teslim edilecek, Osmanlı devleti devletlerle temas halinde olmayacaktır.

Antlaşmayı imzalayan Damat Ferit Paşa, onu oraya yollayan da Sultan Vahdettin. Yani damat padişahın dediğini yaptı. Osmanlı Devleti başka ülkelerin kontrolüne geçti. Ülkenin güney ve güney doğusu İngilizlerle Fransızlar, Akdeniz kıyıları İtalyanlar, Ege ve doğu Trakya Yunanlılar tarafından işgal edildi, Boğazları da İtilaf devletleri kontrolüne aldı.

Atatürk ve arkadaşları kurtuluş savaşını başlattı. 28 Ocak 1920’de İstanbul’da son kez toplanan Meclis-i Mebusan oybirliği ile Misak-ı Milli’yi ilan etti. 23 Nisan 1920’de Millet Meclisi kuruldu.

İtilaf devletleri paniğe kapıldı ve kontrol altında tuttuğu Osmanlı İmparatorluğu hükûmetine 10 Ağustos 1920’de Fransa’da Sevr’de bir antlaşma imzalattı. Taraflardan birisi Osmanlı Devleti, karşı tarafta ise İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yugoslavya, Romanya, Çekoslovakya, Polonya, Portekiz, Belçika, Yunanistan ve Ermenistan vardı.

Sultan Vahdettin ulusal kurtuluş savaşını başlatan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının idamı için ferman çıkartmıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi ise Sevr’i imzalayan heyeti vatan haini ilan etti, antlaşmayı kabul etmediğini duyurdu.

Anadolu’ya çöken ve onları destekleyen bu kadar ülkeye karşı Anadolu halkı direndi, savaştı, sonunda bağımsızlığını kazandı. Büyük taarruz sonrasında 11 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesi ile de Doğu Trakya ve Boğazları geri aldı. Daha sonra 1936’da Montrö Barış Anlaşması ile de Türkiye savaş gemilerinin Çanakkale ve İstanbul boğazlarından geçişinde tam denetim ve söz sahibi oldu.

29 Ekim 1923’te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti, dünyada ezilen ulusların örnek aldığı ülke oldu. Yapılan devrimler, insana verilen değer, bağımsızlık ve barış tutkusu, sanayi üretim hamleleri ülkemizi dünya ölçeğinde yüksek düzeye taşıdı.

Mondros antlaşmasının üçüncü yılının dolmasına bir gün kala ilan edilen Cumhuriyet Anadolu insanının direnç ve inancının bir sonucudur.

Bu duyguyu anlamayanların Vahdettin aşkı sadece kendini tatmin eder. Anadolu halkı 29 Ekim efsanesinin bilincindedir.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar