FİLİZ EROL
İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Tunç Soyer, kentteki üretici kooperatiflerinin temsilcileri ile bir araya geldi. Sayıştay Başkanlığı’nın 2022 yılında İBB’de yaptığı dış denetim sonucunda bir denetim raporu düzenlediğini söylediğini aktardı. Raporda İBB tarafından yapılan kooperatif mal alımlarının temel ilkelere uygun olarak açık ihale usulü yapılması gerektiğinin taraflarına bildirildiğini belirten Soyer, “Bu kapsamda 16 Kasım 2023 tarihinden itibaren kooperatiflerden işlenmiş ürün alımı gerçekleştirilemeyeceği ve açık ihale usulü ile mal alımının gerçekleştirileceği görülüyor” dedi. Soyer, Sayıştay kararıyla İBB’nin üretici kooperatiflerinden ürün alımının durdurulduğunu açıkladı.
“Son 4 yılda 95 farklı kooperatiften ürün alımı gerçekleştirildi”
2015 – 2018 yılları arasında 15 kooperatiften alım yapılarak, toplamda 438 milyon 429 bin 691 TL ödeme gerçekleştirildiğini aktaran Soyer, “2019-2023 yılları arasında da toplamda 95 farklı kooperatiften ürün alımı gerçekleştirildi. İkisi deprem bölgesi olan Hatay ve Osmaniye olmak üzere toplamda kooperatiflerin 26 tanesi İzmir dışında. 2019 – 2023 yılları arasında gerçekleşen kooperatif alımları için 958 milyon 636 bin 533 TL ödeme gerçekleşti. Bu kararla, Büyükşehir Belediyesi’nin küçük üreticileri destekleyerek, şehirdeki dar gelirli vatandaşlarımıza ücretsiz veya ucuz gıda sağlamak yönündeki politikası engellenmek isteniyor” diye konuştu.
“Ürünün sadece dökme olarak satılmasına izin veriliyor”
Sayıştay Raporu’na tepki gösteren Soyer, “Biz bu ürünleri sizlerden satın alırken ürünlerin elde kalmasını, dökülmesini engellemek istiyoruz. Hem ihtiyaç sahibi vatandaşlar ile buluşturuyoruz. Şimdi ürünün sadece dökme olarak satılmasına izin veriliyor. Yani sütü bidonla, yağı varille satabilirsin. Bizim düşüncemiz ürünü işlemek gerektiği. Dalından toplanan ürün para etmiyor. Ürünü işlemedikten sonra üreticiye para kazandırmaz. Ancak bize söylenilen ürünü işlememiz gerektiği. Kooperatifler, tesisler kurdu. Şimdi bu tesisleri çalıştırma, piyasa seviyesindeki büyük şirketlerle rekabete gir diyorlar. Büyük şirketlerle rekabet etmenin imkânı olmadığını herkes biliyor. Sen ihaleye gireceksin, büyük şirket gelecek ve ihalede üstünden geçip gidecek. 2006 yılında da yerel tohumun satışını yasaklayan bir kanun çıkardılar. 2016 yılında 16 bin köyü kapattılar. Çünkü tarım, küçük çiftçinin işi değil, büyük ölçekli sanayi firmalarının işidir diyorlar. Siz bırakın köyünüzü işinizi, gidin şehirde gecekonduda oturun, ucuz işgücü olun diye düşünüyorlar. 5 yıldır İzmir’de ilmek ilmek ördüğümüz başka bir tarım politikasına darbe yapıldı” sözlerine yer verdi.
“Süt Kuzusu Projesi’ni sonuna kadar devam ettireceğiz”
Belediyenin kooperatiflerden alarak yoksul mahallelerinden dağıttığı ‘süt kuzusu’nun Sayıştay kararı ile durdurulduğunu vurgulayan Soyer, “Ancak göreceksiniz ki buna teslim olmayacağız. Kanunların meşrutiyeti kamu vicdanından geçer. Kimsenin kamu vicdanını zedeleyecek kanunu yorumlanmasına izin veremeyiz. Kamu vicdanı yaralandı. Ne çocuklarımızı sütsüz ne de kooperatiflerimizi öksüz bırakmayacağız. Süt Kuzusu Projesi’ni de diğer tarımsal destekleri de sonuna kadar devam ettireceğiz. Sizi enflasyona ezdirmeyeceğiz, yoksulluğa mahkum etmeyeceğiz. Ürünün karşılığını alması için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Trilyoner olmadılar ancak yüzlerce köylüsünün karnını doyuracak kooperatifçiliği yıllardır yürütüyorlar. Sayıştay’ın yaptığı denetimde kamu zararı tespit edilmedi. Kanunlar meşruiyetlerini kamu vicdanından alırlar. Kanun böyle yorumlanamaz. Kanun yorumunda başka bir bakış açısına ihtiyaç var. Birileri bu bozukluğu görmeyebilir ancak biz göstereceğiz. Biz sonuna kadar bu mücadeleyi vereceğiz” ifadelerini kullandı.
Üreticinin bu durumdan nasıl çıkacağını sorgulayan Soyer, “Büyük şirketlerle nasıl o ihaleye girip o sütünü satmayı başarabilir. Bizce tam tersine ürünü işlesin ki katma değerini yükseltsin. İşte zeytinyağı çıksın, domateste salçasını yapsın diyoruz. Katma değer büyütecek işler yapılsın. Bu karar akıl alacak gibi değil” diye konuştu.