Cuma, Eylül 20, 2024

Bal maliyeti ihracatı tehdit ediyor

Musabeşeoğlu, “Ülkemizde 1 kilogram balın maliyeti dünya bal piyasasında satış fiyatına yaklaşıyorsa ihracatı sağlayamayız” dedi


FİLİZ EROL

Türkiye’nin arı sayısı ve bal üretim miktarında dünyada ikinci sırada olduğunu dile getiren Musabeşeoğlu, arıcılığın 7 coğrafi bölgede 9-10 ay üretim yapılabilen ve ülkemizde ithalata bağımlı olmadan girdilerini karşılayan nadir sektörlerden biri olduğunu söyledi

Türkiye’nin en sevilen besinlerinden biri olan balın üretim maliyetinin artması, ihracatı olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye Arı Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin (TAB) verilerine göre, 2022 yılında 300 kovan ile gezgincilik yapan arıcıların 26 kilogramlık 1 teneke bal maliyeti bin 402 TL’ydi. 200 kovan ile gezgincilik yapan arıcıların 26 kilogramlık 1 teneke bal maliyeti ise bin 860 TL seviyesindeydi. Böylece 2022’de 71,5 TL’ye mal olan 1 kilogram balın üretim maliyeti, son bir yılda yüzde 55 artarak, bu sezon 111 TL’yi buldu. Buna göre, kır çiçek- yüksek yayla balının 1 kilogram maliyeti 110,76 TL, 26 kilogram teneke bazlı olarak üreticiden satın alma fiyatı 2 bin 879 TL oldu. Türkiye’de bal fiyatının, dünya piyasalarıyla rekabet edemediğini vurgulayan Ziraat Mühendisi Suat Musabeşeoğlu, “Ülkemizde 1 kilogram balın maliyeti dünya bal piyasasında satış fiyatına yaklaşıyorsa ihracatı sağlayamayız” dedi.


“Arıcılar ürettiği balı maliyetine satamıyor”

Türkiye’nin arı sayısı ve bal üretim miktarında dünyada ikinci sırada yer aldığını dile getiren Musabeşeoğlu, arıcılığın 7 coğrafi bölgede 9-10 ay üretim yapılabilen ve ülkemizde ithalata bağımlı olmadan girdilerini karşılayan nadir sektörlerden biri olduğunu söyledi. 

Son yıllarda balda artan maliyetlerin, fiyatları 2 katına çıktığını aktaran Musabeşeoğlu, “TAB verilerine göre, bir kilogram balın maliyeti 130-140 TL. Birçok arıcı elinde bal kaldığını beyan ediyor. Bu durumun temel sebebi arıcının ürettiği balı maliyetine bile satamadığının göstergesi. Dünya bal piyasasında balın işlem gördüğü fiyata biz üretemez duruma geldik. Kâr edilmeyen bir üretimde sürdürülebilirlik konuşmak mümkün olmuyor. Ülkemizde 1 kilogram balın maliyeti dünya bal piyasasında satış fiyatına yaklaşıyorsa ihracatı sağlayamayız” sözlerine yer verdi. Ülkenin coğrafi konumu, üretim potansiyeliyle hızlı bir şekilde arıcılığın sürdürülebilirliği için çalışılması gerektiğini belirten Musabeşeoğlu, “Tüketici algısını düzeltmek, arıcıların refah düzeyini yükseltmek ve genç iş gücünü sektörde hâkim kılmak için öncelikli politikaların devreye sokulması gerekiyor” dedi.


arıcılık

“Gezginci arıcılık yüzde 30-40 azaldı”

Olumsuz geçen sezonlarda bile tüketiciye bal arzını yetirebilen arıcılık sektörünün son 2-3 yılda ekonomik açıdan büyük zorluklardan geçtiğini dile getiren Musabeşeoğlu, “Küresel iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini fazlasıyla yaşarken, gelecek 3 yılda en üst seviyelerde hissedeceğimizi bilmeliyiz ve önlem almalıyız. Artan nakliye maliyetleri sebebiyle münferit illerde gezginci arıcılık yüzde 30-40 seviyelerinde azaldı, işçi bulamadığı için işletmeler küçülme yoluna gitmek zorunda kalıyor. Endüstri bitkisi yetiştiriciliği yapılan ülkemizde arılar tarafından tozlaşma sağlanmadığında yüzde 70 civarında üretim kaybı yaşanacağı biliniyorken, gezginci arıcılığın azalması sonucu ortaya çıkacak tabloyu şimdiden hesap etmek gerekiyor” diye konuştu.

Musabeşeoğlu, “Arıcılıkta ‘ekonomik refah’ ve ‘sürdürülebilirlik’ acil olarak ele alınmalı ve kalıcı politikalar devreye girmeli. Bunun için öncelikle bala karşı tüketicinin olumsuz algısı kırılmalı ve arıcılıkta gençlerin üretime girmesi için politikalar devreye sokulmalı” dedi.


“Tüketicinin olumsuz algısı bal satışını düşürdü”

Arıların da tüm canlılar gibi beslenmeye ihtiyaç duyduğunu dile getiren Musabeşeoğlu, “Bunun için protein ihtiyacını çiçek tozu polenden, karbonhidrat ihtiyacını ise nektar veya belirli dönemlerde buna ikame olarak pancar şekerinden alabiliyor. Arıların nektar akım dönemi haricinde sonbahar ve ilkbaharda şeker ile beslenmesi demek şekerden bal üretmek demek değil. Tüketicilerin bu konuyu tekrar düşünmesini özellikle istiyorum. Arıcılar bal üretiyor ve dünyanın en kaliteli balları da ülkemiz coğrafyasında yetişiyor” ifadelerini kullandı.

Gıda denetimlerinin ve ceza yetkisinin tamamen Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı olduğunu ve gerekli denetimlerin gıda denetçileri tarafından yapıldığını vurgulayan Musabeşeoğlu, “Bakanlık haricinde kişi ve kuruluşların yetkisi yok ve bu konuyu işledikleri sürece tüketici algısı da düzelmeyecek. Arıcıların, arıcıları temsil eden kuruluşların, balın iyi yönlerini anlatmak için enerji harcaması gerekiyor. Tüketicilerinde bal aldığı kişilerin arıcı olduğundan emin olmaları yeterli” sözlerine yer verdi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM