Cuma, Eylül 20, 2024

Yönelim

Barış dönemlerinin toplamının bilinen tarihi süreçte oransal olarak kısa bir zaman ifade ettiği ve çoğunun erken dönemlerde yaşandığı hakkında görüşler vardır. Savaşlar ise hangi sebeple olursa olsun kaynağında ihtilafların yer aldığı çok uzun zamanlara  ait olan türlü hususiyetleri barındıran adeta bir sürdürülebilirlik haline insanlığın müptela olmasıdır.

Böyle bir kalıcılığın hakikati ilerisi için de dünya da var olduğu kadar dünyanın dışına taşınması ihtimali mevcut halde insanoğlunun yaşamının ayrılmaz bir parçası, toplum ve birey hayatında sürekli bir fon olarak daimi yer alacağını işaret eder.

Genellikle ıssız coğrafyaların sakin olmasına karşın yoğun nüfusları barındıran bölgeler ve özellikli mıntıkalarda meydana gelmeleri, zamanın ruhuna uygun vasıtaların ve rabıtalı toplumsal unsurların birbirine illiyeti ile meydana gelen karmaşanın çatışma ile geçicilik serdederek yinelenen sözde bir çözüm arayışında belirmesidir. Hadise, bu öznel kuralın sadece zaman ve mekan, nesiller, silah araç ve gereçleri gibi bir takım nesnel değişkenlere bağlı olarak devam edegeldiğidir.

Günümüzdeki gelişmeler; nüfusun şimdiye dek hiç bu denli artmamış olduğu, sınai ve teknolojik gelişmelerin mütemadiyen devam ettiği ve neticelerinin bilhassa günün tabiri ile ‘savunma sanayii’ ne yönelik bir yarış’a dönüşen yatırımlar için büyük bütçeler gerektirdiği, buna bağlı olarak ve de daha başka bir çok nedenle güvensizlik olgusunun dünya kamuoyunun münasebetlerini tehdit edici ve negatif etkilediği biçimindedir.

İkinci Dünya Savaşı bitiminde tanzim olunan devletler nizamında uluslar arası münasebetlerde Birleşmiş Milletler Örgütünün  bir süre devam eden göreli caydırıcılığı, soğuk savaşın ardından yaptırımlar ve hukuki açılardan başlayıp maddi yetersizlikler hakkında, Birleşik Devletlerin güvenlik hatta maddi patronajını sıkça dile getiren ABD Başkanı Trump’ın sadece BM değil, NATO ve bir çok ittifakın üyelerinin ellerini taşın altına sokmaları gereği ifadelerini yabana atmamak gerekir.

Son otuz-beş senenin dünyanın başta tek mi yoksa çok mu kutuplu olmak üzere yeni bir dünya düzenini arayışlarının nereye doğru ve nasıl yöneleceği konusu eski ittifakların ideolojik merkezli kuruluş gerekçelerinin demode olması şeklinde belirsizlikler göstermekte. Devlet ekonomilerinin büyüme projeksiyonlarına yön veren ve hiyerarşiyi destekleyen küresel finans sisteminin son 1/2 asırdır nasıl bir krizler dinamiği sürecinde bulunulduğu ile de yakınen alakalıdır.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar