Cuma, Eylül 20, 2024

Fırıncıdan Mimar olursa…

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli deprem 11 ili etkiledi ve 51 bin kişi depremde yaşamını yitirdi. Bunlar resmi rakamlar. Corona virüs vakaları gibi rakamlar düşük gösterildi mi gerçek rakamlar mı orası henüz aydınlanmadı. Ancak depremin sadece 11 ili değil tüm Türkiye’yi etkilediğini söylemek gerek.

Yıkıntıların yanı başındaki depremzedelere Türkiye’nin her yerinden, yurtdışındaki Türklerden gıda, ısınma, hijyen gibi gereksinim maddeleri gönderilmesi insanımızın dayanışma duygusunun eylemli bir yansıması. Evinden yurdundan ülkemizin farklı yörelerine taşınmak zorunda kalan veya bırakılan insanlara sahip çıkan yöre halklarına da büyük saygı duymak gerek.

Şöyle diyelim, ulusal kurtuluş savaşını birleşerek kazanan Anadolu insanı depremin yarasını sarmakta da birleşti.

İktidar sorunu çözmek yerine siyasi hesabın yanında parasal hesabın içinde oldu. Öncelikle yapılan inşaatların kendi döneminden ve yapı denetim yasası çıkmadan önce yapıldığını ileri sürdü ve yandaş medya bunu hemen yaydı.

Tabii ki ilk beyanı yapan, her sözü tüm yandaşlarca halka defalarca aktarılan Erdoğan. Erdoğan hemen yıkılan yapıların yüzde 98’inin 1999’dan önce yapıldığını söyledi. Bunu talimat kabul eden Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum konuyla ilgili istatistikleri paylaştı ve yıkılan binaların yüzde 96,9’unun 1999 öncesi inşa edilmiş olduğunu vurguladı.

Oysa Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı verilere göre depremden etkilenen 11 ilde hane halklarının yarıdan fazlası (Yüzde 51.1) 2001 ve sonrasında inşa edilen binalarda ikamet ediyordu. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İstanbul Büyükşehir belediye başkanı adayı olan Murat Kurum’un önümüzdeki iki buçuk ayda neyi vaat edeceğini Erdoğan yine ona söyleyecek.

Kahramanmaraş depreminde kamuoyu baskısı olmasaydı neler olacaktı? Ölen öldüğüyle kalacaktı. Bozuk malzeme ile inşaat yapan, projeyi yanlış uygulayan, zemin kat dükkanları geniş gözüksün diye kolonları kesen böylece depremde yıkılan binaların altında kalan on binlerce insanın ölmesine neden olan müteahhitler, yatırımcılar serbestçe dolaşmaya devam edeceklerdi.

Özel yapıların yapı denetim kuruluşlarınca yeterince denetlenmemesinin yarattığı ölümlerde hapis cezası alan mühendisler için üzülmüyorum. Onlar denetim yapmak için para aldılar ve yapmadılar. Sonuçlarına katlanmak durumundalar.

Bir de devlette çalışıp da depremdeki can kayıpları nedeniyle yargılanmalarına Bakan beylerin izin vermediği denetçiler var. Onlar TOKİ’nin yaptığı ve yapmakta olduğu yapıları denetlemeye devam edecekler. Ne kadar denetliyorlar, orasını şu anda bilemiyoruz. Ancak hızlı trenin raylarının altının boşaldığı için, trenin devrilerek insanların ölmesinin, yağmur yağdı böyle oldu diye çöken, kayan otoyolların denetçileri, sorumluları da onlar. Ancak Bakan beyler önlerinde duvar gibi duruyor.

O zaman neler olabilir?

Örneğin bir ilkokul mezunu Elbistan Belediyesi’nce mimar olarak gösterilebilir. Bir sitede üç bloktan ikisi yıkılır, insanlar ölür. Belediyede yıkılmayan binanın tüm zemin etüt raporları ve diğer teknik belgeleri var iken, yıkılan binaların dosyasında evrak bulunamayabilir. Örneği, Elbistan belediyesi ve ruhsat verdiği Sağlam Evleri Sitesi. Denetçilerden birsi de fırıncı Mehmet Şahin. İlkokul mezunu olup, mimarlar odasından sicil numarası almış olan bir “mimar” Mehmet Şahin.

Özelde iş yapanlara denetim var, devlette görev yapanlara denetim var mı? Orasını bilemiyoruz, bildiğimiz bir şey varsa bu kişilere yargılanma izni verilmiyor.

O zaman ne yaptığı, ne yapmadığı belli olmadan, hakkedişleri imzalanan, böylece her türlü malı götürenleri kim sorgulayacak? Yandaşlık böyle bir şey mi acaba=

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar