Cuma, Ekim 18, 2024

Rusya’ya makine ihracatı %29 düştü

Gökçüoğlu: Rusya’ya ihracat yapan iş alemi alacaklarını tahsil edemiyor


Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) şubat ayı olağan meclis toplantısı gerçekleştirildi. Sanayicinin en güncel konusunun yasaklı ülke ilan edilen Rusya’ya ihracat yapan iş aleminin alacaklarını tahsil edememesi olduğunu söyleyen EBSO Meclis Başkanı H. İbrahim Gökçüoğlu, “Bu konuda yoğun çalışma yapılıyor ama sonuç alınamıyor. Geçici çözüm olarak ihracat bedelinin zamanında yurda getirilememesinden doğacak banka ve vergi dairesi yükümlülüklerinden ilgili kurumlara müracaat edilerek çözüm üretilebilecek. Bu sebepten dolayı Rusya’ya makine ihracatımız geçen yıla göre yüzde 29 düşüş gösterdi” diye açıkladı.


“40 yaşında emekliliğin maliyeti ülke için çok ağır”

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği ‘İzmir İş Dünyası Buluşması’na da değinen Gökçüoğlu, “Çalışma saatlerinin 40’a çekilmesi umarım bir daha gündem olmaz. Bununla birlikte ortanca yaşın 34’e çıktığı ve dünya literatüründe yaşlanma sürecine girildiği bir dönemde 40’lı yaşlarında insanların emekli edilmesinin maliyeti ülkemiz açısından çok ağır. Sosyal güvenlik kurumu bu yükü taşıyamaz” ifadelerini kullandı.


AB’den Türkiye’de 400 milyon euro deprem fonu geldi

EBSO Yönetim Kurulu Başkan Vekili Hakan Ürün ise 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümü dolayısıyla deprem ağırlıklı bir konuşma yaptı.  Deprem sonrasında düzenlenen Uluslararası Bağışçılar Konferansı’nda AB’nin Türkiye’ye 1 milyar euro tutarında mali destek sözü verdiğini hatırlatan Ürün, “İşte bu yardım sözünün 400 milyon euroluk kısmının Türkiye’ye ulaşması için anlaşma henüz imzalandı. Avrupa Dayanışma Fonu kapsamında bir aday ülkeye verilen en yüksek meblağ olan bu yardımdan Türkiye ilk kez yararlanıyor. Dilerim, ihtiyaç duyan insanlarımıza ve şehirlerimize ivedilikle ulaşır” dedi.

İnsanlık tarihinde kaydedilen en büyük depremin Şili’de gerçekleştiğine ve bu depremden sonra Şili’nin depremlere hazırlık açısından kapsamlı ve karalı bir reform politikası uyguladığını söyleyen Ürün, “Şili’de depreme dayanıklı ve kaliteli inşaat dört süreç etrafında düzenlenmiş: Kanunlar ve yönetmelikler, projeden sorumlu yapısal tasarım ekibi tarafından belirlenen inşaat özellikleri, inşaat şirketlerinin iç standartları, dış inşaat denetim firmaları. Doğru planlama ve daha sıkı bina yönetmelikleri önemli olmakla birlikte bunlar esnetiliyorsa bir anlamı yok. O nedenle Şili örneğindeki siyasi kararlılığa ve bilimsel standartlara ülkemizin de çok ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.


“Yeni adaylardan deprem projelerini duymak isteriz”

İzmir’deki yapı envanterinin de endişe verici olduğunu belirten Ürün, “Seçim arefesindeyiz. Tunç başkan, deprem dairesi başkanlığını kurarak ve yapı envanteri çalışmaları ile oldukça kapsamlı bir planlamanın içine girmişti. Yeni adaylarımızdan da depreme ilişkin projelerini, önlemlerini mutlaka duymak isteriz. İzmir’in Hatayla aynı sonu paylaşmayacağının garantisini kim verebilir? Bu konuda daha duyarlı, daha sistemli olmak zorundayız. İş işten geçtikten sonra dökülen gözyaşının da anlamı olmuyor” diye konuştu.

Erzincan İliç’te yaşanan ve 9 maden işçisinin göçük altında kalmasına yol açan maden faciasına da değinen Ürün, “Burada çok net, bilirkişi raporlarında da belirtildiği gibi belirlenen çatlaklar için önlem alınmadı, ciddi riske rağmen yol kapatılmadı. İş güvenliği uzmanının uyarılarına rağmen solüsyon verilmeye devam edildi ve şev açısına da dikkat edilmedi. Yine rapora göre, yığın yapılan toprak malzeme gerektiği gibi kontrol edilseydi çatlaklar oluşmayacaktı. Her ne kadar Bakanlık tarafında görevden almalar yapılsa da, dilerim, bu ihmaller hem kamu tarafına hem de sektör tarafına ciddi bir uyarı olur” şeklinde ifade etti.


Türkiye’ye sermaye akışı son 10 yılın zirvesine çıkabilir

Güncel küresel öngörülere dair bazı raporlara da konuşmasında yer veren Ürün, küresel ekonomideki büyüme 2024’te ılımlı düzeyde kalsa da 2025’te finansal koşulların da iyileşmesiyle güçleneceğini belirtti. Enerji ve gıda fiyatlarındaki gerileme ve sıkı para politikasına bağlı olarak enflasyonun ise 2025’te de devam edeceğini söyleyen Ürün, raporlara göre, bu yıl en büyük dokuz ülkeye sermaye akışının son 10 yılın en yüksek seviyesine çıkarak 200 milyar doları bulacağını belirtti.  Ürün, bu ülkeler arasında Türkiye, Meksika, Güney Kore, Güney Afrika, Brezilya, Polonya, Hindistan, Endonezya ve Rusya olacağını kaydetti. 

Fatih Karahan’ın Merkez Bankası yeni başkanı olarak atanmasına da değinen Ürün, Karahan’ın atanmasının piyasalar tarafından risk olarak algılanmadığını kaydetti. Ürün, “Liyakata uygun, içeriden nitelikli bir merkez Başkanı yardımcısının Başkan seçilmesi piyasalar tarafından da olumlu karşılandı. Ancak, bu kadar sık değişim ve merkez Bankası üzerindeki baskı ne yazık ki, belirsizliği ve riskleri canlı tutuyor” diye ifade ederek enflasyonun bugün hala Türkiye’nin en öncelikli çözüm bekleyen konusu olduğunu vurguladı.

İzmir vergi toplama oranında Türkiye’nin üzerinde
KAYNAKEBSO
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM