Özgener, ekonomik istikrarın güçlendirilmesinin en önemli beklentileri arasında olduğunu söyledi
İzmir Ticaret Odası’nın (İZTO), 2024 Şubat olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Selami Özpoyraz yönetiminde gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, enflasyon beklentileri üzerinde, tüketimdeki yavaşlama işaretlerinin ve kredi büyümesiyle ilgili sınırlamaların ana belirleyici olabileceğini söyledi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 22 Şubat faiz kararı ile mevcut duruşunu koruyacağını ortaya koyduğunu söyleyen Özgener, “Faiz aracından çok makro ihtiyati tedbirler yoluyla piyasaya yön vereceğini paylaştı. Bugünkü tabloda, TL’nin aşırı değer kaybetmesinin istenmediğini görüyoruz. Yanı sıra MB’nin enflasyonla ilgili faiz indirimlerini konuşmayı, mevsimsellikten arındırılmış aylık enflasyon yüzde 1,5’e düşene kadar değerlendirmeyi tercih etmediğini de anlıyoruz. Enflasyon görünümünde kalıcı bir bozulma olursa, parasal sıkılaştırmaya başvurulacağı mesajının da alt metin olarak yer aldığını görüyoruz. Bu anlamda, kredi büyümesi ve mevduat faizine de dikkatle bakılacağını anlıyoruz. Bu doğrultuda, MB’nin 2024 ve 2025 için enflasyon tahminlerini yüzde 36 ve yüzde 14 olarak sabit bırakması önem taşıyor” dedi.
“Hizmetlerimizin katma değerinin yükseltilmesi önem taşıyor”
Hizmet ihracatında ilk defa 100 milyar dolar rakamını yakaladıklarını aktaran Özgener, “Hizmetlerin altında yer alan seyahat gelirleri de 48 milyar dolara ulaşarak rekorunu yeniledi. Bu gelişmenin cari işlemler ve dış ticaret açığına da olumlu yansıyacağını düşünüyorum. Cari işlemler hesabında kalıcı iyileşmenin sağlanması için ihracatı güçlendirmeye yönelik politikaların devamı ve refah artışı için ekonomik istikrarın güçlendirilmesi en önemli beklentilerimiz arasında. Cari denge verilerinin, bu ay beklentilerden iyi geldiğini görüyoruz. Ancak söz konusu sürecin güçlenmesi için tüketim malları ithalatının yavaşlaması gerekiyor. Bugün toplam ithalat aşağı yönlü bir seyir halinde ama esas düşüşün enerji ve altından kaynaklandığını görüyoruz. Yanı sıra TL’nin reel anlamda değer kazanacağı bir döneme giriş yapacağımızı anlıyoruz. MB’nin bu anlamda geleceğe dair mesajlarının iyi okunması gerekiyor. Bu dönemi ihracatçılarımızın hazırlıklı olarak karşılamaları gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’in üyeler için önem taşıdığını söyleyen Özgener, “Tebliğ ile, 32 Sayılı kanunda geçmişe dönük döviz yükümlülüklerin bir kısmında dövizle ödeme esnekliği getiriliyor. Böylece, son 2 yılda döviz piyasasında serbest piyasa koşullarından uzaklaşmamıza sebep olan adımların geri alındığını görüyor ve piyasalarda normalleşme adımı olarak olumlu buluyoruz. İhracatın sürdürülebilirliği için ihracatın finansmanı, yurt dışına satılacak mal ve hizmetlerimizin katma değerinin yükseltilmesi ve teknoloji yoğunluğunun arttırılması artık daha fazla önem taşıyor” dedi.
“Kredi büyümesiyle ilgili sınırlama enflasyonda belirleyici olacak”
TCMB’in son dönemdeki politikalarını değerlendiren Özgener, “TCMB Başkanı enflasyon görünümüne yönelik en büyük riskin, asgari ücret artışlarının öngörülerin üstünde gelmesi olduğuna vurgu yaptı. Bu anlamda; mevduat faizlerinin ocak ayında gevşemesinden memnun olunmadığı, pozitif reel faizin dezenflasyonist süreç için önemli olduğunu bizlerle paylaşmış oldu. Mevduat faizlerindeki pozitif reel faizin, rezervlerdeki yükselişi desteklemek için de önemli olduğunu bizlere gösterdi. Bu durum, TL varlıklara olan ilginin devam etmesi ile de yakından ilişkili. Sadeleşen makro ihtiyati politikalar ile TL mevduat faizlerinde artış sağlanmaya çalışılıyor. TL mevduatta artış olduğunu ama döviz mevduatta anlamlı bir azalma olmadığını görüyoruz. TL mevduat faizlerindeki artış, yakın zamanda ana yatırım aracı olarak önem kazanmasına ve diğer yatırım araçlarının değerinin düşmesine neden olabilir. Bu politikalara devam edilmesi ile TL’nin altın, döviz ve konut karşısında alternatif haline getirilmesi gerekiyor. Bu aşamada, MB’nin ana araç olarak politika faizlerini değil; likidite yönetimi ve sterilizasyon araçlarını kullanacağını anlıyoruz. Bu aşamada enflasyon beklentileri üzerinde, tüketimdeki yavaşlama işaretlerinin ve kredi büyümesiyle ilgili sınırlamaların ana belirleyici olabileceğini düşünüyoruz. Ayrıca, FED’in yıl içerisinde faiz indirimlerine başlamasıyla birlikte gelişmekte olan ülkelere ve ülkemize para girişi olabileceğini, bu durumun ülkemiz ekonomisine olumlu yansıyacağını görüyoruz” diye konuştu.
“İhracatın seyri önem taşıyacak”
MB’nin mesajlarının dezenflasyonist bir süreç içinde olduğumuzu anlattığını aktaran Özgener, “Büyümenin önümüzdeki dönemde daha limitli olacağını görüyoruz. Bu bağlamda, önümüzdeki dönemde sektörlerin durumu ve ihracatın seyri önem taşıyacak. İç piyasa siparişlerinin miktarını Haziran 2023-Ocak 2024 dönemi için analiz ettiğimizde; içecek, makine ve ekipman, elektrikli teçhizat, giyim, tekstil, bilgisayar, ana metal ve mineral maddelerde azalma yaşandığını görüyoruz. Ağaç ve mantar, kimyasal, fabrikasyon metal, kayıtlı medya, mobilya ve kauçuk ve plastik sektörlerinde ise artış yaşandığını görüyoruz. Bu durumu derinlemesine analiz etmek amacıyla; Meslek Komiteleri toplantılarında, üyelerimizin 2024 yılında sektör bazında, iç piyasa sipariş miktarı ve ihracat sipariş miktarlarındaki değişimler ile ilgili değerlendirmeleri ve önümüzdeki dönemde bu konu ile ilgili öngörülerini aldık. Komite Üyelerimiz iç piyasada, enflasyon nedeniyle hane halkının alım gücünde ve işletmelerin ödeme gücünde yaşanan düşüşler nedeniyle sipariş miktarlarında azalmalar yaşandığını belirttiler. Vadelerin kısalması ve satış fiyatlarının artması nedeniyle müşterilerin ödeme güçlüğü çektiği, ciro bazında artış olmakla birlikte satışlarda belirgin bir düşüş olduğu hususlarını dile getirdiler. Dış piyasada ise kur farkı ve enerji maliyetlerinin fiyatlara yansıması nedeniyle yerel üreticinin uluslararası piyasada rekabet gücünün azaldığını, tedarikçilerin daha ucuz olan ekonomilerden sipariş talebinde bulunduğunu aktardılar. Bununla birlikte, Avrupa pazarının daraldığını, gelecek dönemde sorun yaşanmaması amacıyla ihracatta Avrupa harici ülkelere yönelinmesinin önem taşıdığını da belirtiyorlar” dedi.
“İkili iş görüşmesi etkinliklerimizi sürdüreceğiz”
Kosova Ticaret Odası Başkanı Lulzim Rafuna’nın İZTO’yu ziyareti kapsamında kurumlarımız arasında kardeş oda anlaşması imzaladıklarını dile getiren Özgener, “Bu anlaşma ile Odamızın dünya genelinde iş birliği anlaşması imzaladığı oda, kurum ve kuruluş sayısı 133’e yükseldi. Şubat ayında temas kurduğumuz diğer kurumlar ise İran İsfahan Ticaret Odası ve Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Odası oldu. İran ile tarım ve hayvancılık sektörünün ekonomiye katkısını ve gerçekleştirebilecek potansiyel iş birliklerini değerlendirdik. Tataristan heyetiyle de kapsamlı bir B2B etkinliği organize ettik. İnşaattan tekstile, kozmetikten kimyasal malzemelere kadar farklı sektörlerde faaliyet gösteren ve doğrudan İzmir ile iş yapmak isteyen 10 Tatar firma ile üyelerimiz arasında, 200’ün üzerinde ikili iş görüşmesi gerçekleşti. Tataristan’a yönelik bu ilgi, ihracatçılarımızın yeni pazar arayışlarının bir göstergesi. Alternatif pazarlara yönelik ikili iş görüşmesi etkinliklerimizi önümüzdeki aylarda da sürdüreceğiz” diye konuştu.
“Bakan Işıkhan’a çalışma hayatına dair sorularımızı ilettik”
Asgari ücrette yaşanan artışların ihracatçılar başta olmak üzere tüm üyeleri yakından ilgilendirdiğini belirten Özgener, “Özellikle ücretlerde yaşanan değişimin işçilik maliyetlerine doğrudan yansıması nedeniyle, iş dünyamızın yabancı rakipleriyle eşit şartlarda mücadele etme şansı ve uluslararası rekabet gücünü azaltıyor. Asgari ücret başta olmak üzere çalışma hayatına dair birçok konuyu, geçtiğimiz hafta odamızda düzenlenen toplantıda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan’a aktardık. Bundan sonraki süreçte asgari ücret düzenlemelerinin, hedeflenen enflasyon oranlarına göre yapılması önerimizi ilettik. Haftalık çalışma saatlerinin düzenlenmesi konusundan istihdam maliyetlerinin azaltılmasına, gelir vergisi dilimlerinin düzenlenmesinden iş kanunumuzda esnek çalışmaya dair düzenlemelerin geliştirilmesine kadar daha birçok konuyla ilgili önerilerimizi Bakanımıza ilettik. Bakan Işıkhan, özellikle çalışma saatlerinin kısaltılması konusunda, Bakanlık tarafından doğrudan bir açıklama gelmediği sürece kamuoyunda yer alan haberlerin dikkate alınmaması gerektiğini vurguladı. İŞ-Kur’un veri tabanının tüm iş gücünü kapsayacak hale getirilmesi önerimizi sunduk. İşkur Genel Müdürü Samet Güneş, bu talebimizi oldukça efektif ve iş verenlere destek olacak bir yaklaşım olarak değerlendirdi. İşkur’un tüm vatandaşlarımıza yönelik olması ve web sitesinin mutlaka güncellenmesi gerektiği konusunda önerimize destek verdiğini dile getirdi” diye ifade etti.