Deprem bilinci oluşturulmasının kritik olduğunu söyleyen Tayfun Küçükoğlu, depremin yıkıcı etkilerinin azaltılması için gerçekleştirilen kentsel dönüşüm süreçlerinde dikkat edilmesi gereken birçok kritik nokta bulunduğuna dikkat çekti
Son 94 yılda Türkiye’de yaşanan 7 ve üzeri büyüklüklerde meydana gelen depremlerde 100 binden fazla kişi yaşamını yitirdi. Geçtiğimiz yıl 11 ilimizi etkileyen 6 Şubat depremlerinin yaraları sarılmaya devam ederken deprem gündemi de kamuoyundaki hassasiyetini koruyor. 1-7 Mart Deprem Haftası ile ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği (Türkiye İMSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu,Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğunu hatırlattı ve bu bilinçle hareket edilerek depreme karşı hazırlıklı olunmasının önemini vurguladı. Küçükoğlu, “Depremlerin Türkiye’nin bir gerçeği olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bu gerçeklik de bizlere önemli görev ve sorumluluklar yüklüyor. Öncelikle 7’den 70’e toplum olarak deprem korkusunu değil deprem bilincini geliştirmemiz gerekiyor” dedi.
“Deprem korkusunu değil, deprem bilincini geliştirmeliyiz”
Deprem riskine karşı hazırlıklı olmanın bir sorumluluk olduğunu aktaran Küçükoğlu, “Depremlere karşı hazırlıklı olabilmenin yolu da topyekûn bir seferliğe girişmemizden geçiyor. Şehirlerimizi, yaşam alanlarımızı depreme dirençli hale getirmeliyiz. Halkımızın deprem güvenliği bilincine kavuşmasını sağlamak için en az üç yıllık istikrarlı, kararlı ve kapsayıcı bir seferberliğe ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. Söz konusu seferberlikte ekonomik beklenti ve hedeflerin uzağında, sosyal sorumluluk şuuru ile toplumumuzda deprem güvenliği bilincini oluşturabiliriz. Ufak maliyetlerle büyük sonuçlar almamız mümkün. Bu konuda Türkiye İMSAD olarak tüm taraflarla iş birliğine ve üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazırız” dedi.
“Dönüşüm sürecindeki planlamaların iyi yönetilmesi gerekiyor”
Şehirlerimizin depreme hazırlıklı olabilmesi için kentsel dönüşümün büyük önem taşıdığına dikkat çeken Küçükoğlu, “Geçmişte olduğu gibi gelecekte de depremler olmaya devam edecek. Dolayısıyla depremin nerede ve ne büyüklükte olacağını tartışırken depremle birlikte yaşamayı öğrenmek için öncelikle deprem bilinci oluşturulmasına odaklanmamız ve depremin yıkıcı etkisini azaltmanın yollarını hayata geçirmemiz gerekiyor. Önemli olan deprem gerçeğine uyum sağlayabilmek, deprem riskiyle yaşamanın gereklerini yerine getirmek. Bu kapsamda şehirlerimizde gerçekleştirilen kentsel dönüşüm süreçlerinde dikkat edilmesi gereken birçok kritik nokta bulunuyor. Özellikle dönüşüm sürecindeki planlama, çevre düzenlemesi, altyapı ve atık yönetimi gibi unsurların iyi bir şekilde yönetilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra, kentsel dönüşüm projelerinin sürdürülebilirlik odaklı olması da büyük önem taşıyor. Yeşil alanların korunması, enerji verimliliği ve çevre dostu binalar gibi unsurların göz önünde bulundurulması, şehirlerimizin geleceği için kritik bir rol oynuyor. Özellikle büyükşehirlerimizde gerçekleşecek kentsel dönüşüm, sadece yapısal değişiklikleri değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik dinamikleri de etkiler. Bu nedenle sürecin baştan sona çok iyi yönetilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.