Prof. Dr. Naci Görür Türkiye’de yaşanan depremler için; “Bugüne kadar şanslıydık ama bu ne kadar devam edecek? Rastgele deprem ne zaman geliyor diye bekleyemeyiz. Bu nedenle İzmir için fay analizi önemli” diye konuştu
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Deprem ve Dirençli Kentler Konferansı Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ‘dirençli kent’ vizyonuyla ev sahipliği yaptığı ortak akıl buluşmasına yerel yöneticiler, sivil toplum örgütleri, meslek odaları, siyasi partilerin temsilcileri, akademisyenler, Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür de katıldı. Düzenlenen programda konuşan Prof. Dr. Naci Görür, “Buraya İzmir’in dirençli kent haline getirilmesi için bilimsel olarak görüşlerimi paylaşmak adına geldim. Şu anda İzmir’de çok değerli bir çalışma yapılıyor. Bu çalışma dirençli İzmir için önceden yapılması gereken bir altyapı, buna böyle bakmak lazım. Bu çalışma bittikten sonra eşzamanlı yürütülen çalışmalarla birlikte diliyorum ki İzmir dirençli bir kent haline gelecektir” diyerek başladı.
“Gözünün yaşına bakmadan yıkar”
Depremlerin bu coğrafyada 13,6 milyon sene önceden itibaren var olduğunu belirten Naci Görür, “O süreden beri depremler bu coğrafyada oluyor. Milyonlarca sene de devam edecektir. Biz böyle bir coğrafyayı yurt edinmişiz. Topraklarımızın yüzde 90’ı ve daha fazlası canlı faylarla kesilmiş vaziyette. Bu canlı fayların her birinin kendine özgü karakteri var. Her biri ne kadar büyüklükte deprem üretir, nasıl, ne zaman üretir, ürettikçe nereyi, nasıl etkiler, o bölgede depremin şiddeti ne olur, bunların hepsi bu fayların özelliklerine bağlı. Bizim yapılanmamızla, yönetimimizle hiçbir ilgisi yok. Yerin altındaki dinamikler yeryüzünde Türk mü, Arap mı, Avrupalı mı yaşıyor bilmez, evleri sağlam mı bilmez. Faylar deprem ürettiği zaman kendi güçleriyle ve o bölgenin karakteristikleriyle etki eder. Üstündeki yapılar eğer kendi özellikleriyle uyumluysa onu belirli ölçüde tolere eder, yıkmaz ama eğer zıtlaşmış, ters şeyler yapılmışsa gözünün yaşına bakmadan yıkar. O bölgede yerleşmiş insanları maalesef öldürür” dedi.
“Utanılacak bir şeydir”
İzmir’de yapılacak her mühendislik yapısının yerin altının dinamikleriyle uygun, barışık yapılması gerektiğini belirten Görür, “Yapmadığımız zaman eninde sonunda o yıkılır ve biz de sonuçlarını görürüz. Bugün kendi yaptığımız hataların altında telef oluyoruz. O kadar çok hata yapmışız ki bu ülkenin kentlerinde onu düzeltmekten korkuyoruz. Ama bir yerden başlamak zorundayız. İzmir’in yaptığı gibi. Deprem dirençli kent nedir? Deprem geldiği zaman minimum hasarla atlatan kent demektir. Elbette büyük depremde kentlerde büyük hasarlar görülür ama bu hasarların afet boyutuna çıkması bizim hatamızdır. Bu da bizim açımızdan utanılacak bir şeydir” dedi.
“Kader deyip geçiştiremezsiniz”
Prof. Dr. Naci Görür, 6 Şubat depremine dikkat çekerken bir gecede yaşanan kayıpları hatırlattı. Bilimle yönetilen aydın ülkelerin bu kayıpları veren ülkelere iyi gözle bakmadığını aktaran Görür, “Bir gecede 50 binden fazla insanı toprağa gömüyorsanız şapkanızı önünüze koyup düşüneceksiniz. Biz ne yaptık ya da neyi yapmadık ki bu kadar insanı toprağa verdik. Maraş depremi geliyorum diyen bir depremdi. 1999’da Marmara depremi sonrasında ilk söylediğimiz yer Maraş’tı. Maraş’a dikkat edin diye söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Hepimiz suçluyuz, bu ülkenin insanları olarak. Üzerimize düşeni yapmadık. Bunu kader deyip geçiştiremezsiniz. Bu depremle hiçbirimiz yüzleşmedik. Biz hiçbir şey yokmuş gibi davranıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Aksi halde tarihin çöplüğüne atılır gideriz”
Deprem dirençli kentlerin yaratılması için gerekli olanları sıralayan Görür, “Siyasi irade, halkın gözetim ve denetim görevi olmalı. Eğer halk, insanlarımız istemezse, talep etmezse, siyaseti zorlamazsa siyasetçi bu işe girmez. Biz de her depremde binlerce insanımızı toprağa veririz. Bu iş böyle gitmez. Bu ülkenin ekonomik ve siyasi bağımsızlığını korumak için bu deprem işini çözmemiz lazım. Aksi halde tarihin çöplüğüne atılır gideriz. Bundan hiç kuşkunuz olmasın” dedi.
“Bugüne kadar şanslıydık ama bu ne kadar devam edecek?”
İzmir’in canlı, risk oluşturacak fayları üzerine konuşan Görür, “Bunlar İzmir’i vuracak olan faylar. Ama ne zaman, nasıl, ne büyüklükte, onu bilmiyoruz. Bizim kentimizi tehdit eden bu fayların özelliklerini bilmiyoruz. Bundan daha büyük bir aymazlık olur mu? 2023’e kadar bu mantıkla nasıl geldik? Kuzu gibi oturuyoruz. Biz bunların özelliklerini bilmiyoruz. Ne zaman uyanırlar? Uyanırlarsa ne büyüklükte bir deprem üretirler, bu depremin dalgaları İzmir’in zemini altında nasıl davranır. Bunları bilmeden nasıl oturduk yahu? Bu faylara rağmen hiçbir şey yokmuş gibi biz bu çağa kadar nasıl geldik? Bugüne kadar şanslıydık ama bu ne kadar devam edecek? Rastgele deprem ne zaman geliyor diye bekleyemeyiz. Bu nedenle İzmir için fay analizi önemli” dedi.