Geçen hafta, yenilen, kendi haline bırakıldığında ise büyük çiçekler veren enginardan bahsetmiştik. Daha sonra, enginar tohumlarının Latin kökenli dillerde vernalizasyon (bahar etkimesi) adı verilen bir süreç içine sokulmasının da zorunlu olduğunu öğrendik. İsterseniz bu yazımızda yönteme, uluslararası alanda kabul gördüğü şekilde, vernalizasyon diye yazalım. Terim olarak “bahar etkimesi” tamamen bizim uydurmamız olup, tohumları soğuk etkisi altına bırakmakla ilgili bir durum. Vernalizasyon genel olarak, tohumları 0 ile 10 derece arasında belli bir süre bırakmak demektir. Fakat genel geçer ifade ile belirtmek gerekirse, 1 ile 7 derece arası kabul edilen “bahar etkisi” sıcaklıklarıdır. Örneğin geçen haftaki konumuz olan enginarın kelle haline gelmesi için, bu dereceler arasında en az 200 gün kalması gerekiyormuş. Vernalizasyonu bitkinin çiçek goncası oluşturabilmesi için gereksinim duyduğu en düşük sıcaklık derecesi diye özetleyebiliriz. Bunun zıttı bir işlem daha var. Buna da devernalizasyon deniyor. Buna da biz pekiyi ala yaz etkimesi diyebiliriz. Özellikle soğan üreticilerinin başvurduğu bir yöntem. Bizim üreticiler aynı işlemi yaparlar mı bilemiyoruz? Ama kısaca işlem şöyle: Bahar etkisindeki diğer deyişle 1 ile 7 derece arasında bulunan soğanların, ekim öncesi en az 2 hafta, 26.8 Celsius derecede bekletilmesidir. Bu durumda, çiçeklenmenin önlenerek, bitkinin bütün enerjisinin soğanların büyümesine yaradığı söylenmektedir. Uzunca bir süre önce yazdığımız, özellikle gülgiller ailesinin bireyleri olan, gerek sert ve tek tohumlu erik, kayısı, badem gibi bitkilerin, gerekse elma, armut gibi yumuşak ve çok tohumlu bitkilerin çoğaltılmasında kullanılan tohum berelenmesi yöntemleriyle karıştırmamak gerekir. İnternet sayfamızda Fadime Can hocamızın bize yolladığı yabani enginar (Cynara cardunculus) çiçeklerini görebilirsiniz. Sadece enginarın, ya da yabani enginarın vernalizasyona gereksinim duyduklarını saynmayın. Lahana, kereviz, şeker pancarı ve havuç da soğuk havaya gereksinim duyarlar. Ayrıca bu sıcaklık dilimleri Ege ve Marmara Bölgelerinin (8b) iklim kuşağının özellikleri olduğu için bizim fazladan bir gayret sarf etmemize gerek olmamaktadır.
Madem tohumlardan başladık, Ali Rıza Sözenoğlu kardeşimizi kızdırmamak için tohumlardan devam edelim. Malum, kendisi konudan konuya atladığımızdan muzdarip. Bu nedenle genel bilgilerimizi bir gözden geçirelim bakalım; tohumları nasıl ekiyorduk? Önce, korunaklı bir yerde saksılara ya da diğer kaplara ekildikten sonra, tohumlar büyük çoğunlukla 2 hafta sonra çimlenmeye başlarlar. Altı hafta sonra ise dışarıdaki yerlerine dikilebilirler. Aslına bakarsanız, tohum ekimi zamanlaması için en iyi yöntem, yine bir kocakarı yöntemi galiba. Ortalama son donun görüldüğü tarihten, 6 hafta önce tohum ekimine başlayabilirsiniz.
Tohumların çimlenmeleri için ekildikleri kapların pek bir önemi var mıdır; bilemiyoruz? Karton, eski adıyla mukavva yumurta kutuları ve tuvalet kağıtlarının orta kısmındaki boru şeklindeki kartonlar, geri dönüşüm açısından rahatlıkla tohum çimlendirmek için kullanılabilirler. Bunun yanında, gazete kağıtlarının rulo ve kap haline getirilerek kullanılmasını, mürekkeplerinin ağır metaller içerdiğini düşünerek pek onaylamıyoruz. Tohumların ekildiği toprağın ne kadar önemi var bilemiyoruz? Elenmiş kompost ile karıştırılmış, yıkanmış kum, perlit, belki biraz vermikülit ile dışarıdan alacağınız steril saksı toprağı eşit hacimlerde karıştırılınca gayet güzel bir ekim ortamı oluşur. Bu ortam, anlayacağınız geçirgen ama nemi saklayacak olmalıdır. Anlayacağınız tohumlar nemi bir ortamda olmalı ama, su içinde boğulmamalıdır. Bunun için ekim sırasında yaptığınız sulama sonrasında, her 4-6 saatte bir püskürtme şeklinde su vermek uygun olacaktır. Daha sonra üzerlerini bir naylon ile örtmek sera etkisi yaratması açısından etkili olacaktır.
Tohumların çoğu 18-20 derece arasında filizlenirler; bu sırada, 10-14 saat arasında, ortalama 12 saat ışığa ihtiyaç duyarlar. Bazı tohumların, hiç mi hiç ışığa ihtiyaç duymadığını hemen söyleyebiliriz. Bildiğiniz gibi tohumların çapı kadar derinliğe ekilmeleri en alışılmış yöntemlerden biridir. Daha önce uzun uzun yazdığımız bir konu daha var. Ekimden önce tohumlar suda bekletilmeli mi bekletilmemeli mi? Tohumların 12-24 saat arasında ılık suda bekletilmesi dış kabuklarını zayıflatacağından çimlenmeyi kolaylaştırır ama her tohumu suda bekletmek gerekli değildir.
Tohumları sulama sorunsalı çok önemli bir başlık. Bunun en önemli nedeni de, fazla sulanan tohumlarda sönümlenme denilen olaydır. Filizlenen tohumların, bir süre sonra saplarının incelenerek kahverengine, kızıla çalması ve ölmesidir. Bu konuyu, derinlemesine geçen sene incelemiştik. Bu nedenle fazla suya ve soğuğa dikkat edelim diyoruz. Bir önemli konu da tohumlar çimlenene kadar hatta çimlendikten sonraki ilk iki hafta gübreye v.b. gereksinimleri yoktur, aklımızın bir köşesinde dursun. Önümüzdeki haftalarda, tohum konusunu devam ettireceğiz. Bu haftalık bu kadar diyelim; isterseniz? Yazımıza son vermeden paylaştığımız fotoğrafları açıklayalım. Bu haftada Osman Erşen ağabeyin bir sukulent çiçeği fotoğrafı sayfamızı süslüyor. Büyük olasılıkla bir Kalanchoe hatta Kalanchoe tubiflora ya da K. daigremontiana ise şaşırmayız. Arkasından son fotoğrafımız ise yapraklarını döken bir beyaz manolya (Magnolia denudata ya da Yulan manolyası) çiçeğinin göbeği.
Keyifli Bahçeler…..