Cuma, Eylül 20, 2024

NATO, 75. Yıl 

Önemli bir dönüm noktası olan İkinci Dünya Savaşı henüz devam ediyorken başlayıp savaş sonrasında devam eden bazı devletler arası deklarasyon ve anlaşmalar, öngörülen yeni düzenin soğuk savaş yıllarına doğru istikamet aldığının farkında ya da olmak zorunda kalacakları siyasi ekonomik kamplaşmaların işaretleri idi. Bu politikaların ortaya çıkışının sadece savaş galipleri devletleri(örneğin SSCB) kapsadığı anlamına gelmediği Anglo-Sakson merkezli bir anlayışın servisi olduğu ilerideki yıllarda anlaşılacaktı.

Savaş devam ediyorken(14.08.1941)İngiltere Başbakanı Churchill ve henüz savaşa girmemiş olan ABD’nin Başkanı Roosevelt arasında imzalanan Atlantik Bildirisi özetle iki devletin artık topraklarını genişletmek istemediklerini, bütün uluslara sınırları içinde güvenle yaşamak olanaklarını sağlayacak bir barışın yapılmasını arzuladıklarının beyanı idi. Buna bağlı olarak genel güvenliği sağlayacak geniş ve sürekli bir sistemin(BM) kurulmasına çalışılacaktı.

İlginç idi; 1939 Eylülünde savaşı başlatan Almanya olmasına rağmen iki yıl boyunca her iki tarafa ticari lojistik tedarik eden Birleşik Devletler ekonomisinin, Alman denizaltılarının(u-bot) Atlantik’te ve Avrupa denizlerinde cirit atmalarına seyirci kalması, ancak Japonların Pearl Harbour baskını ile savaşa taraf olmasının ‘bir taşla çok sayıda kuş vurma’ hünerinin salt takvime bağlı olmayan faydacı zihniyet organizasyonundan sadece birisi olmalıdır.

07.12.1941 Pearl Harbour’da Japonların ABD güçlerine yaptığı saldırı ile ABD savaşa müdahil oldu. 01.01.1942 tarihinde İngiltere, ABD, Çin ve SSCB tarafından Birleşmiş Milletler Bildirisi ilan edilmişti. Yine kritik bir dönemeç, kuvvetli Alman üretici sanayii, roket ve beyin gücü transferinin savaş öncesi, sonrası; işgal öncesi ve sonrasında Birleşik Devletlere transferinin teminidir.

NATO Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü 04.04.1949’da 12 ülke tarafından imzalanan anlaşma ile kuruldu.(ABD, Belçika, İngiltere, Danimarka, Fransa, Hollanda, İtalya, İzlanda, Kanada, Lüksemburg, Norveç, Portekiz), Batı Avrupa’nın güvenliğini(yeniden yapılandırması) ve SSCB’ne karşı ortak savunma oluşturulması amacı taşıyordu. 75. kuruluş yılında merkezi Brüksel’de olan NATO üyelerinin sayısı ise 32 olmuştur. 

2. Büyük Harp’te tarafsız kalan Türkiye Cumhuriyeti 1945 yılından başlayan Soğuk Savaş yıllarında Sovyetlerin Türkiye üzerindeki toprak iddiaları, Boğazların güvenliğinin gözden geçirilmesi önerileri yanısıra, henüz çok partili demokrasiye geçiyor olan Türk siyasetinin ve toplumsal konjonktürün ‘ideolojik’ tehdit ve baskı algılamaları mevcuttu. 1953 yılına uzanan zaman diliminde Türkiye Cumhuriyeti Yunanistan ile birlikte(1952)Nato üyesi oldu.

Bir diğer hatırlatma ise 07.05.1954 tarihinde NATO’ya üyelik için başvuruda bulunan Sovyetler Birliğinin başvurusunun Nato tarafından reddedilmesidir. SSCB’nin Fransa, Birleşik Devletler, İngiltere hükümetlerine gönderdiği nota: “NATO, devletlerin kapalı askeri gurubu olmaktan çıkıp başka Avrupa ülkelerinin katılması için açık olurdu. Bu da Avrupa’da etkili kollektif güvenlik sisteminin oluşturulmasının yanısıra küresel barışın pekiştirilmesi açısından son derece önemli olurdu”. Ancak red cevabının “Bu girişimin gerçekçi olmadığını vurgulamaya gerek yok. Çünkü bu Batılı devletlerin savunma sistemi ile güvenliğinin dayandığı temelli prensiplere aykırıdır”. şeklinde Birleşik Devletler Hükümeti tarafından verilmesidir. Bu red cevabı, NATO’nun SSCB karşıtı kapalı bir örgüt olduğunu göstermesi açısından anlamlıdır. Az sonrasında Varşova Paktı kurulmuştu. 

Aralık 1991 SSCB dağıldı, Varşova Paktı sona erdi, eski sovyet üyeler bağımsız oldular, ‘Berlin Duvarı’ yıkıldı. 35 yıl sonrasında Avrupa’da eski Demirperde devletleri Nato üyesi oldular. 2014’te başlayan, 2022 yılında yoğunlaşan Ukrayna- Rusya Federasyonu gerginliği ise hali hazırda devam ediyor. Nato, Atlantik’ten Karadeniz’e, İskandinavya’dan Türkiye’ye uzanan çerçevede faaliyetini sürdürüyor.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar