Pazartesi, Ekim 21, 2024

Nas Deneyi ve Recep Tayyip Erdoğan -II

Düzenine fazla güvenirsen, düzensizlik doğar. Gücüne ve cesaretine fazla güvenirsen zayıflık ve korkaklık doğar.

Sevgili okurlarım,

Bir önceki yazıdan devam…


2019 yılında enflasyonun TUİK açıklamasına göre %11.84 olduğu, ancak ENAG verilerine göre ise %130.13 seviyelerinde gerçekleştiği öne sürülmektedir. 2021 yılındaki duruma bakıldığında ise, TUİK enflasyonun %23 civarında artarak %14.60 düzeyine geldiğini belirtmektedir. Bunun yanı sıra ENAG ise, aynı yıldaki enflasyonun %127.21 olduğunu beyan etmektedir ki bu da enflasyonun yaklaşık %2 seviyesinde gerilediğinin göstergesidir.

Yani bu yıl içindeki enflasyon TUİK verilerine göre % 23 artmış ENAG rakamlarına göre ise % 2 azalmıştır. 2021 yılının eylül ayında yani NAS yaklaşımı başladığında, devamlı yanlış veriler açıklayan Türkiye İstatistik Kurumunun (TUİK) açıkladığı enflasyon %19.8 oranındadır. Aynı yıl içindeki enflasyonun ENAG hesaplamasına göre ise %82.81 seviyesinde gerçekleştiği gündeme getirilmektedir. 2022 yılı sonunda ise yaklaşık %225 oranında artan enflasyonun %64.27 olduğu TUİK açıklamalarından izlenmektedir.

Bu yıl için ENAG tarafından yapılan incelemenin ise enflasyonun %137.55 oranına yükseldiği anlaşılmaktadır. Ancak yine de gerçek enflasyonun çok daha yüksek olduğunu acaba bilmeyen, hissetmeyen var mıdır? Nihayet 2023 yılındaki enflasyon TUİK tarafından %68.50 olarak açıklanır ki, bu oranın en az iki mislinden fazla olduğu onlar hariç herkesin malumudur. enflasyon araştırma grubu ENAG verilerine göre 2023 yılı enflasyonunun %130.13 olduğu not edilmektedir.

Yapılan hesaplama kapsamında NAS deneyi öncesindeki, 30 aylık sürede enflasyon artışı % 42 seviyesindedir. Bu oran NAS deneyinden sonraki 30 aylık dönemde ise, artış oranı %275 olarak gerçekleşmiştir.

Nas deneyi içinde, Amerikan dolarının da durumunu ve gelişimini incelemekte yarar vardır. 2021 yılının eylül ayında, bir Amerikan dolarının 8.83 TL olduğu paritelerden takip edilebilir. 2022 yılının sonu olan aralık ayında ise bir Amerikan dolarının % 112 oranında artarak 18.70 TL seviyesine yükseldiği tespit edilmektedir. 2023 yılının aralık ayında da bir Amerikan dolarının 28.92 TL düzeyine % 56 civarında yükseldiği not edilmektedir. Günümüze gelindiğinde ise, Amerikan dolarının 32.60 TL seviyesinde seyrettiği ve bir önceki yıla oranla yine %13 civarında artış kaydettiği izlenmektedir.

Bu hesaplamalar içeriğinde NAS deneyinin öncesindeki 30 aylık süreçte döviz kurundaki artış %56 oranındadır. Ancak NAS deneyinden sonraki 30 aylık dönemde ise bu artışın %125 olduğu görülmektedir. İşte döviz kurundaki bu ciddi artış oranlarının halkımızın alım gücünü ne kadar düşürdüğü ortaya çıkmaktadır ki bunun tek sorumlusu da RECEP TAYYİP ERDOĞAN ve AKP milletvekilleridir. Artık olayın adının konulması ve bunun da biat kültürü ile beslenen herkesin anlaması gereklidir.

NAS deneyimi çerçevesinde, faiz cephesine bakıldığında çok daha çarpıcı sonuçların gündeme geldiği anlaşılmaktadır. Sayın Erdoğan devamlı surette faiz ile mücadele edeceğim, faiz sebep enflasyon sonuç diye kendi yarattığı ekonomik yaklaşım nedeniyle gelinen noktanın toplum tarafından anlaşılması çok önemlidir. Çünkü AKP iktidarında devlet kurumları yerine tek başına geçen ERDOĞAN’IN vermiş olduğu tüm bilgi ve istatistiklerin tamamen yanlış ve değiştirilmiş olduğu bir gerçektir. NAS deneyinin başladığı 2021 yılı eylül ayındaki uygulanan fazi %19 olarak kayda geçmişti. 2022 yılının aralık ayına gelindiğinde ise faiz Sayın Erdoğan’ın zorlamalarıyla ve merkez bankası başkanlarını devamlı değiştirmekle %9 seviyesinde indirildiği görülmektedir. Ancak aynı dönemde TUİK tarafından gerçek olmadığı halde açıklanan enflasyon oranının %64.27 olduğu da bilinmektedir. Nihayet 2024 yılının mart ayına gelindiğinde ise faiz oranının %53 oranına yükseltildiği belirlenmektedir ki bu da Erdoğan’ın hayalen yarattığı NAS deneyinin tamamen çöktüğü anlamına gelmektedir.

Bu kadar büyük bir enflasyon gibi vergiyi halkın sırtına yükleyen tek adamın halka söyleyecek sözünün sadece özür dilemek olması yerine makamında ısrar etmesinin ise batılı siyaset anlayışı içinde yer almadığını acaba hangi danışmanların kendisine anlatacağını merak ediyorum. Faizin bu yükseltilmesindeki amacın enflasyonu frenlemek olduğu Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından devamlı tekrar edilmesine rağmen saray ve yandaşlarının harcamalarını kısabilmelerinin itibardan tasarruf olmaz mantığında devam ettiğini de müşahede etmek halkın moralini daha da bozmaktadır.

Devletin faiz ödemesinin de bu faiz gelişimi kapsamında ele alınması gereklidir. 2023 Ocak ayı itibariyle bu miktarın 21.4 milyar TL seviyesinde olan devletin faiz ödemesinin 2024 yılı ocak ayında 121.14 milyar TL düzeyine bir yıl içinde % 466 oranında artış kaydederek yükselmesi ise faizi devamlı düşüreceğin diyen sayın Erdoğan’a bir cevap olarak ortaya çıkmaktadır. Bunun nasıl izah edileceği ise çok tartışmalı bir konu olarak AKP milletvekilleri arasında konuşulmuştur.

NAS deneyi çerçevesinde akaryakıtın durumuna da bakılacak olursa, NAS deneyinden 30 ay öncesinde, benzin % 18 oranında artış kaydetmiştir. Ancak NAS uygulamasından sonraki 30 aylık süreçte ise % 439 oranında artış toplumun önüne gelmiştir. Bu süreç içinde ise yurt dışında dünya piyasalarında ham petrol fiyatlarındaki düşüşlerin Erdoğan ve ekibi tarafından pek dikkate alınmadığı da gözlenmektedir.

Türkiye’nin cari açık konusunun da halkın alım gücüne etkili olabileceği unutulmamalıdır. NAS deneyinden önceki 30 aylık süreçte cari açık – 33 milyar dolar olarak belirlenmiştir. Ancak bu cari açığın NAS deneyinden sonraki 30 aylık dönemde ise 90 milyar TL düzeyine çıktığı izlenmektedir ki bunun da anlamı % 200 oranındaki bir artışa eş değer olduğu matematiksel bir yaklaşımdır. Yine NAS deneyinden önceki 30 aylık mukayese sürecine bakılırsa, toplam iç borcun artış oranının % 90 olduğu bilanço değerlerinden net olarak görülmektedir. Ancak NAS deneyinden sonraki 30 aylık sürede ise bu iç borcun % 194 oranında artışı gündem getirdiği anlaşılmaktadır. Bir diğer taraftan merkezi yönetimin borcunun da dikkatlice incelenmesi gerekli olan bir parametre olarak önemini muhafaza etmektedir. NAS deneyinden önceki 30 aylı dönemde merkezi yönetimin borcu % 86 seviyesinde cereyan etmektedir. NAS deneyinden sonraki 30 aylık sürede ise artış oranının % 245 olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

Tüm bu reel hesaplamalar karşısında NAS deneyinin Türk halkı üzerinde yarattığı olumsuz etkilerin giderilmesinin ise çok ciddi zaman alacağı bir gerçektir. NAS açıklamasının ne olduğu üzerinde ana hatları ile durmuştum. Tamamen geçmişte kalan ve günün şartlarına uyması ise maddeten mümkün olmayan dini inanış konularının ekonomik hayatta bir hüküm icra eder şekilde uygulanmak istemesinin ise dini inançlarla ve ekonomik yaşayan doktrinlerle bir ilgisi olamayacağını anlamak çok önemlidir diye düşünüyorum.

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar