Cuma, Eylül 20, 2024

Devran

Bölgeler arası gelişmişlik düzeyi farklılıklarının giderilmesi sorunu, dünyanın gündeminde bulunan, üzerinde araştırma ve incelemeler yapılan önemli çalışma alanlarından birisidir. Coğrafi farklılıkların öne çıkardığı sosyolojik, demografik ve ekonomik neticelerin yönetim sınırları içerisinde idari ve mali politikaları ve kamu düzenini etkilemediği düşünülemez.

Dünya sistemindeki bölgelerarası fazlalıkların aktarılması merkez-çevre hiyerarşisinin zorunlu olarak uluslar arası işbölümü türünün yaratımını ortaya çıkarmıştır.

Sisteme katılım kriterleri olarak: kapsamlı ve kalıcı ticaret bağlantıları; merkez-bölge iç ilişkileri ve hegemonik/rekabet belirli bölgelerde veya belirli halklarla sürekli veya tekrarlayan siyasi ilişkiler yaratmak; ekonomik, politik ve kültürel çevrimleri paylaşmaktır. 

Antik ve Klasik dönemler daha çok geleneksel olarak adlandırılan imparatorlukların hüküm sürdüğü sistem döngüleridir. Modern dönem ise yeni bir sistem ve ilişki ağları sunan ulus-devlet nizamında şekillenen süreklilik esaslı bir dünyanın çatısıdır.

Modernleşme, geleneksel yapıları, kültürleri ve toplumsal tabanı da değiştiren bir güce sahiptir. Bu nedenle bir süreçten ziyade kısa sürede bir ihtiyaç olarak görülmüştür.

Sistem yeni sembollere ve fikirlere göre uyum sağlanmasını ya da yeni olan ne varsa onun benimsenmesi mantığını kurgulamıştır. İçine bolca Batılı değerlerin eklenmesi sadece zamanın ruhu ve mekansal denkleme ile ilgilidir.

Küreselleşme çerçevesinde çok yönlü olarak dahili ve harici ayrılıklar, ayrışmalar, çözülmelere kadar uzanan bu gelişmeler arasında idari yapılarda milli hasılanın önemli kesimini yaratma özellikleri ön planda olarak buna kültürel ve tarihsel farklılıklar da eklenebilir. 

Şimdilerdeki arayışlar, federal ya da üniter devletler sınırları içerisinde temayüz eden avantajları bilhassa ekonomik anlamda lehine çevirmenin arayışlarıdır, en önemli dayanağı bölgenin yarattığı katma değerin, merkezi hükümetler tarafından verilenin kat be kat üstünde olduğudur ki, bölge bundan sürekli kaybetmektedir.

Soğuk savaş yılları sona erdiği dönemler; kapitalist blok içinde bulunan  ekonomilerde türlü hacimde varolan kamu kesimi ağırlığı da tasfiye, özelleştirme, birleşme süreci yaşadılar. Vaktiyle sosyalist ekonomilerde tamamına yakını olan kamu yatırımları, pazar ekonomilerinin altyapı, enerji, ulaşım vb büyük yatırımların yapıldığı bölgelerde yaşayan nüfus için yaratılmış dışsallıklar elbette konumuz dışındadır.

Onun içindir ki; ayrılma taleplerinde “katma değer” olgusunun arkasında onu oluşturan sosyal ve tarihi altyapının derinliği dikkate değer özellikler ise de, bilhassa 20. asrın ilk yarısında mümessilleri bilinen sınırları cetvelle çizilmiş bölgeler yapılanmasından şekillenen; bunun kazanımının tek yanlı bir referandumdan, savaşlara uzanan tercihlerde meşrutiyetinin sorgulanabileceği ihtimali kuvvetle geçerlidir.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar