Yılın ilk 5 ayında 491 konkordato başvurusu yapılırken, 2023 yılında yapılan toplam başvuru sayısı ise 519 oldu
GÜLCİHAN ALTINKAYA
Konkordatoların sektörel dağılımına bakıldığında en riskli sektörün inşaat olduğu görülürken, tekstil sektörü ise ikinci sırada yer aldı
Finansmana erişimin zorlaşması ve yüksek maliyetler işletmelerin borçluluk oranlarının artmasına neden oldu. Yüksek faizler ve sermayeye erişimde yaşanan sıkıntılarla birlikte konkordato başvurularının sayısı son yılların en yüksek seviyesine ulaştı. Konkordatotakip sitesinde yer alan bilgilere göre, 2024 yılının ilk 5 ayında 491 konkordato başvurusu gerçekleştirildi. Geçen yılın tamamında ise 519 konkordato müracaatı yapıldı. Böylece 2024 yılının ilk 5 ayındaki konkordato başvuru sayısı, 2023 yılının toplam başvuru sayısına yaklaştı. Verilere göre, 2020 yılında 419, 2021 yılında 451, 2022 yılında ise 404 konkordato başvurusu yapıldı.
Konkordatoların sektörel dağılımına bakıldığında en riskli sektörün inşaat olduğu görülürken, tekstil sektörü ise ikinci sırada yer aldı. Türkiye’nin imalat sanayisinin içinde bulunduğu en önemli durumlardan bir tanesinin konkordatolar olduğunu aktaran SOCAR Türkiye Petrokimya ve Rafineri İş Birimi Pazarlama Müdürü Dr. Mevlüt Dr. Çetinkaya, işletmelerin neredeyse yarısının kısa vadeli borçlandığını söyledi.
Konkordatoda en riskli sektör; inşaat
Karlılıkların düşük, finansman giderlerinin yüksek olduğunu belirten Dr. Çetinkaya, “İçinde bulunduğumuz durumda sermaye ve finansmana ulaşım hem zor ulaşıldığında ise maliyeti çok yüksek. Borçluluk oranı çok fazla. İşletmelerin neredeyse yarısı kısa vadeli borçlanmış durumdalar. Uzun vadeli borçluluk biraz daha az. Hatta geçmiş dönemde döviz bazlı borçlar daha fazlaydı. Şimdi onu biraz daha düzelttik. Yabancı paralardan borçlanmaya baktığımız zaman risk biraz daha yüksek” dedi.
Türkiye’nin imalat sanayisinin içinde bulunduğu en önemli durumlardan bir tanesinin konkordatolar olduğunu aktaran Dr. Çetinkaya, “2024 yılında toplamda 491 tane konkordatoya müracaat var. Yılın ilk ayında 93, ikinci ayında 63, üçüncü ayında 58, dördüncü ayında 105 ve en son mayıs ayında ise 172 tane konkordatoya müracaat var. En riskli sektörlerin ise inşaat ve tekstil sektörleri. Özellikle inşaat sektöründe çok ciddi bir problem var. Açıklanan nisan ayına ilişkin sanayi üretim endeksi verilerine göre, bir tane sektör bile pozitif değil. Özellikle yüksek teknoloji içeriği olan ürünlerde daralma daha yüksek. İçinde bulunduğumuz durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor” ifadelerinde bulundu. 2024 yılında 5 aylık dönemde konkordato başvuru sayısının geçtiğimiz yılın toplamına yaklaştığına dikkat çeken Çetinkaya, geçtiğimiz yıl toplam bin 516 firmanın konkordato, iflas, geçici ve kesin mühlet gibi süreçleri başlattığını vurguladı.
“Krediye bağımlılık yüksek”
Dünya genelinde talep daralması yaşandığını kaydeden Dr. Çetinkaya, nüfusun yaşlandıkça harcamalarını da azaltıldığını aktardı. Türk sanayisinin ithal girdi bağımlılığının yüksek olduğunu söyleyen Çetinkaya, “Özellikle kağıt ve kağıt ürünleri, kimyasal ürünler, kauçuk ve plastik, makine ve ekipmanlar, otomotiv gibi alanlarda bağımlılık üst düzeyde. Ne yazık ki ülkemizin ihracatı, yaptığı ithalata bağlı” dedi. Dr. Çetinkaya, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüme uyum sağlamanın önemine dikkat çekerek, yetersiz beşeri sermaye ve yüksek maliyetlerin uyumu daha da zorlaştırdığının altını çizdi.
KOBİ’lerin küçük ölçekli ekonomi yapısında küresel rekabette ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu belirten Dr. Çetinkaya, “Krediye bağımlılık yüksek, sermayeye bağımlı erişim zor. Zombi şirketler var. Solunum cihazına bağlı çok sayıda şirket şu anda bekliyor. Sanayi yatırımı için mevcut mekan sıkıntısı var. Mekanlar pahalı ve altyapı yetersiz” dedi.