Cuma, Eylül 20, 2024

Değişim

Son 2.5 asır tarihinde tespit edildiği zamanın, sonrasında da etkileri devam edecek hadiselerin kalibrasyonu; öncesinden birbirini tamamlayan bir sistemin takibeden zincirinin halkaları olduğudur. Ortaçağ feodal Avrupası, toplumsal yapısının idari mekanizmalarına sinmiş hükümranlık dönemleri sonucu ortaya çıkan manzaraların artık bazı sınıflarca reddidir.

Britanya’da ‘magna carta’ ile başlayan erken tavır alışın kıta Avrupa’sına dair refleksleri uyandırması için Fransız İhtilali beklendi. Yakın çağ’ın devletler arasında sosyal, siyasi, diplomatik münasebetlerine Avrupa üzerinden alıcı gözle bakıldığında, güven, istikrar, samimiyet ve sürdürülebilirlik unsurlarının tümüyle kâğıt üzerinde kaldığı bir dönem ortaya çıkar.

Üstüne üstlük Birleşik Kırallık’ın kültürel hegemonyasında ‘hür ve iyi’ ile ‘akıl ve beceri’ üzerine oturan medeniyetin tarifi: akıllı ve becerikli olan Batı; aptal ve beceriksiz, dolayısı ile ‘gayri medeni’ hatta o dönemler sömürgeciliği meşrulaştırmaya matuf yaygın olarak telaffuz edilen terimlerden vazife-i temdin(medenileştirme görevi) Doğu, ayrıştırmanın merkezi idi.

ABD hegemonyasında ise ayrım, ‘medeniyet’ unsuru üzerinden katı değil ‘hür ve iyi’ nin yanısıra ‘fırsatçı zeka ve beceri- know how’ yorumuna çevrildi. Irk, ideoloji bazında bir temel. Bu temel, “Amerikan Rüya’sı” eşliğinde bütün bir 20.asır boyunca dünya nüfusu için “tüketim” cazibesi babında ilham kaynağı oldu.

Geçende modern addedilen hayat tarzının sürdürülebilirliğinde birey’in tercihlerinin yönlendirilmesiyle yoğalan ve çeşitlenen bir vakıa olması eşliğinde ‘gelecek- güvenlik- geçim’ risklerinin yaşamın parçası haline geldiği gerçeğine değindik.

Tüketim Entelijansiya’sı, yaşamı; yerine göre cebri (istikrarsızlaştırma), usüllerde ve varolan memnuniyetsizlikleri kaşıyarak, fikri (kültürel) bazlı sosyal çözülmelerin iklimi yaratılmış tipolojik  düzenlemeler peşindedir.

Dikkat edildiğinde kum saati tüketim dünyasını “bütçe” kavramı konusunda bütün öğeleri ile  ‘tasarruf’tan ‘borçlanmaya’ adeta zorladığı ve çağdaş yaşam standardı olarak dayatılanı göstermektedir.

Tüketim şemsiyesi’ne giren üretim, kurumsal alanda asli maliyet unsurları olarak; üretimin girdilerinin mahiyeti açısından ise ekseri tüketim niteliği taşır. 

Dünya gelir ve servet dengesizliğinin gün geçtikçe arttığının ışığında üretim-üretici ikilisinin değer kaybı alenidir ve finans ortak paydasında ‘borçlanma’-‘kredibilite’ destekli ‘tüketim’ vizyonuna teslim oluşu niteliğindedir. 

Sorulması gereken soru; Dünya siyasalında küresel ya da bölgesel ekonomik büyüme veya kalkınma gereklerinin ‘kitlelere’ sağladığı iddia edilen ‘fayda’ dan öte’ye, ‘tüketim’ ve ötesinde ‘finans’ ın yararına olduğudur; öyledir de..
Zira yürürlükteki sistemin iktisadi rasyo’su; “kıt kaynakların etkin kullanımı” ilkesi ile bünyenin kifayetsizliğini ve gayriadil neticelerini tescil eden bir layiha’dır..

Ulus Devlet’ler; güç hiyerarşisinin perdelendiği, farklı anayasalar düzleminde, kamu iktisadındaki kaynak ve dağıtım’ın ortak teamüllerine rağmen ideolojik ve inanç mesnetli tefrikaların ve de piyasa ekonomisinin küresel boyundurukta çerçevelediği marjinal- tekelci yaklaşımların ayırıcı, çözücü siyasi araçları haline gelmişlerdir.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar