Perşembe, Eylül 19, 2024

Elektrikli Araçlar -I

Eğer çokla azı vurabilirsen, rekabet ettiklerinin sayısını azaltmış olursun

Sevgili okurlarım,


Gazetemde yazmış olduğum konuların bazılarında, kesinlikle hakaret içermemesine rağmen siyasi ve güncel nitelikte olanların oto sansür kavramına takıldığını gördükten sonra oldukça üzüldüm. İşte bu, oto sansürün temelinde ise, siyasal iktidarın eylemleri, davranış psikolojileri, söylemleri ile kitlesel itibarsızlaştırma ile yargısız infazlarının olması, olayın daha da trajik bir boyutunu gündeme getirmektedir. Mühendis kökenli bir kişi olduğum için, yönetimsel, idari ve siyasi deneyimlerimi hiçbir yorum katmadan objektif bakışla yeni genç nesillere iletmek amacıyla yazılarımı kaleme alıyorum. Amacım, geçmiş önemli siyasi, yönetimsel ve hukuki olayların hurafeler ve yanlış bilinip doğru sanılan, söylemler yoluyla değil salt gerçekler kapsamında yeni nesillere intikal etmesini, bir ölçüde elimden geldiği kadar, sağlamaktır.

Gerek konferanslarımda, gerekse sohbet toplantılarım ile özel temaslarımda, gördüğüm kadarıyla bugün 25 ile 30 yaş grubunda olan bireylerin, tanıdıkları tek siyasi figürün RECEP TAYYİP ERDOĞAN olduğu, siyasi parti olarak ise, onun lideri olduğu AKP öne çıkmaktadır. Benimle muhatap olan öğrenci grupları veya muhalif bireyler ile diğer insanların bana yönelttikleri sorulardan da ADALET, HUKUK, DEMOKRASİ, ÖZGÜRLÜKLER ve İNSAN HAKLARI kavramlarını detayları ile bilmedikleri, bunları sadece dinlemeleri ile algıladıkları ortaya çıkmaktadır. Toplumumuzda büyük bir ekseriyetle okuma alışkanlığı maalesef yoktur. Eğitim yuvalarında bu alışkanlıkların verilmemesi ise çok daha üzerinde durulması gereken konuların başında gelmektedir. İktidar partisinin kendi ideolojisinin siyasal İslam yaklaşımında İRAN benzeri bir İSLAM DEVLETİ kurmak olduğu 22 yıldır yaptıklarından anlaşılmaktadır. Oysa bu yöneticilerin hiçbirinin bu devletlerde yaşamadığı da benim tarafımdan çok iyi bilinmektedir. Tabii ABDULLAH GÜL bunlar içinde bir istisnadır. Kendisi Suudi Arabistan’da ARAP KALKINMA BANKASINDA yönetim kurulu üyeliği yaptığı dönemde, RİYAD’DA onu harmaniler içinde ayağında terlikle birçok defa görmüştüm. Onun da bu durumdan maddi getirisi hariç memnun olmadığını da çevredeki dostlarımdan ve eniştemden duymuştum.

Bugünkü yazımda, biraz hem nostalji yaparak, hem de güncel konu kapsamında, hemen herkesin üzerinde durduğu elektrikli araçlarla ilgili bazı önemli hususlara değinmek istedim. Hiç değilse böylece oto sansürü aşmış olacağımı değerlendiriyorum.

Birkaç yıldır, doğalgaz ve fosil yakıt fiyatlarının, rekor seviyelere ulaşması, tüketicilerin elektrikli araçlara ( EV ) olan ilgisinin artmasına temel neden olmuştur. Halkın göstermiş olduğu bu ilgi nedeniyle, elektrikli araçlara olan talebin ve buna bağlı olarak, satışların da üretici firmalar nezdinde artmasına neden olduğu da gözden uzak tutulmamalıdır. 2022 yılının ilk yarısında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) elektrikli araçların satışları % 60 ile % 70 arasında bir kapasite artışını gerçekleştirerek rekor seviyeye ulaştığı eldeki mevcut verilerden, gözlenmektedir. Gündeme gelen bu oransal artışların aşağı yukarı Avrupa genelinde de aynı seviyelerde olduğunu söylemek mümkündür. Bu satış kapasitesi, artış oranı biraz daha yavaşlayarak 2023 yılında da aktüalitesini sürdürmüştür. Tüm bunların yanı sıra, elektrikli araçların maliyeti, 2022 yılının başlarında, UKRAYNA SAVAŞI nedenine bağlı olarak, biraz yükselmesinin yanı sıra, yeniden düşme trendine girmiş bulunmaktadır. Piyasaya bakıldığında, giderek daha fazla sayıda otomobil üreticisinin, elektrikli araç imalatını arttırdığı belirlenmektedir. Bu olgunun yerleşmesinde, en önemli etmenlerden birisini, ABD hükümetinin, kısa süre önce elektrikli araçların tercih edilmesini teşvik eder mahiyette, sübvansiyonları içeren 400 milyar dolarlık bir iklim yasa tasarısını onaylamış olması teşkil etmektedir.

Bir diğer taraftan ise, Amerikan borsasında, elektrikli araç hisse senetlerinin hiç olmadığı kadar ucuzlamış olması da yatırımcılara ciddi kazanç imkânları kapısını aralamaktadır. Borsa ile ilgili olarak bu çerçevede, yapılan, teknik mali tahlil ve analizler çerçevesinde, önümüzdeki yıl birkaç elektrikli araç hissesinin değerinin 10 kattan fazla artması bile mümkün olduğu, değerlendirilmektedir.

Öncelikle başlangıç aşamasında bilgilerimizin tazelenmesi açısından, elektrik nasıl çalışır buna da değinmek istiyorum. Kısacası, kömürle çalışan bir elektrik santrali veya bir güneş enerjisi santrali (GES) gibi bir güç kaynağında proses kapsamında, güç üretilir ve ardından buradan, elektron akışı ( elektrik enerjisi taşıyan küçük yüklü parçacıklar ) sağlanarak, teller aracılığıyla diğer kullanım alanlarına iletilmektedir. Elektrik kabloları üzerinden gerçekleştirilen bu elektron akışına “ AKIM “ olarak ifade edildiği, herkes tarafından kullanılan bir tanımlamadır. Bu akım iki şekilde olabilir: alternatif akım ( AC ) veya doğru akım ( DC ). Doğru akım, iletilen tel boyunca doğrudan SABİT bir elektron akışını ifade etmektedir ki, ağır güç dağıtımına neden olması yanı sıra, aynı zamanda şebekede önemli miktarda boşaltmaya sebep olarak gösterilmektedir. Alternatif akım ise, daha düşük güç dağıtımıyla ve şebekede çok daha yönetilebilir bir yük ile sonuçlanan SALINIMLI bir elektron akışıdır. Şebekenin yükü, kısıtlı ve her zaman böyle olduğu için, geçmişten itibaren gelen uygulamalar çerçevesinde, şebekenin alternatif akım üzerine inşa edilmesi gündeme gelmiştir.

Unutulmaması gerekir ki, günümüzün pilleri, gücü yalnızca doğru akım olarak depolayabilmektedir. Çünkü alternatif akımın, salınımlı bir akım olması, herhangi bir enerjiyi depolama yeteneğini fiziksel olarak engellemektedir. Bu nedenle, dizüstü bilgisayarlar gibi çoğu tüketici elektronik cihazları, ortasında büyük kutular bulunan güç kablolarıyla birlikte kullanıcılara sunulmaktadır. İşte bu büyük kutular, şebekeden gelen alternatif akım gücünü dizüstü bilgisayarında depolanabilecek doğru akım gücüne dönüştüren AC / DC dönüştürücülerdir. Elektrik ile ilgili kısaca bu kadar bahsettikten sonra, ana konumuzu teşkil eden ELEKTRİKLİ ARAÇLAR ile bağlantılı temel unsurlara değinmek istiyorum.

Elektrikli araçlarla ilgili olarak, makine mühendisi kökenli ve uluslararası proje bazında, ciddi deneyimlerim olması nedeniyle bunu bilen öğrencilerimin bana sıklıkla sordukları soruların tamamına burada toptan bir cevap vermek istedim.

1 KW ile elektrikli otomobil kaç KM gider? Ekonomi bu kaotik duruma iktidar tarafından sürüklendiği için günümüzde, bana ilk yöneltilen soruların başında maliyet unsurlarının yer alması kimseyi şaşırtmamalıdır.

Elektrikli araçların gidebileceği menzil belirlenmesinde, 1 KW ile ne kadar KM gideceğinin hesaplanmasında unutmamak gerekir ki, batarya verimliliği ve otomobilin enerji tüketimiyle yakından ilgili olduğunu dikkate almak gereklidir. Ortalama, global bir yaklaşım ile elektrikli bir otomobilin 5 KM ile 8 KM yol katedebilmesi için 1 KW enerjiye ihtiyacı olduğu teorik olarak değerlendirilmektedir. Bu hususta yapmış olduğum çeşitli üretici gruplarındaki araştırmada, 500 KM menzilli elektrikli otomobillerin bataryaları firmalara göre değişiklik arz etmesine rağmen ortalama olarak, 85 KWH harcaması söz konusudur. Ancak yine de dikkate almak gereklidir ki, uzun yolda, otomobilin hızına, hava sıcaklığına, klima çalıştırılmasına bağlı olarak, aracın menzilinin asgari % 35 ile % 40 seviyesinde azalması gündeme gelebilecektir. Başka bir anlatımla 500 KM menzili olan bir otomobilin bu parametrelerin devreye girmesiyle, menzili 300 KM seviyesine inebilecektir. Netice itibariyle 500 KM menzile sahip olduğu ifade edilen bir elektrikli otomobilin uzun yolda en az bir defa şarj edilmesi gerekli olacaktır. Şarj sistemlerinin durumu dikkate alındığında her bir şarj süresinin en az 30 dakika en çok 70 dakika olabileceği de gözden uzak tutulmamalıdır. Günümüzde ABD eyaletlerinde 30 dakikalık bir araç şarjı için 2 USD ücret alınmaktadır.

Günümüzde birçok önemli kuruluş elektrikli araçlar hakkındaki gelişmelere değinmektedir. Forbes, “elektrikli araç pazarı dönüm noktasına geldi“ iddiasında bulunarak başı çekmektedir. Bir diğer taraftan yine önemli bir kurum olan, Bloomberg ise “dünyadaki her altı yeni arabadan biri 2025 yılına kadar elektrikli olacak“ yaklaşımını gündeme getirmiş bulunmaktadır. Sadece birkaç yıl önce, elektrikli bir araca pek dikkatli olarak bakıldığında, deneme amaçlı olarak, şehrin, bir ucundan, diğerine gitmek mümkündü. Elektrikli araçlarla ( EV ) bu yolculuğu deneme olarak yapan kullanıcılar, kullanım çerçevesinde, maliyet unsurlarını da dikkate alarak tercihlerini bu yönde kullanmaya başlamışlardı. Bugün Amerika yollarında 1,4 milyon elektrikli araç olduğu eldeki verilerden izlenmektedir. Bu sayının 2030 yılına kadar 18,7 milyona çıkması ise bir tesadüf olmayacaktır.

Elektrikli araç alımı, gündeme geldiğinde bunun en önemli bileşeninin şarj istasyonları olduğu unutulmamalıdır. Ülke genelinde, şarj istasyonlarının tesis edilmesi ise, çok daha planlanması gerekli olan teknik unsurların başında gelmektedir. Ülkemizde 22 yıldır iktidarda olan AKP ne yazık ki plan denilen uygulamadan hiçbir şey anlamamaktadırlar. Onların tek bildiği RANT düzenini devam ettirecek olan, beton yatırım projelerinin devam etmesidir. Böylece sabit yatırıma yapılan ölü harcamalardan, onlar hem siyaseti finanse etmekte hem de bu arada yandaşların ceplerini doldurmaktadırlar. Ülkedeki insanların akıllarıyla alay edip, suni gündemler yaratarak sadece iktidarlarını devam ettirmeyi amaçlamaktadırlar.

İşte, ülke insanlarının yeter eğitimi olmaması ve hemen her şeyi el yordamı ile kulaktan öğrenmeleri neticesinde sömürülmekten kurtulamamaktadırlar. İktidar fakir halktan aldığını zengin kesime dağıtmakta, vergi adaleti gibi hususları kasti olarak değerlendirmemektedir. Oysa gelişmiş ülkelerde durum çok daha farklı bir kulvarda gitmektedir. ABD genelindeki uygulamalar bakıldığında onlara özenmemek elde değildir. Bu ülkede Şarj istasyonlarının sayısının yılda % 39,8 oranında artacak şekilde bir projelendirme yapılarak çalışmalara başlanmıştır. Başkan BIDEN’IN iki partili altyapı yasası, ülke çapında 500.000 elektrikli araç şarj cihazından oluşan bir ağ oluşturmak için toplam 7,5 milyar dolar bir fon hazırlanmış ver yürürlüğe konmuştur. Bu yasa, eyalet ve yerel yönetimler ile özel sektörü de kapsayacak şekilde, 2030 yılına kadar 500.000 elektrikli araç şarj cihazı kurmaları için HİBE vermeyi önermektedir. Bu planlar, ulusal şarj ağına ihtiyaç duyulan desteği de sağlayabileceği açıktır. İşte gelişmiş devlet politikaları bu şekilde ortaya çıkmaktadır.


Devamı bir sonraki yazıda…

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar