Geçen haftanın yazısında bir karışıklık oldu. Hepinizden özür diliyoruz. Gazetede okuduğunuz yazıda, 10 Kasım zamanlamasını yanlış yapmışız. Saadet Saral ve Dr Kemal Hüseyinoğlu bizi uyardı. Sağolsunlar. İki gün önce Atatürk’ün ölüm yıldönümünde, çeşitli etkinliklerle hem kendisini andık, hem de bu ülkede kültürün, cumhuriyetin, bağımsızlığın, din işlerinin devlet işlerinden ayrılmasının, kadın haklarının, insan olmanın ve daha onlarca davanın Atatürk adında saklı olduğunu bir kez daha anımsadık. 10 Kasım haftasında gülleri yazmak ne güzel bir duygu. Hoş nerede kalmıştık?
Önce sondan başlayalım isterseniz? Kesme çiçek olarak vazoya koyduğunuz bir gül “çay hibriti” ise, sağlam boyunlu, düz ve kalın saplı ise, vazoda ortalama 5 ile 7 gün arasında rahatlıkla dayanabilir. Bu süreyi uzatmak için, gülleri vazoya koyacağınız mekana getirdiğinizde hızlıca saplarını hemen 1 cm. kadar verev keserek kısaltınız.
Kesim işlemini çok keskin bir bıçakla yapmak en akıllıcası. Bahçe makası ile keserseniz, makasınız ne kadar keskin olursa olsun bir parça gülün dalını sıkıştıracağı için vazodaki suyun dal borucuklarının içindeki dolaşımını güçleştirecektir. Arkasından merkezi ısıtmadan uzakça bir yerde, odanın sıcaklığındaki suyun içine koymamız gerekir.
Su soğudukça bitkinin borucuklarına geçişi de zorlaşıyor. Kimine göre, suyun içine 2 çorba kaşığı toz şeker ya da 2 çorba kaşığı limonlu gazoz koymak, kesme güllerin canlılıklarını sürdürmeleri için gerekli oluyor. Kimine göre ise, bir kaç damla çamaşır suyu en etkilisi olacaktır. Anneannemizin gizli reçetesi olan bir çorba kaşığı şeker, 2 çorba kaşığı limon suyu ve 1 tatlı kaşığı çamaşır suyu karışımı en etkili gül dinçleştirme ilacı diye düşünüyoruz.
Kesme çiçeklerin suyunu her gün değiştirmek, en dıştaki taç yapraklarını koparmak yine önerilen yöntemlerden. Dış çanak yaprakları koparmak solmayı her ne kadar etkilemese de, güllerin güzel görünmesini sağlıyor. Uzun saplı olan güller, kısa saplı olanlardan daha uzun ömürlü oluyorlar. Uzun saplı güllerinizi uzun vazolara koymayı deneyin, bunu yaparken de suyun içinde kalacak tüm yaprakları keserek atın.
Anlayacağınız güllerin uzun süre güzel kalmaları için bakterilerin üremesini geciktirmek, suyun bitkinin içinde rahat dolaşımını sağlamak ve bitkiyi besinsiz bırakmamak gerekiyor. Yazdıklarımızla kesme gülleri rahatça 2 hafta evinizde, işyerinizde yaşatabilirsiniz. Bir de şunu unutmayalım, gülün cinsi de yaşamının uzunluğunu etkilebiliyor. Floribunda cinsi ya da bir sarmaşık gülü vazoya koyduğunuzda taç yapraklarının hemen 3 ya da 4 gün içinde döküleceğinden emin olabilirsiniz.
Geçen hafta çiçekçileri dolaşırken gözümüze çok güzel minyatür güller ilişti. Yalnız unutmayalım, ne kadar iyi bakarsanız bakın minyatür güllerin yaşam sürelerinin 3 seneyi geçmeleri pek olanaklı gözükmüyor. Söz buradan açılmışken ekleyelim, köklenmiş çelikten elde edilen güller, aşılanmış olanlardan daha uzun yaşarlar.
Aşılı güller 5 ile 15 yıl arasında yaşarken, kendi köklenmiş güller ortalama 35 hatta 50 yaşına kadar yaşayabilirler. O zaman gülleri neden aşılıyoruz? Daha önce yazdığımız gibi, gülü aşıladığınızda 18 ay sonra güzel çiçekli bir fidan elde edebilirsiniz. Oysa, kendi kökü ile yaşayan bir gül 36 yani 3 seneden önce çiçek açmaz. Dolayısı ile aşılama ticari açıdan daha ilgi çekici bir yöntemdir.
Aşılı bitkiler soğuğa dayanıksızdırlar. Aşı yerinde oluşan iyileşme dokusu çevresinde biriken su, don olması durumunda genleşme ile buradaki dokuların aralanmasına neden olabilir.
Bu durumda aşının bozulmasına ya da gülün mozaik virüsü ile enfekte olması sonucunu doğurabiliyor. Mozaik virüsü alacalı yapraklara neden olacağından, fidanların ticari değerlerini azaltabilir. Soğuk nedeniyle aşının bozulması durumunda, aşının yapıldığı anacın idareyi ele alacağından şüphe etmeyin. Anacın canlılık kazanması ile alttan bol yeşillikli, az çiçekli bitkiniz olacaktır. Donma noktasının 6 derece altındaki hava sıcaklıkları, aşılı güller açısından tehlikeli olmaktadır.
Burada başka bir tartışma daha açabiliriz tohumdan elde ettiğimiz bitkiler aşılılardan ve çelikle elde ettiklerimizden daha mı uzun yaşarlar? Herhalde bununla ilgili derin bir araştırma yapmak gerekecek. Şunu söylemekle yetinelim: Almanya’da 300 senelik bir “it gülü”nün (Rosa canina) varlığı en azından kadim güllerin dayanıklılığı açısından bizi daha cesaretlendiriyor.
Gülün bir de adı var: “Rosenstock’un Bin Yıllık Gülü”. Bu gülün fotoğrafını bulamadık ama internet gazetemizde önce minyatür güllerinin ve Rosa canina’nın yakın akrabası bir itburnu gülünün (Rosa sempervirens) fotoğraflarını çektik. İtburnu gülü itgülünden sarmaşık olması ve 5 hatta 6 metreye kadar uzamasıyla ayrılıyor.
Kağıda basılı gazetemizde ise, köşemize Kanada’dan destek veren Serpil Üçok göz alabildiğine uzanan lariks ormanlarını bizimle paylaştı. Lariks iğne yapraklı ağaçların sonbaharda tek yapraklarını döken üyesidir. Japonya’dan bize fotoğraflar ileten Nil Daver ise, Tokyo yakınlarında bir bahçeden Japon budama sanatı “nivaki” örnekleri yollamış.
Keyifli Bahçeler…