Cuma, Ocak 31, 2025

Siyaset ve Ekonomide Kriz…

Kazananlar için kriz olmaz. Kazandığını düşünen de krizde olmadığını düşünür. Siyaset için de ekonomi için de durum böyle. Emeklilerin durumu zor, emekli maaşı onların geçinmesine yetmiyor, asgari ücret de çok düşük dediğimiz zaman kriz var mı, yok mu? Maliye ve Hazine bakanı için her şey yolunda. Ancak emeklilerin bir kısmı tepkili. Asgari ücret konusunda ise bazı sektör temsilcileri asgari ücretin yüksekliğinden şikayetçi.

Bu durumda neler yapılabilir?

Önce somut bir olay aktarayım: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclis Başkanı diyor ki; 2024’ün son ayları da hesap edildiğinde, sektördeki istihdam kaybı 300 bine ulaştı. 2022 sonunda 1 milyon 250 bin kişinin çalıştığı sektörde, bu sayı 950 bine kadar düştü. Kabaca toplam istihdamımızın yüzde 25’ini kaybettik. 2025 yılında da bu olumsuz tablo devam edecek ve ihracat yüzde 5 küçülecek, sonuçta sektörde işten çıkarmalar devam edecektir.

Yapılan tespit şöyle; asgari ücretin işverene maliyet 1000 dolar. Rakip ülkelerde bu rakam aylık 100 ila 300 dolar arasında. Bu nedenle Türk tekstilcileri fabrikalarını maliyetlerin Türkiye’ye göre dörtte bir düzeyinde olduğu Mısır’a kaydırıyor. Hazır giyim sektörünün son bir yıl içindeki Türkiye dışı yatırımı, Türkiye içi yatırımının üç katı oldu. Mısır-Türk İş Konseyi verilerine göre, Türk tekstil şirketlerinin Mısır’da açtığı fabrika sayısı 200’e ulaşmış durumda.

Ekonomide giderek etkisi azalacak sektörler içinde veya katma değeri düşük sektörler arasında tekstil sektörü olduğu hükümet görüşü ise, yapılacak bir şey yok. Yüzbinlerce kişi işsiz kalıyor, onlar hangi sektörlere yönlendirilebilir? Bu kişiler yazılım sektöründe çalışamaz. Bu kişiler genelde el becerisi olan insanlar. O zaman göçmen politikasını düzenleyip, bu kişilerin kaçak çalışmasını önleyip işsizlere iş olanağı yolu açılmalıdır diye düşünürüm.

Bir başka “sorun” alanı da köklü fabrikaların işleyemez hale gelmesi. 1973 Yılında Samsun’da kurulan Pakun büyüdü. Çorlu, Bafra ve İzmir’de un üretme tesisleri kurdu, 4 kıtada 50’den fazla ülkeye ihracat yaptı. Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasında yer aldı. Pakun 2024 yılı Ekim ayında halka arz için SPK’ya başvuru yaptı. Aradan üç ay geçti. Pakun konkordato talebinde bulundu.

Aklımda iki soru var: Bu firma neden bu duruma düştü her şey yolunda giderken neden birdenbire çöktü? İkinci soru daha önemli, mali güçlük içindeyse firma halka arz için neden başvuruyor? Halkın parasını da mı batıracaklar ya da “hortumlayacaklar”?

Pakun olayının dışında, bazı köklü firmaların el değiştirmesi, konkordato ilan etmeleri veya kapanmaları birkaç yıldır sürüyor.

Asgari ücret ve göçmenler konusuna dönersek; Göçmenlerle ilgili olarak ne kadarı Avrupa Birliği parasal desteği ile tutuluyor ne kadarı başka amaçlar için ülkemizde, onu tam bilemiyoruz. Ancak Anadolu’da yatırım yapmak isteyen bazı yatırımcılar da işçi, yani yerli işçi bulamıyoruz, başvuru alamıyoruz diyorlar.

Bu ikilemden çıkmanın çözümü bulunmalı…

Çözüm üretimde diyeceğiz ama tarım sektöründe çözüm yerli üreticimize destek yerine ithalatta aranıyor. İmalat sektöründe de destek zayıf. Bu nedenle imalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı Ocak ayında bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak yüzde 74,8 düzeyinde gerçekleşti. Özetle imalat ve tarım sektöründe verim azalıyor.

Ekonomide kriz yok diyenlere soralım: Kriz yoksa da sorun da mı yok?
İktidar için sorunlar kolayca halloluyor. Yandaşlar korunuyor, muhaliflerin sesi kısılıyor.
Muhalefet elinden geldiğince konuşuyor, o kadar!

Türkiye’yi bir yana bırakırsak, Ortadoğu’da da kriz yok. Suriye’de “özel” yapılanma var, kanımca bu yapılanma bizimkilerin anlattığının çok ötesinde bir yapılanma. Yakında belli olur.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar