Salı, Şubat 25, 2025

Nereden, Nasıl, Nereye -2


Açıkçası Biden döneminde Birleşik Devletler ile Birleşik Kırallığın başı çektiği Avrupa Birliğinin de peşi sıra sürüklendiği Ukrayna siyasetleri bırakın anlaşmayı, savaşı destekler mahiyette yürütüldü. Rusya her fırsatta özellikle 2014’den sonra Ukrayna’da meydana gelen gelişmeleri ülkenin dışarıdan ve içeriden baskı altına alındığı ve siyaset alanında manipüle edildiğini vurguluyordu.

Süreç içerisinde konu, uluslar arası gündemi, dünya kamuoyunu pek çok yönden meşgul eden, aynı zamanda giderek büyüyen en önemli manşet oldu,
Bu tarihten günümüze üç yıl geçti ve süre içinde Ukrayna’nın düştüğü, düşürüldüğü duruma bakar mısınız? Yüzbinlerce insanını kaybettiği, göç verdiği halde bugün yeni bir açmazla karşı karşıya.

Bir yanda ABD desteği olmadan savaştaki dengeyi yitirme, daha fazla toprak, can ve enerji kaybetme hatta ülkesinin tamamen işgal edilmesi riskiyle karşı karşıya, diğer yanda ABD desteğini alırsa, ülkenin kaynaklarını ve stratejik tesislerini ABD’ye kaptıracak. Trump, Ukrayna’nın en az 500 milyar dolarlık maden, doğalgaz rezervlerini ve stratejik tesislerinin ABD yasalarına göre kullanımını istiyor. Oysa ABD Kongresi tarafından kabul edilen beş Ukrayna paketinin toplam miktarı 175 milyar dolardı ve bunun 70 milyar doları ABD’de silah üretimi için harcanmıştı. Yani Trump’ın dediği 300 milyar dolar bile ucu açık.

Öte tarafıyla ABD Ukrayna savaşı nedeniyle AB’ne ciddi satışlar yaptı, Rusya ve Avrasya’ya karşı olağanüstü jeopolitik bir üstünlük ve inisiyatif yakaladı, küresel hakimiyeti için ihtiyaç duyduğu kaynaklar adına NATO ülkelerinin savunma harcamalarını önce 2’ye sonra 3’e tırmandırdı, Rusya’ya karşı da ahlaki bir üstünlük yakaladı. Bugünlerde AB çevrelerinde dile getirilen, Avrupa’nın, ABD’nin Ukrayna savaşını süresiz finanse etmesini istediği, buna karşılık savaşın ABD’ne yüzlerce milyar dolara mal olup hiç bir fayda sağlamadığı tezleri arasında müthiş bir çelişki var.

Trump, çatışmaları sona erdirecek ve ateşkes hattı boyunca ABD değil Avrupa Birlikleri konuşlandırarak sürdürülecek bir barış anlaşması öneriyor. Putin’in her ne pahasına olursa olsun durdurulması gereken bir sonraki Hitler olduğunu haykıran Almanya gibi ülkeler, artık barışı korumak için herhangi bir şey yapma fikrinden kaçınıyor. ABD’nin gözünden Avrupa; ‘beleşçilerin kıtası’ olarak etiketleniyor, Müdahil olan her kim; (Zelensky başta) her devlet, inandırıcılıklarını kaybediyor, kendi zaviyesinden ilkesizlikleriyle yüzleşiyor,

Ukrayna bir zamanlar nükleer silahlara sahipti. Hatta dünyanın en büyük nükleer güçlerinden biriydi. Üçüncüydü. Sonra Budapeşte Memorandumu’nu imzaladı. ABD, İngiltere ve Rusya’nın sağladığı jeopolitik, güvenlik garantileri kabul etti ve nükleer kabiliyetini, caydırıcılığını kendi eliyle yok etti. Aslında lafı eğip bükmeye gerek yok. Hem içten hem de dıştan manipüle edildi, kaldırıldı ve ülkenin nükleer kabiliyeti elinden alındı.
Ve bu sonuçlar ortaya çıktı.

Bugün Ukrayna’nın yaşadıkları, diğer ülkeler için de ibret verici dersleri barındırmaktadır.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar