Yusuf Öztürk, İzmir Limanı’nın özelleştirilmesiyle ilgili süreçte görüşmelerin sonlandırıldığını ancak yeni taliplilerin süreci devam ettirebileceğini belirtti
İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şubesi’nin şubat ayı olağan meclis toplantısında denizcilik sektörüne dair önemli değerlendirmeler yapıldı. DTO İzmir Şube Başkanı Yusuf Öztürk, İzmir Limanı’nın özelleştirilmesine olumlu baktıklarını belirterek limanın her geçen gün kan kaybettiğini vurguladı. Öztürk, yeni taliplilerin süreci devam ettirebileceğini belirtti.
Seferihisar’da deniz turizminde yaşanan arz fazlasına dikkat çeken Öztürk, sektörde düzenleme yapılması gerektiğini ifade etti. Öztürk, Ticaret Bakanlığı’nın 2025 yılı ocak ayı dış ticaret verilerini paylaşarak ihracatın geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 5,8 artarak 21 milyar dolara, ithalatın ise yüzde 19 artışla 28 milyar dolara ulaştığını açıkladı. Öztürk, “Toplam dış ticaret hacmi yüzde 8,3 artışla yaklaşık 50 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken, ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 73,2 olarak kaydedildi. Merkez Bankası’nın şubat ayı piyasa katılımcıları anketine göre, yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 28,3’e yükselirken, yıl sonu döviz kuru beklentisi 42,89 TL olarak belirlendi. Önümüzdeki süreçte, Türkiye’nin dış ticaret performansı ve ekonomik göstergelerindeki gelişmeler yakından takip edilecek” dedi.
“Devletin limanlar üzerindeki düzenleyici rolü kritik”
Devletin limanlar üzerindeki düzenleyici rolünün kritik olduğunu ve maliyetlerin iyi analiz edilmesi gerektiğini belirten Öztürk, İzmir Limanı’nın özelleştirilmesi konusuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Öztürk, “Türkiye genelinde deniz taşımacılığında 62 bin 594 sefer gerçekleşti. Toplam taşınan yük miktarının 531 milyon tona ulaştı. Özellikle Aliağa Limanı 2 milyon bandını aşarak büyüme kaydetti. Kocaeli Limanı 2 milyon 300 bin seviyesinde işlem yapıyor. Kurvaziyer turizminde ise Türkiye genelinde 1 milyon 889 bin yolcu taşındı. Kuşadası Limanı 821 bin yolcu ile lider konumda yer alıyor. Limanların özelleştirilmesi konusunda da Haydarpaşa Limanı’nın gerilediği, İzmit Limanı’nın ise kapasitesini kaybetmeye başladığını görüyoruz. İzmir Limanı’nın özelleştirilmesiyle ilgili görüşmeler sonlandırıldı ancak yeni talipliler süreci devam ettirebilir. Devlete ait yalnızca iki liman kaldı (İzmir ve Haydarpaşa) ve İzmir Limanı her geçen gün kan kaybediyor. 900 bin TEU kapasitesine sahip limanda şu an yalnızca 261 bin TEU işlem gerçekleştirilmekte. Devlet limanlarının tarife belirlemede önemli bir kriter olduğu ve bu durumun ithalat-ihracat yapan firmalar için büyük önem taşıyor” diye ifade etti.
“Arz ve talep dengesinin göz ardı edilmemesi gerek”
Öztürk, sektörün sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için arz ve talep dengesinin iyi bir şekilde kurulması gerektiği vurgulayarak “Seferihisar’da gerçekten ciddi bir talep var ancak bu talep bazen gereksiz duyurularla körükleniyor. Deniz turizmi sektöründe gerçek anlamda bu işi yapmayan ancak yatırım yapmak isteyen girişimciler için cazip bir alan haline gelmiş. Sektöre giriş sadece tekne alarak olmamalı. Biraz daha profesyonellik ve deneyim gerektirmeli. Sektördeki teknelerin çoğu oldukça eski. Birçok tekne, eski olmalarının yanı sıra sigorta bile yaptıramıyor. Bu kadar çok tekne olmasına rağmen turist sayısı o kadar fazla değil. Bu durum ciddi bir rekabet oluşturuyor ve fiyatlar çok düşmüş durumda. Tekne sahipleri, mevzuattan kaynaklanan birçok yükümlülükle karşı karşıya. Pilot bölge olarak Seferihisar’ı, Çeşme’yi düşündük. Bu tür yapılanmaların olması gerektiğini düşünüyoruz. Bir sektörde gelişim sağlanabilmesi için arz ve talep dengesinin göz ardı edilmemesi gerekir. Yalnızca ticaretin değil, kaliteli hizmetin ve iyi turizmin de ön planda olması gerektiğine inanıyoruz. Çevreyi koruma konusunda da ciddi bir sorumluluğumuz var. Ege bölgesi, özellikle barınma kapasitesinin yetersiz olduğu bölgelerle karşı karşıya. Bu, büyük bir sorun. Çoğu yerin turizm işletme belgesi ya da barınma belgeleri belediyeler tarafından kontrol edilse de bazı bölgelerde güvenlik ve altyapı sorunları mevcut. Bu bölgelerdeki Türk balıkçılarının bu zorlukları aşabilmesi için çözümler geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bir diğer konu da balina turizmi ile ilgiliydi. Karadeniz bölgesi bu konuda fayda sağlarken, Akdeniz’de aynı faydayı görmek mümkün olmuyor. Bu, Türkiye’nin genel bir sorunu” diye açıkladı.