İZKA Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, İzmir’in merkezinin büyüme eşiklerine dayandığını söyleyerek, alt merkezler kurulması gerektiğini belirtti
İzmir Ticaret Borsası (İTB) mart ayı olağan meclis toplantısına katılan İzmir Kalkınma Ajansı (İZKA) Genel Sekreteri Dr. Mehmet Yavuz, 2024-2028 İzmir Bölge Planına ilişkin sunum gerçekleştirdi. Yavuz, sunumda İzmir’in hane sayısının nüfusuna göre daha hızlı artacağını kaydederek, 2050’de hane sayısının 2 buçuk milyon olacağını ve İzmir’in merkezinin büyüme eşiklerine dayandığını ve alt merkezler kurulması gerektiğini söyledi.
İzmir Bölge Planı, ile ilgili bilgi veren Yavuz, “Bölgesel gelişme ulusal stratejisinde İstanbul küresel bir il olarak konumlandırılırken; İzmir, Ankara ve Antalya ile beraber küresel il olarak konumlandırılmış. Plan, İstanbul’da yoğunlaşmış faaliyetlerin üç il tarafından paylaşılmasına ilişkin bir stratejiye dayanıyor. Bölgesel gelişim ulusal stratejisi İzmir için mekânsal bir amaç ortaya koyarken; diğer taraftan Çevre Şehircilik Bakanlığı, Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyelerinin hazırladığı planlar var. Hazırladığımız bölge planı, ulusal ölçekli planlama ile bölge düzeyindeki mekansal planlar arasında bir köprü vazifesi görevi görüyor. Plan, bir bakıma da bölgesel ölçekte İzmir için belirlenmiş olan potansiyel, küresel il hedefinin nasıl hayata geçirilmesi ile ilgili hem politika hem de mekansal çerçeve sunuyor” diye konuştu.

“Kentin merkezi, büyümenin eşiklerine dayandı”
Kentin merkezinin büyüme eşiklerine dayandığını söyleyen Yavuz, “Aliağa merkezli kuzey aksında yeni bir alt bölge merkezinin oluşmasını, güneyde Torbalı merkezli olmak üzere bir alt merkez oluşmasını ve Kemalpaşa merkez olmak üzere burada bir alt bölge merkezi oluşması gerektiğini düşünüyoruz. Alt merkezden kastımız; kent merkezi ile mobilizasyonun minimize edildiği bir alt merkez. Bu alt merkezleri yapmadığımızda merkez daha çok sıkışacak” dedi.
Ajansın yaptıkları çalışmaların sonuçlarını paylaşan Yavuz, “Bölgede plan çalışmasına başlarken ilk önce 2050’ye kadar uzanan nüfus projeksiyonu yaptık. Elimizde iki senaryomuz var. Birinci senaryoda İzmir’in hiç göç almadığını varsaydığımızda şehrin nüfusu azalıyor. 2050’de nüfus 4,3 milyona kadar düşüyor. 2030 yılında İzmir ilinde ölümler doğumları geçiyor ve nüfus azalmaya başlıyor. Ama gerçek hayatta bunu söylememiz mümkün değil. Biz göç alan bir şehiriz. Bunu projekte ettiğimizde İzmir’in 2050 yılında 5,6 milyon-5,7 milyon gibi bir nüfusunun olacağını düşünüyoruz. Bu projeksiyonu yaptığımızda 2022 yılıydı. Şimdi 2025 yılındayız. Her yıl yaptığımız projeksiyonun TÜİK tarafından açıklanan rakamlarla uyumluluğunu test ediyoruz. Projeksiyon, neredeyse yüzde 99,5 oranında uyumlulukla ilerliyor” ifadelerini kullandı.
İzmir nüfusu yaşlanıyor
İzmir’de nüfusun artışından daha hızlı oranda hane sayısının artacağını söyleyen Yavuz, “Daha küçük aileler, tek başına yaşamlara eğilimler artacak ve şu an bizim 1 buçuk milyon olan hane sayımız 2050’ye geldiğimizde 2 buçuk milyona yükselecek. Bu durum yeni 1 milyon hanenin İzmir’e ekleneceği anlamına geliyor. Elimizdeki depreme dayanıklı olmayan konut stoğunu da dikkate aldığımızda İzmir ölçeğinde konutun planlanmasına ilişkin bir konunun da olduğunu ve bunun derinlemesine ele alınması gerektiğini söyleyebiliyoruz” diye konuştu.
Nüfus dinamiklerindeki değişimin de planlama açısından önemli olduğunu kaydeden Yavuz, “İzmir’in nüfusu yaşlanıyor. Şu an Türkiye’den daha yaşlı bir nüfusa sahibiz. Nüfusumuzun yaklaşık yüzde 12’si 65 yaş ve üstü. 2050’ye geldiğimizde bu oran yüzde 23 olacak. Neredeyse İzmir’de yaşayan her 4 kişiden birisi 65 yaş ve üstü olacak ki bu da yaşlılara yönelik hizmet alt yapısının geliştirilmesine yönelik planlamaların dikkate alınması gerektiğini bize söylüyor” dedi.
Yaptıkları ‘İzmir’de Yaşam ve İzmirlilik’ araştırması ile ilgili bilgi veren Yavuz, şunları söyledi: “Yaptığımız saha çalışmasında İzmir’de yaşayanların yüzde 82’si kendisini İzmirli olarak tanımlıyor. Bu kişilerin yüzde 75’i İzmir’de yaşadıkları için kendilerini İzmirli olarak tanımladıklarını söyledi. İzmir’in nüfusu 4 buçuk milyon olduğunu, bunların içinde İzmir’de doğan nüfusun 1,7 milyon olduğunu düşündüğümüzde şöyle bir gerçek ortaya çıkıyor; İzmir’e göç edenlerin İzmirlileştiğini görüyoruz. Bu durum İzmir’in ciddi anlamda sosyo-kültürel mukayese üstünlüğüne sahip olduğunu gösteriyor. İzmir’e gelen nereden gelirse gelsin ‘Ben İzmirliyim’ diyor.”
“Su fakiri bir kentiz”
İzmir Bölge Planı’nın vizyonu doğrultusunda üç politikaları olduğunu söyleyen Yavuz, “Biri mavi eksen, diğeri yeşil eksen, biri de toplum ekseni. Girişimcilik ve mekan politika eksenleri ise her üçünü kesecek şekilde yatayda konumlandırdık. Yeşil eksene baktığımızda su başta olmak üzere İzmir’in karşı karşıya kaldığı baskılar var. Biz su fakiri bir kentiz. Yakın zamanda kuraklık bekleyen bölgelerimiz var. Yeşil eksen altında bölgemizin sürdürülebilir kalkınması adına sanayi ve tarımsal faaliyetlerde yeşil üretime geçişin desteklenmesine yönelik politika önceliklerine yer verdik” diye konuştu.
Yavuz, mavi eksenin İzmir’in liman şehri ile alakalı olduğunu belirterek, “Yaptığımız iktisadi analizlerde limanın büyümesi ve limanın performansıyla İzmir ekonomisinin performansı arasında doğru yönlü bir ilişki var. İzmir limanlarının gelişmesi İzmir ekonomisinin büyümesi anlamına geliyor. İzmir’de liman ve lojistik altyapısının güçlendirilmesi gerekiyor. Limanlar arasında demiryolu başta olmak üzere bağlantı kanallarının kurulması, bu eksenimizin önceliklerini teşvik ediyor. Toplumun da değişiklere hazırlıklı olması gerekiyor. Toplumun değişikliklere uyum sağlayabilmesi için politika önceliklerine yer verdik” ifadelerini kullandı.