Türkiye İMSAD’ın gündem buluşmasında 2024 yılında inşaat sektörünün yüzde 1,4 büyüdüğü ifade edildi
Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği’nin (Türkiye İMSAD) 61. Gündem Buluşması, sektörün önde gelen isimlerini bir araya getirdi. Toplantıda ‘2025’te Ekonomi ve İnşaat Sektörünü Neler Bekliyor?’ başlığı altında ekonomi ve inşaat sektörünün 2025 yılında karşı karşıya kalabileceği fırsatlar ve tehditler Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel’in değerlendirmeleriyle mercek altına alındı. Gündem buluşmasının açılış konuşmasını yapan Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Küçükoğlu, 2024 yılında yüzde 1,4 büyüme kaydeden sektörün, bazı alt kategorilerde yüzde 20’ye varan dalgalanmalar yaşadığına dikkat çekerek 2025 için öngörülen yüzde 3,7’lik büyüme hedefinin dikkatle analiz edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Toplantının moderatörlüğünü üstlenen Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan ise Türkiye ekonomisinin 2024 yılında yüzde 3,2 oranında büyüme kaydettiğini, sanayi sektörünün ise yalnızca yüzde 0,5 oranın artış gösterdiğini belirtti.
“Sektör ülkemize rekabet gücü kazandırıyor”
Türkiye’nin inşaat malzemeleri sektörünün 2024 yılı itibarıyla geldiği noktayı, karşılaşılan zorlukları ve geleceğe yönelik hedeflerini değerlendiren Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Tayfur Küçükoğlu, “2024 yılı itibarıyla Türkiye, 262 milyar dolarlık ihracatın 29 milyar dolarını inşaat malzemeleri sanayisinden elde etti. Yüksek nakliye maliyetlerine rağmen bu rakam, sektörün dış pazarlardaki gücünü ve stratejik önemini gösteriyor. İnşaat malzemeleri sanayisi, 125 milyar dolarlık iç pazarla birlikte toplamda 154 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşarak ekonomiye sağladığı katkıyla büyüme potansiyelini ortaya koydu. Dışa bağımlılığı azaltan ve cari fazla sağlayan sektör, ülkemizin ekonomik bağımsızlığına katkı sunarak her geçen yıl daha da stratejik bir rol üstleniyor. Dünya genelindeki kutuplaşma, ticaret savaşları ve maden kaynaklarına yönelik milliyetçilik eğilimleri, kendi kendine yeten bir ekonomi olmanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Bu bağlamda, sektörümüz üretim kapasitesi, fiyat ve kalite avantajıyla ülkemize önemli bir rekabet gücü kazandırıyor. Son 2-3 yılda sektör; kentsel dönüşüm, deprem bölgesi ihtiyaçları, altyapı yatırımları, toplu konut projeleri ve özellikle yenileme pazarı gibi faktörlerle gelişimini sürdürüyor. Yenileme pazarı, sektörün yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. 2024 yılında yüzde 1,4 büyüme kaydeden sektör, bazı alt kategorilerde yüzde 20’ye varan dalgalanmalar yaşadı. Bu nedenle 2025 için öngörülen yüzde 3,7’lik büyüme hedefi dikkatle analiz edilmeli. Türkiye İMSAD olarak, küresel ve yerel gelişmelerin hızla değiştiği bu dönemde tüm paydaşlarımızla birlikte dayanıklı ve proaktif bir duruş sergilemeye kararlıyız” dedi.
“ABD küresel ticareti yeniden şekillendirme arayışında”
Küresel ticaretin ve enerji piyasalarının dinamiklerini ele alan Türkiye İMSAD Başkan Vekili Ferdi Erdoğan, ABD ve Çin arasındaki ticaret gerilimlerinin, Rusya’nın enerji stratejilerinin ve Türkiye ekonomisinin sektörel büyüme trendlerinin gelecek ekonomi politikalarına etkilerini değerlendirme altına aldı. Erdoğan, “Amerika’nın en büyük ihracat pazarı Meksika olurken, ithalatının büyük kısmı yine Meksika ve Kanada’dan sağlanıyor. Rusya, küresel ekonomide büyük bir paya sahip olmasa da enerji sektöründeki rolü ve bölgesel etkisiyle stratejik önem taşıyor. Temel tarifeler yüzde 10 seviyelerinde seyretse de Çin ve Asya ülkelerine yönelik ithalat vergileri de oldukça yüksek. Özellikle Çin’e uygulanan vergi oranı yüzde 104’e kadar çıktı. ABD ile Çin arasındaki ticaret yalnızca rakamsal büyüklükle değil, küresel güç dengeleri ile de şekilleniyor. 2000 yılında ABD, Çin’den dört kat büyük bir ticaret hacmine sahipken, Çin son 24 yılda 13 kat büyüyerek 6,2 trilyon dolarlık hacimle liderliğe yükseldi. Bu gelişmeye karşılık, ABD küresel ticareti yeniden şekillendirme arayışında. Enerji piyasasında ise Rusya ve Suudi Arabistan, Brent petrol fiyatlarını 60 doların altına çekerek ekonomik bir hamle yapmış; ancak bu seviyeler özellikle Rusya için sürdürülebilir değil. Rusya’nın kârlı olabilmesi için petrol fiyatlarının 125 ile 150 dolar aralığında olması gerekiyor. Türkiye ekonomisi ise 2024 yılında yüzde 3,2 büyüme kaydederken, sanayi sektörü yalnızca yüzde 0,5 artış gösterdi. Buna karşılık inşaat malzemeleri sektörü yüzde 1,4 oranında büyümüş ve dolar bazında yüzde 17,7 artışla 154 milyar dolarlık büyüklüğüne ulaştı. İhracat 29 milyar dolar seviyesinde kalırken, iç pazar yüzde 22 büyümeyle 125 milyar dolara çıktı. Üretim artışı cam, inşaat, demir-çelik, hazır beton, ahşap ve plastik sektörlerinde de dikkat çekti. En çok tüketilen ürünler ise seramik sağlık gereçleri, seramik karo, çelik radyatör, parke ve metal parçaları oldu. Kur, faiz ve enflasyon yönetiminde heterodoks politikalardan ortodoks yaklaşıma geçilmesiyle birlikte, yıl sonu itibarıyla yüzde 32 seviyesinde enflasyon ve faiz oranları bekleniyor. Bu durum ise ekonomik dinamiklerde önemli bir değişimi beraberinde getirecek” diye konuştu.
“Vietnam’ın çimento ihracatındaki düşüş, Türkiye’ye alan açar”
İnşaat sektörünün geleceğiyle ilgili büyüme beklentilerini ve Türkiye’nin finansal durumu üzerindeki risklerini analiz eden Türkiye İMSAD Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel, 2025 yılının başında küresel ekonomiyi etkileyen en önemli unsurların faiz politikalarının, ithalat tarifelerinin ve siyasi gelişmelerin olduğuna dikkat çekti. Dr. Gürlesel, “2025 yılı başında küresel ekonomiyi etkileyen en önemli unsurlar arasında faiz politikaları, ithalat tarifeleri ve siyasi gelişmeler öne plana çıkıyor. ABD, Çin’e uyguladığı ithalat vergilerini bazı ürünlerde yüzde 104’e kadar çıkardı ve genel olarak ithalat tarifelerini de ciddi biçimde artırdı. Çin ise bu hamleye karşılık olarak ABD ürünlerine yüzde 104’e varan misilleme tarifelerini getirdi. Türkiye, genellikle yüzde 10’luk bir vergiye tabi tutulurken, Kanada üzerinden ABD’ye gönderilen Türk inşaat malzemeleri, vergi muafiyetinden faydalanarak rekabet avantajı elde ediyor. ABD’nin çelik, alüminyum, bakır, otomotiv ve ilaç gibi sektörlere uyguladığı yüzde 25’lik küresel vergiler, daha önce sadece Türkiye’ye uygulanan vergileri genelleştirerek Türkiye’nin dezavantajını ortadan kaldırdı. ABD’nin Çin, Vietnam ve Hindistan gibi ülkelere yüksek tarifeler uygulaması, Türkiye için bu pazarlarda ihracat fırsatları yaratıyor. Özellikle Vietnam’ın çimento ihracatındaki düşüşü, Türkiye’ye alan açıyor. ABD’nin inşaat malzemesi ithalatı 2022’de 165 milyar dolardan 2024’te 155 milyar dolara gerilerken, Türkiye’nin bu pazardaki payı 1,7 milyar dolardır ve bu düşük oran büyük bir büyüme potansiyeline işaret ediyor. AB, Japonya ve İngiltere ticaret krizini müzakereyle çözmeye çalışsa da küresel ticaretin yüzde 3,5 oranında daralma riski bulunuyor. Türkiye’nin 125 milyar dolarlık iç pazarı cazip hale gelirken, 2024’ün ilk çeyreğinde inşaat malzemesi ithalatı yüzde 21 arttı. Bu artışın sürmesi hâlinde yıllık ithalatın 13–13,5 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Seramik sektöründe Hindistan ve Vietnam, cam sektöründe ise İran ve Çin, Türkiye pazarında rekabeti artırıyor” diye ifade etti.
“Küresel ticaret artık tarifelerle şekilleniyor”
Küresel ticaretin jeopolitik gelişmelerden çok uygulanan tarifelerle şekillenmekte olduğuna dikkat çeken Dr. Gürlesel, “ABD’de seramik kaplama malzemeleri ithalatı 2025’te 2,2 milyar dolara ulaşması beklenirken, Türkiye’ye uygulanan vergi yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkarılmış, Meksika ise sıfır vergi avantajıyla öne geçti. Küresel ticaret, artık jeopolitik gelişmelerden çok uygulanan tarifelerle şekillenmekte; bu da Türkiye için doğru stratejiler geliştirme zorunluluğunu ortaya çıkarıyor. Merkez Bankası ise politika faizini yüzde 42,5’te sabit tutarak gecelik faizle likidite sağlamaya başladı. Yaklaşık 25–27 milyar dolarlık döviz rezervi kullanıldı. Türkiye’nin CDS primi 240’tan 375 baz puana yükseldi bu da dış yatırımcıların güvenini olumsuz yönde etkilemesine neden oldu. Ticari kredi faizlerinin yüzde 60’lara ulaşması, reel sektör için ciddi bir baskı yaratıyor. En muhtemel ekonomik senaryoya göre, yıl sonunda dolar/TL kuru 43, enflasyon ise yüzde 28 ile 30 aralığında olacak; faizler ise yüzde 30 ile 32,5 bandına gerileyecek. İnşaat sektöründe ise kamu destekli projeler ve deprem bölgesindeki yeniden yapılanma, temel ürünlerde talebi artırırken, seramik ve parke gibi bitirme ürünlerinde de daralma görülüyor. Sanayi üretimi 2025 Ocak ayında yüzde 3,4 arttı, 2025’te inşaat sektörü için yüzde 5, inşaat malzemeleri sanayisi için ise yüzde 4 ile 5 oranında büyüme öngörülüyor” dedi.