Ege Genç İş İnsanları Derneği (EGİAD) ve Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen ‘EGİAD-ESİAD Yapay Zeka Zirvesi’ İzQ İnovasyon Merkezi’nde gerçekleştirildi. İş dünyasının dijital dönüşüm yolculuğuna yön vermek amacıyla düzenlenen zirve, bu yıl ‘Dönüştüren Güç’ temasıyla hayata geçirildi. Zirveye, iş dünyası temsilcilerinin yanı sıra yapay zeka ve yazılım konusunda çalışan girişimciler ve yatırımcılarla birlikte alanında uzman pek çok isim katıldı. Yapay zekanın dünü, bugünü ve yarınının masaya yatırıldığı zirvede, iş dünyasının yapay zekayla dönüşeceği bilgisine yer verildi. Türkiye’nin şu anda üretilmiş yapay zeka teknolojisini kullanıcı konumunda olduğu belirtilen zirvede, ülke olarak bu teknolojiyi üreten ve geliştiren bir konuma da gelinmesi gerektiğine değinildi. Zirvede, yapay zekanın gelecekte rekabet açısından avantaj oluşturacağı vurgulandı. Zirvede paylaşılan verilerde, üretken yapay zeka girişimlerinin 2024’te yaklaşık 45 milyar dolar yatırım aldığı belirtildi.
Elban: Karamsar tarafta değilim
Zirvenin açılışında konuşan İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, “Ne zaman bir yapay zeka konusu gündeme gelse teknolojiyle ilgili bir tartışma veya program izlesek sonunda genel olarak bir moral bozukluğu yaşıyoruz. Çünkü o programlarda yapılan yorumları dinlediğimizde durumun hiç parlak olmadığını düşünüyoruz. Artık insana gerek olmadığı, her şeyin insanın yerini alacağı insanların işlerini kaybedeceği karamsar bir tablo çiziliyor. Ancak ben karamsar tarafta yer almıyorum. Pozitif bir bakış açısıyla değerlendiriyorum” dedi.
Dünyada yapay zekanın ilk kez 71 yıl önce konuşulmaya başlandığını belirten Elban, “O günden itibaren adım adım hayatımıza girdi. Son yıllarda yapay zeka sıkça gündeme geliyor, konuşuluyor özellikle pandemi döneminde dijitalleşme öne çıktı. Ancak yapay zeka konusu uzun süredir var. Belki de birkaç yıl sonra bambaşka bir şeyden bahsedeceğiz, ama bunu hep gündem yapıyoruz. Kesin olan bir şey var; Dünyadaki teknolojik dönüşümün son noktası burası. Ve bu süreç devam ediyor. Önemli olan bizim bu teknolojik gelişmelerin neresinde olduğumuz. 4. ve 5. sanayi devrimini izleyici ve kullanıcı olarak. Yine öyle olmaya mı devam edeceğiz artık bizde bu teknolojiye yön veren ve üreten tarafta mı olacağız? Çünkü bilerek ya da bilmeyerek yapay zekayı zaten navigasyon, çeviri, sesli komutlar, makyaj uygulamaları, mimarlık programları gibi birçok alanda kullanıyoruz. Kullanıcı olarak devam etmekten mutluysak bir sorun yok. Onlar üretiyor biz kullanıyoruz. Üretilen bu veriler bize yapay zeka üzerinden çok sınırlı bir şekilde sunuluyor. Bir miktar ödeme yaparsak biraz daha sunuluyor. Ama esas üretilmiş bilginin ne kadarı bize sunuluyor kendileri tarafından kullanılıyor bunu bilmiyoruz. Bu nedenle hedefimiz, 1., 2., 3. ve 4. sanayi devrimlerini pas geçtik ama 5. ve 6. sanayi devriminde bu yarışın parçası olmayla ilgili hedef koymak zorundayız. Yapay zekanın getirdiği tüm bilgileri ve teknolojileri sonuna kadar kullanırken, aynı zamanda bu alana yön verecek dijital teknoloji ile ilgili konuda ne yapılması gerekiyorsa yapılmalıyız” diye konuştu.
Tugay: Ulaşımda verimli sonuçlar elde ettik
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ise ülke olarak yapay zeka teknolojisinin bir parçası haline gelebilmek için gençlerden umutlu olduklarını söyledi. Yapay zeka teknolojilerini şehircilik uygulamalarında kullanmaya başladıklarını, ulaşımda verimli sonuçlar elde ettiklerini bildiren Tugay, Kültürpark’taki bankların tasarımında dahi yapay zekanın kullanıldığını dile getirdi.
Yapay zekanın, herkesin çok ilgisini çeken üzerine hemen her gün bir şeyler okuduğumuz, karşımıza çıkan bir konu olduğunu vurgulayan Tugay, “Yapay zekayla ilgili kent olarak bir vizyon ortaya koyarken bir şeyleri konuşurken samimi olarak şu ayrımı yapmak gerekir. Bizler yapay zeka teknolojisini üreten ve geliştiren konumda olabilir miyiz yoksa sadece üretilmiş olan teknolojiyi mı doğru kullanmayı hedefliyoruz. Yapay zeka uygulamalarına veri girişiyle ilgili özel bir meslek dalı olduğunu öğrendiğimden bu işin aslında daha doğru kullanımı tarafının da küçümsenmenden sahiplenilmesi gerektiğini gördüm. Bu teknolojiyi doğru kullanarak kaynaklarımızın daha verimli kullanımı ve bu verimlilik üzerinden üretim gücümüzü artırabilir ve yönetimsel olarak daha başarılı olabiliriz” dedi.
Zorlu: Yaratıcı emeğin korunmasını tartışmalıyız
2024 yılının, yapay zeka için bir dönüm noktası olduğunu ifade eden ESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Zorlu, “Geçtiğimiz yıl yapay zeka şirketlerinin küresel finansmanı 100 milyar doları aştı. Özellikle üretken yapay zeka girişimleri 2024’te yaklaşık 45 milyar dolar yatırım alarak, bir önceki yıla göre neredeyse ikiye katlandı. Öte yandan işgücü piyasasında, 92 milyon işin yer değiştirmesi, buna karşılık 2030 yılına kadar 78 milyon yeni işin ortaya çıkması öngörülüyor. Robotların yükselişiyle yapay zeka işsizlik sigortası kavramının hayatımıza girmesi bekleniyor. Bu yeni dönemin adı: Yapay Zeka Çağı. Bu çağ; teknolojiyi yaratan, yöneten ve ona yön verenlerin çağı olacak. Bu dönüşümün sadece teknolojik değil, aynı zamanda zihinsel ve yönetsel bir dönüşüm olduğunu görmek son derece önemli. Konuyla ilgili regülasyonları, veri güvenliğini, yaratıcı emeğin korunmasını tartışmak zorundayız” dedi.
Yapay zekada gelinen noktanın, insanlık tarihinde belki de benzeri görülmemiş bir eşikte olduğunu belirten Zorlu, “Teknolojik tekillik – Singularity olarak adlandırılan ve yapay zekânın insan zekâsını aşacağı bu olası dönüm noktası, bizlere büyük umutlar verirken, ciddi görevler de yüklüyor. Bir yandan hastalıkların tamamen ortadan kalkabileceği, bilgiye sınırsız erişimin mümkün olabileceği, üretkenliğin ötesine geçen bir refah hayal ediliyor. Öte yandan, kontrolün elden çıkabileceği, etik ilkelerin gölgede kalabileceği bir belirsizlik de ufukta görünüyor. Bu nedenle yapay zekaya yalnızca bir teknoloji olarak değil, insanlık değerlerini merkezine alan bir gelecek vizyonu olarak bakmak zorundayız. Bu noktada insanlık adına önemli bir sorumluluğumuz da teknolojiyi geliştirirken yarattığı dönüşümü etik değerlerle yoğurmak” diye konuştu.
Yüksek kaliteli veri merkezleri kurulmasına ihtiyaç olduğunu belirten Zorlu, “Start-up’lar, KOBİ’ler, OSB’ler, sanayi ve üniversitelerin dahil olacağı bir yapay zeka ağı kurulması için işbirliklerinin önemine dikkat çekmek istiyorum. Bu dönüşümde yön gösteren, cesaretlendiren, birlikte öğrenen ve üreten bir ekosistemi hep birlikte İzmir’de inşa edebiliriz” dedi.
Özhelvacı: Yapay zeka kalıcı etkiler yaratıyor
EGİAD Yönetim Kurulu Başkanı M. Kaan Özhelvacı ise “Yapay zeka, artık yalnızca teknolojik bir gelişme değil; düşünme biçimimizi, üretme kabiliyetimizi, öğrenme yöntemlerimizi ve hatta hayal gücümüzü yeniden şekillendiren köklü bir dönüşümün kendisi. Hayatımızın her alanında; üretimden hizmetlere, sağlıktan sanata, tarımdan uzay araştırmalarına kadar birçok sektörde yapay zeka derin ve kalıcı etkiler yaratıyor. Bu büyük dönüşümün en sarsıcı yansımalarından biri ise iş dünyasında gözlemleniyor: Yapay zeka yalnızca iş yapış biçimlerini değiştirmekle kalmıyor, aynı zamanda ‘başarı’ tanımını da yeniden yazıyor. Yapay zekaya yatırım yapmak artık bir tercih değil; kritik bir rekabet avantajı. Hızla adapte olan şirketler yalnızca bugünün lideri değil, yarının standart belirleyicisi olma fırsatını yakalıyor. Geç kalanlar ise değişen piyasa koşullarına ayak uydurmakta zorlanarak rekabet güçlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyor. Ancak bu dönüşümde asıl kritik olan yalnızca teknolojiyi kullanmak değil; onu doğru zamanda ve doğru hızla benimsemek. Yapay zekaya hızlı adapte olan şirketler yalnızca verimliliklerini artırmakla kalmıyor; aynı zamanda rakiplerinin birkaç adım önüne geçiyor. Bu dönüşüm yalnızca büyük ölçekli şirketleri değil; her ölçekte işletmeyi doğrudan etkiliyor” dedi.
Geleceğin ekonomik ve siyasi liderlerinin, bugün teknolojiye yatırım yapanlar olacağını belirten Özhelvacı, “Bu nedenle iş insanları olarak, işlerimizi yönetirken yerel başarıların ötesine bakmamız ve küresel trendleri anlayarak stratejiler geliştirmemiz büyük önem taşıyor. Yapay zeka yalnızca verimliliği artırmak için değil; bağımsızlık, rekabetçilik ve sürdürülebilirlik için de kritik bir araç. Bu noktada, derneğimizi bir “Liderlik Okulu” olarak konumlandırıyor; üyelerimizin kişisel ve profesyonel gelişimlerine, özellikle yapay zeka dönüşümü başta olmak üzere pek çok alanda en üst düzeyde katkı sağlamayı hedefliyoruz” diye ekledi.
Çizmeci: Yapay zeka, dijital bir yoldaş
Teknoloji içerik üreticisi Çiçek Çizmeci, yapay zekayı dijital bir yoldaş olarak tarif ederek, “Dikkatli olmak, yapay zekayı öğrenmek, bununla beraber çalışmak, hayatımıza entegre etmek ama bir yandan da bir dijital yoldaşlığın kalması da önemli” diye konuştu.
2026 yılından itibaren fiziksel dünyayı daha iyi anlayabilen robotların yavaş yavaş üretileceğini söyleyen Çizmeci, şöyle konuştu: “Yapay zeka, çok büyük bir zeka. Her birinizin şu anda cebinde birer Einstein var. Dolayısıyla bunu anlamını anlamak, öğrenmek, nasıl iletişime geçeceğimizi, hem kendi hayatımızda hem de şirketlerimizde bunu nasıl uygulayacağımızı ve işlerimizi yapay zekayla nasıl dönüştüreceğimizi düşünmeye başlamak önemli.”

“Bulut bilişim güzel ama bunları kullanmak bir sanat”
İstanbul Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Altan Çakır, insanların hayatlarında algoritmaların olduğunu söyledi. Dar kapsamlı yapay zekanın zaten insan hayatında olduğunu belirten Prof. Dr. Çakır, üretken yapay zekanın yeni olduğunu vurguladı. Dijitalleşmede en büyük sıçramanın makine öğrenmesinden geldiğini, ardından endüstrideki sıçramanın geldiğini ifade eden Prof. Dr. Çakır, şöyle konuştu: “2014/15 yılında endüstrideki sıçrama, endüstrinin yatırım yapmasıyla oluyor. Çünkü endüstri, işin önemini anlayıp yatırım yapmaya başlıyor. Akademi ise endüstri ile başa baş giderken, 2015’ten sonra akademide ivme aşağıya iniyor. Bu durum, nitelikli insanların kaçışı olarak adlandırılabilir. Yönelim tamamen endüstriye doğru gitmiş durumda.”
Veriyi toplayıp, veriden ne anlaşılması gerektiğini uzmanalar sorulduğunu ve onların da bundan anlamadığına değinen Prof. Dr. Çakır, “Gelmek istediğimiz yer, her şeyi bütün olarak kullanabileceğimiz bir noktada olmak. Bulut bilişim güzel ama bunları kullanmak bir sanat. İnanılmaz maliyetler gerekiyor. Diğer tarafta şirketin hangi verisi var, bunlarla ilgili regülasyonlara tabi miyiz bunlar önemli başlıklar” diye konuştu.
Yatırım fonlarının fiziksel robotlara yöneldiğini aktaran Prof. Dr. Çakır, “Eskiden her bir ana bilim dalında uzmanlar varken, şu anda bütün sistemlerin konsolide olduğu bir yapı var. Modüler bir yapıdayız. Ses, görüntü ve dili işleyebileceğimiz, bunları bir arada kullanabileceğimiz yapının içindeyiz ve bunları kullanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Yapay zeka ve onunla ilintili teknolojilerden Türkiye’nin nasıl etkileneceğini verilerle değerlendiren Prof. Dr. Çakır, şöyle konuştu: “Yapay zeka ve onunla alakalı teknolojilerin Türkiye için en az yüzde 5 gayrisafi mali hasılaya önümüzdeki 5-10 sene içerisinde katkı yapılması bekleniyor. Türkiye’de etkilenecek iş miktarı yüzde 55’lik bir oran. Bu oran 17 milyon insana denk geliyor.”
Yüzde 4’lük bir iş miktarının tamamen yok olmasının beklendiğini aktaran Prof. Dr. Çakır, “Yüzde 4’ten korkmamak gerekiyor. Çünkü Türkiye özelinde 2010 yılından günümüze kadar Türkiye İstatistik Kurumu datasına göre, açılan işlerle kapanan işlere bakılınca yılda ortalama 70-150 bin civarı işin kaybolup, yenisinin kurulduğu görülüyor. Bu sebeple gerçekleşecek iş kaybının çok büyük bir sorun olmadığı görülüyor” diye konuştu. Prof. Dr. Çakır, 30-50 yaş grubunun yetenek yükseltici, disiplinler arası çalışmalara uygun hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Erden: Geleceğin anahtarı ‘hız’ olacak
Next Akademi Kurucusu Levent Erden, bir dönemin alışkanlıklarını terk edilmesi gerektiğini dile getirdi. Yapay zekayı sadece teknoloji olarak algılamanın eksiklik olduğunu kaydeden Erden, “Dünya 3 bin senedir hızını değiştirmedi. Şu anda hız çok önemli. Bundan sonra hıza bakmalıyız. Hayatımız hıza dayanıklılığımızla alakalı olacak. Ne kadar hızlı bir şey yaptığımız önemli olacak” diye konuştu. Dünyanın daha önce hiç görülmemişler döneminde olunduğunu söyleyen Erden, “Pandemi yeni dönemin hızlandırıcısı oldu. Bundan sonra hızın parçası olacağız” dedi.
Veriyi merkeze alanın kazanacağını vurgulayan Erden, bundan sonra hayatın veri olduğunu belirtti. Algoritmaların her şeye karar vereceğinin altını çizen Erden, “Bundan sonra her şey algoritma. Her yönetim şekli algoritmokrasi” dedi. Yapay zeka ve teknolojinin regülasyondan dolayı hızla ilerlemesi zor olduğunu belirten Erden, gelecekte regülasyonun, önemli tartışma konusu olacağına dikkat çekti. Regülasyonun neye, nereye kadar karışacağının gelecekte belli olacağını ifade eden Erden, “Sınırlı olanaklarla oyun oynuyoruz bu yüzden verimliliği önemsemeliyiz” dedi.
Yapay zekadan dolayı kaygı olduğunu dile getiren Erden, şöyle konuştu: “Yapay zekanın önünde durmak mantıklı değil. Karmaşık yapılar bitti. Kurumların yapılarının hepsinin yeniden düzenlenmesi lazım. Kurumlarda hiyerarşi ortadan kalkmalı. Sistemi yeniden yazmak zorundayız. Yoksa hiçbir şey sürdürülebilir olmaz. İnsanların birden fazla yani çoklu yeteneği olması lazım.” Ne kadar iyi komut verebilirse yapay zekadan o kadar verim alınabileceğini kaydeden Erden, “O yüzden komutu kimin vereceği önemli. İlk öncesi kurumun, kişinin kendisini tanımlamak gerekir. Nereye gittiğimize karar vermeliyiz” diye konuştu.