Amerika Birleşik Devletlerinde 05.Kasım.2024 tarihinde yapılan seçimler neticelerinin bu ülkenin başat konumu dolayısı ile Dünya kamuoyunu öncesinde olduğu üzere daima ilgilendirmesinin yanı sıra, bu kez ülkenin dahili dinamiklerini de harekete geçirdi. Öyle ki, alıcı gözle bakıldığında Trump1 döneminin, bugünkü gelişmelerin ışığında ileriye doğru saçılmış işaret fişekleri olduğu görülebilirdi.
Trump2 döneminde icraat sürecinde gerek dış, bilhassa gerekse iç politikalarında arıza çıkaran merhalelerde Başkan’ın sık sık Biden dönemine atıf yapması, icraate yol açmayı, engel ve pürüzler ile mücadelede sistemde entegre olmuş devletin içindeki yapılanmaları seçmen nezdinde ifşa etmeye yöneliktir. İcra kabiliyetinin hızı, geri dönüşleri, atılımları, zamana karşı verilen mücadelelerdir. Küreselleşme süreci iki büyük dünya savaşı sonrası kurulan düzende siyasi, ekonomik, kültürel, mali alanlardan başlayıp, soğuk savaşın sonrasında sürat kazanarak devam etti.
Çok yönlü münasebetler, devletlerin idari yönetim alanlarını birbirleri ile bağımlı hatta hepsini küresel nitelikte sektörlere her türlü dolaylı vasıtalar ile adeta mecbur kıldı. Onun için bugün her hangi bir noktadaki beklenen, muhtemel ya da ani bir gelişme salt günün değil, geçmişin izleriyle de kurumlar ve bireyleri etkileyebiliyor. Ukrayna-Rusya arasında yaşanıyor görüntüsündeki çatışmaların devamı örtülü bir Nato-Avrupa Birliği kaynaklı siyaset ürünü + Rusya Federasyonu tarafından ısrarla “özel askeri operasyon” tanımı, arka fondaki küresel zımni mutabakatı göz ardı edemez.
Uluslararası finans münasebetlerini de düzenlemek üzere 1944 yılında Bretton Woods Anlaşmasında Uluslararası Para Fonu(IMF) ile birlikte kurulan Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası(IBRD), Dünya Bankasının ana borç veren kuruluşudur. Daha istikrarlı ve müreffeh bir küresel ekonomi yaratmayı hedefler. Soğuk savaş döneminde ülkeler ekonomilerinde kamu ağırlıklı ve karma ekonomik sistemlerin yaygın olduğu modeller zamanla özel sektör yapılanmalarını devreye almaya başladı. Uluslararası Finans Kurumu(IFC), 1956 yılında Dünya Bankası Gurubu’nun özel sektör kolu olarak kuruldu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin en uzun sınırına sahip komşusu Suriye halkı ile tarihi bağları olup, elli beş seneye yakın Esad Ailesinin Türkiye Cumhuriyetine dostane olmaksızın hüküm sürdüğü uzun bir dönemin sona ermesi, iki ülke halkları üzerindeki ipotek ve vesayetlerin kalkacağı, bölgenin rahatlamasına dönük yeni fırsatları aralamıştır.
Genellikle içinde bulunulan dönemdeki belirsizlik ortamında akla ilk gelen kaygı ve komplo ikliminin her hal ve şart için olumsuz olmadığı, popüler son dakika haberciliği ve sosyal medya karmaşası haricindeki sağduyu ve sükunet ortamında olumlu beklentilerin de yer aldığı şeklindedir.
Geçen ay içerisinde Başkan Trump’ın Körfez Ülkelerini ziyareti sırasındaki görüşmeleri sonrasında, Dünya Bankasından yapılan açıklamada 12 Mayıs itibarı ile Suriye’nin, Uluslararası Kalkınma Birliğine(İDA) yaklaşık 15.5 milyon dolarlık borcunun ödendiği bildirildi. Borçların S. Arabistan ve Katar tarafından ödendiği aktarılan açıklamada, Suriye’nin İDA kredilerine ilişkin bir borcu kalmadığı belirtildi.
Ayrıca Uluslararası Finans Kurumu(IFC) Türkiye ve Orta Asya Direktörü Wiebke Schloemer, Türkiye’nin küresel ticaretteki aktif katılımını vurgularken, Küresel Ticaret Finansmanı Programı(GTFP) açısından 4. büyüklükte olduğu, özellikle dalgalı dönemlerde programa katılımından dolayı önemli ölçüde fayda sağladığıdır.
Başta ekonomik olmak üzere diğer alanlardaki münasebetlerin değişebilen siyasi akışında bölgesel görüntüleri ortaya çıkan muhtelif unsurları ile tarif edilir. Veri zaman içerisinde adım adım yol alan, gündemi meşgul eden bu kabil farklı bileşenlerin eninde sonunda, uluslararası havzada küresel kimliğe bürünmesi olağandır.