Pazartesi, Temmuz 14, 2025

Dijital Verilerin Doğru Analizinde Sistem ve İnsan Faktörünün Önemi

Patronlar dahil herkes çok heyecanlıydı. Oldukça uzun mazisi olan, piyasada marka olarak bilinen ve buna paralel derecede saygınlık gören şirketlerinde yepyeni bir işletme yönetimi dönemi başlayacaktı. O sabah kapıdan girdiğimde haberi bizzat yönetim kurulu başkanından almıştım. Yıllardır insan gücü ile veri toplama ve analiz etme işini dijitalleştirmeye ve buna uygun sistem kurma kararı almışlardı. Böylelikle şirketi daha iyi ve verimli yöneteceklerini düşünüyorlardı.

Aklıma 1970’li yıllarda ODTÜ’de öğrenci iken, kendisinden çok şeyler öğrendiğim, rahmetli Muhan Soysal hocamın bir sözü geldi: “Karmaşık organizasyonlar, gelişmiş insan gücü ve sistemler ile yönetilebilir. Yani, komplike işler komplike insanlar ister.”

Gerçekten de iş hayatında yaşadığım yıllar ve edindiğim deneyimler rahmetlinin bu sözünü her zaman haklı çıkardı. Şirketlerinin büyümesi, verimli ve başarılı olması için en gelişmiş organizasyonel yapıları, son derece karmaşık sistemleri devreye almaya çalışan birçok şirket, günün sonunu büyük hayal kırıklıkları ile sonlandırdı.

Ya insana gereken yatırım yapılmamıştı ya da sistemlere. Bazen de her ikisi…

Günümüzün veri çağında işletmelerin başarısı, büyük ölçüde, topladıkları dijital verileri ne kadar doğru analiz edebildiklerine bağlıdır. Ancak, bu analiz süreci yalnızca teknolojik altyapıya değil, aynı zamanda insan aklına, sezgisine ve yorum gücüne de dayanır. Dolayısıyla, dijital verilerin doğru analizinde hem sistemsel altyapı hem de insan faktörü kritik rol oynar.

Sanayi 4.0 ile birlikte üretim sektörü dijitalleşmenin merkezine yerleşti. Artık üretim hatlarında makineler yalnızca çalışmıyor, aynı zamanda veri üretiyor; sensörler, ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) ve MES (Üretim Yürütme Sistemleri) gibi yazılımlar üretim süreçlerinden sürekli bilgi topluyor. Ancak bu veriler kendi başına değerli değildir. Asıl değer, bu verilerin doğru analiz edilip stratejik kararlara dönüştürülmesiyle ortaya çıkar. Bu noktada sistem ve insan faktörü, birbirini tamamlayan iki kritik unsurdur.

Gelin, bu iki faktöre bakıp bunların bir denge içinde birlikte nasıl yönetileceğine bakalım.

Sistem faktörü: Verinin toplanması, saklanması ve işlenmesi

Dijital sistemler, verilerin düzenli, hızlı ve güvenli bir şekilde toplanmasını sağlar. Yapay zekâ algoritmaları, büyük veri işleme motorları ve otomasyon araçları; milyonlarca veriyi saniyeler içinde analiz edebilir. Bu sistemler sayesinde; hatalar en aza indirilir, tekrarlayan işler otomatikleşir, veriye dayalı kararlar hız kazanır, eğilimler, kalıplar ve anormallikler kolayca fark edilir.

Ancak sistemler yalnızca ne olduğunu gösterir; neden olduğunu, ne yapılması gerektiğini her zaman belirleyemez.

İnsan faktörü: Yorumlama, karar verme ve etik değerlendirme

Bir sistem ne kadar gelişmiş olursa olsun, çıkan verilerin doğru yorumlanması ve anlamlandırılması insan zekâsına bağlıdır. Çünkü, sistemler bağlamı anlayamaz; insanlar işin içeriğini ve duygusal boyutunu gözetebilir. Analitik çıktılar stratejiye dönüştürülmeden değer yaratmaz; bu dönüşümü insanlar sağlar. Verilerin arkasındaki hikâyeyi keşfetmek, yaratıcı düşünce ve deneyim gerektirir. Etik ikilemler ve sosyal sorumluluk, tamamen insan kararına bağlıdır.

Örneğin, bir sistem düşük performans gösteren bir çalışanı işaret edebilir, fakat bu performans düşüklüğünün nedeni psikolojik bir sağlık sorunuysa, o veriyi sadece insan anlayışı doğru yorumlayabilir.

Denge ve iş birliği: En doğru sonuçlar nerede ortaya çıkar?

Başarılı organizasyonlar, dijital sistemlerin sunduğu verimlilik ile insan zekâsının sağduyusunu birleştirebilen organizasyonlardır. Bu nedenle:
–    Karar destek sistemleri insanlara rehberlik etmeli, onları değil, karar süreçlerini güçlendirmelidir.
–    Analist, yönetici ve uzman ekipler veriyi sorgulamalı, doğrulamalı ve stratejiye dönüştürmelidir.
–    Sürekli eğitim ve dijital okuryazarlık, veriyi doğru anlamanın ön koşuludur.

Yazımı şöyle bağlamak isterim: Teknoloji Yetmez, Yorum Gerekir

Akıllı sistemler, akıllı insanlar tarafından yönetildiğinde anlam kazanır. Dijital verilerin analizi, sadece sayısal çıktılar üretmek değil; bu çıktıları anlamlı bilgiye dönüştürme sürecidir. Bu dönüşümün başarıya ulaşması, sistemlerin sağladığı hız ve güce olduğu kadar, insanların sağladığı yorumlama, muhakeme ve sezgiye de bağlıdır. Başarılı bir analiz süreci, teknoloji ile insan zekâsının uyumlu bir iş birliğinden doğar. Bu iş birliği, verimliliği artırır, hataları azaltır ve üretim süreçlerinde sürekli iyileşmenin temelini oluşturur.

Yönetimin başarısı ise, sadece sistem kurmakla değil, o sistemi anlamlı ve stratejik şekilde yönetmekle ilgilidir.

Önceki İçerik

Ali Serdar Süalp

Diğer Yazarlar