Cumartesi, Temmuz 26, 2025

Döngü

Son iki asırdır birbirini takip eden değişimler baskın siyasi tercihlerin uygulanabilirliğini mümkün kılacak araçlar ile etkinleştirilince gelişmelere kuşbakışı zaviyeden bakmanın elzem olması normaldir. Kolonyal birikimin penceresinden uygun, seçilmiş enstrümanlar ile transfer ve servisi yapılan kültür elbette ‘sahip’ tarzı meyvelerini vermekte gecikmemiştir. Modernleşme ile tarih yapmak, tarihi değiştirmek tutkusu devreye girerek gerçeklerin birikiminden tevarüs eden geleneksel kabullerin yerine şekillendirilecek modern zihniyeti yerleştirir.

Oysa söylenenler değil de yazılan destanlar şimdilerde yaşanıyor olan aksamalara deva niyetine yine aynı köklerden ısrarcı dayatmalar, benzer unsurlar ile dünya siyaseti ve ötesinde beyhude alternatif yaratma gayretlerinden başka birşey olmadığı görüntüsünde. Çizilen tablo kerameti kendisinin taşıdığı medeniyet kimliğine bahşedilmiş ve dünyanın gayrisini sarfınazar eden bir üstünlük kuruntusu ile örüntülü oyalama; ‘medeni-barbar’ ve ‘uygarlık’ sahnesidir.

Kuruntudur çünkü, cümle kuşku, aleme dayatılan mahut kültürün kimin başının altından çıktığının görmezden gelinmesi hatta daha fazlası sürdürülebilir çözümsüzlüğün tercihidir.

Bir sonrası ‘Devlet’ kurumunun kitleler üzerindeki geleneksel düzenleyici, dengeleri gözetmeye yönelik rolünün yirminci asır boyunca ‘demokrasi’ ve ‘bürokrasi’ aygıtları ile manuple edilip, giderek zayıflayarak her taraftan dijital Küresel bağımlılığa (şimdilik Blockchain, Metaverse, NFT) doğru seğirtmesi olmuştur.

“Bir imparatorluk olarak hiçbir zaman kendi kültürümüzü dayatmadık. Tarihte Türkler hiçbir zaman böyle bir çaba içerisinde olmadı”. tespitinde bulunan Prof.Dr.Ortaylı, Türk tarihinin uzun yürüyüşünün zaten kendinden menkul hususiyetleri ile gerçek alternatif olduğu vurgusunu yapıyor.

Günümüzde devletler ve uluslar üzerinde yoğunlaşan küresel normlar ile yerel reaksiyon unsurlarının açık ve örtülü mücadeleleri maalesef zamana yayılan bir genel savaş intibaını yayınlıyor. Ne kadar süreceği, kitleleri, nasıl, ne şekilde etkileyeceği belirsiz olan bu ortamda zaten varolan iktisadi, siyasi, sosyal krizlere son yıllarda çevre, iklim, güvenlik, göç, salgın başlıkları eklenmiş bulunuyor.

Hepsi de ayrı ayrı önemli olmakla birlikte Küresel mali odak ve kurumsal yapılaşma, gelişen yüksek teknolojik araçları, bilhassa yapay zeka ve robot teknolojisi ile bireyin tabii donanımı olan karar alma, tercih kullanma güç ve kabiliyetinden ayrıştırma yolunda mesafe katediyor. Böylece insanlık tarihi boyunca her türlü teşebbüsün mümessili olmuş çok yönlü kurucu bireysel kimliklerin yerine iş dünyasında kurumların ve küresel patron kimliğinin öne çıktığı sistem devrede. Bu durumda ne denli kurumsal olursa olsun düşünülen sistemde de nihai karar alıcılar malum kurumları deruhte eden yine belli bir birey zümresi olması  ihtimali; en nihayetinde klasik bir yumurta-tavuk döngüsüdür.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar