Herhalde, bildiğimiz, gördüğümüz en sıcak yazı yaşıyoruz. Görünüşe göre, önümüzdeki yaz da bundan daha serin geçmeyecek. O zaman ne yapalım? Doğal olarak önce yağan yağmur suyunu biriktirmek çok önemli diye düşünüyoruz. Onun yanında alınacak tedbirleri bir gözden geçirelim bakalım.

Bahçede en çok suyu çimler tüketiyor. Bunu aklımızın bir kenarına yazalım. Zaten çoğunlukla, bahçelerde çimen ağırlıklı köşelerde monokültür söz konusu olduğundan kesinlikle çevreci değildir. Çim ağırlıklı bir bahçeniz varsa örneğin bahçenin, hatta çimin ortasında bir bölümü biçmeden bırakabilirsiniz. Bu alan kare, dikdörtgen ya da yuvarlak olabilir. Kalanını da biçecekseniz, çim biçme makinenizi çimenleri olabildiğince uzun bırakacak şekilde ayarlamanız akıllıca olacaktır.
Biçtiğiniz bölümleri, hiç sulamazsanız aslında bir tahıl olan çimen belki sararacaktır ama boylarını uzunca bıraktığınız için susuzluğa bağlı sararma çok geç olacaktır. Zaten sonbaharda ilk yağmur damlaları ile çimen tekrar kendini bulacaktır. Kısaca hesaplamayla, golf bahçesi ya da halı gibi çim ekecekseniz, 100 metrekare için düzenli sulayanların 25 metreküp su harcadığını söyleyebiliriz.
Diğer taraftan sulama yaparak toprağa verdiğiniz suyun, olanaklar elverdiğince güç buharlaşması gerekir. Bunun için kompost, biçilmiş çim, ufak ufak kesilmiş dal parçaları 10 cm. kalınlığında bitkilerin çevresine yayılabilir. Ayrıca bitkilerin çevresinde özellikle düzenli sulandığında ayrık otları gibi istenmeyen otlar çıkabilir. Bu durumda istenmeyen otları ayıklamanız gerekecektir. İstemediğiniz otları boşu boşuna sulamayın, diyoruz.

Kuşadası çevresinde bir bahçeniz varsa, büyük olasılıkla bol alüvyonlu kumlu bir toprağınız vardır. Böyle bahçelerde, sulamadan sonra suyunuz bitkilerinizin yanından hızla süzülerek yeraltı sularına katılacaktır. Bu nedenle kumlu topraklarda, bitkilerin topraktaki suyu çekme yetileri de göz önüne alındığında daha az ve daha sık sulama denenmelidir.
Yukarıda yazdığımız önlemlerin yanında, biraz da gölge yapacak bazı yöntemlere başvurmak akılcı olacaktır. Örneğin tahta yemiş kasaları ile çıplak toprağı gölgelemek, bazı bölgelerde çarşaf ya da sık gözlü ağlar germek ufak çaplı önlemler arasında olabilir. Alacalı yapraklı, açık renkli yapraklıların, yeni tohumdan çıkmış bitkilerin ve taze fidanların güneşe hassas olabileceğini aklımızda tutalım.

Bir de tartışmalı bir konuya değinmek iyi olur diye düşünüyoruz. Son zamanlarda toprağı bellemeden tarım yapılmasını önerenler çoğalmaya başladı. Toprağın hiç bellenmediği ya da çapalanamadığı durumlarda özellikle ülkemiz gibi uzun süre yazın yağış almayan köşelerde, toprağın üstünde bir çeşit kabuk oluşuyor.
Sıcaklık artınca da bir süre sonra bu kabuk çatlamaya başlıyor. Söz konusu çatlaklar, toprağın derinliklerine kadar da uzanıyor. İşte bu nedenle topraktaki çatlakların yok edilmesi için çapalama ya da bellenmesinin şart olduğu düşünülüyor. Neden diye soracak olursanız, derinlere kadar inen bu çatlaklar hızlı bir şekilde toprağın kurumasına neden oluyor?
Bunlar acil olarak hemen yapabileceklerimiz. Unutmayalım ki, gelecek yaz için şimdiden bazı önlemleri almalıyız. Bunun için toprağımızın su tutma yetisini arttırmanın bir yolunu da bulmalıyız. Aklımıza ilk gelen, en az 6 ay beklemiş kompostu toprakla karıştırmamız gerektiğidir. Kompostun sadece su tutma yetisinin yanında, yararlı mikroorganizmaların da toprağa geçmesi ile bir dizi tepkimenin oluştuğunu hatırlatalım. Ayrıca yararlı toprak solucanları da cabası.

Bunlarla beraber sonbaharda baklagiller, yonca gibi yeşil gübre diyebileceğimiz bitkileri ekmek, kökleri sayesinde toprağın niteliğini arttıracaktır. Bu bitkileri topladığınızda, ya da biçtiğinizde bitkilerin arta kalanlarını toprak üstünde bırakmak da toprağı besleyecektir. Bütün yazdığımız işlemlerin toprağın niteliğini artırması nereden baksanız en azından 3 seneyi alır. Hemen sihirli bir iyileşme beklemeyin.
Bu hafta resimlerimiz yine uzaklardan geldi. Gazetemiz için Esra Mirzahanyan İngiltere’den bir sülün ağacının çiçeğini (Leycesteria formosa) yollamış. Semra Aydıncı kardeşimiz kedi kuyruğuna benzeyen değişik bir kaktüs ile (Cleistocactus winteri) bizi bu hafta selamlıyor. Fadime Can Hocamızın böğürtlenleri ile bizim çok su isteyen güneşşapkalarımız (Rudbeckia’lar) ise internet gazetemizi süsleyecekler.
Keyifli Bahçeler…