Salı, Ağustos 12, 2025

Köyümüze geri dönelim

Ülkemizin kalkınma ve büyüme macerası, Cumhuriyetin kuruluşundan beri(öncesinden devralınmış aktif ve pasifleri dahil) pek çok yönleri ile bütün nesilleri içine alacak biçimde, Nasreddin Hoca’nın ‘ya tutarsa?’ minvalinde etkilemiş ve etkilemeye devam etmektedir.

Geçmişte yaşananlar, ilgili uygulamalar, kurumsal, siyasi karar ve tercihler üzerinde yapılmış, tartışılmış, ortaya konmuş pek çok sayıda malzeme ve döküman oluşmuş olup, kısaca henüz hayatta olan neslin hatırlayabildiklerine ana hatları ile bakıldığında;

Kuruluştan 1950 başlarına kadar maalesef kısıtlı mali imkanlar ile kamu ağırlıklı stratejik yatırımların ve kağnı-saban ziraati yapılan yetersiz bir kapalı  ekonomi idi. Sonraları ‘karma ekonomi’, ‘planlı dönemler’ ve ‘ithal ikamesi’ modeli ile 1980’li yıllara dek tarımsal ve yine kapalı ekonomi olarak devam etti.

24.Ocak.1980 kararları, piyasa ekonomisi ile başlayan dışa dönük sanayileşme ve makroekonomik düzlemde ihracata dönük yüksek konjonktürde denge arayışlarıdır. Hasılı Türkiye ekonomisinde finansal serbestleşme ve vazedilen istikrar politikaları ile birlikte rant ekonomisinin yükseldiği görülür. Bu tespit oldukça önemli olmakla beraber aslında yaşanan ekonomik krizlerin ve kısır döngülerin ve büyüme rakamlarına yönelik tartışmaların da temel çıkış noktasıdır.

1950’li yıllarda başlayan köyden kente göç, sonraki yıllar boyunca artan tempoda bölgesel hatta doğudan batıya genelinde nitelik kazanarak devam etmiştir. Ülkenin sanayileşme sürecinin yarattığı işgücüne duyulan talepten kaynaklandığı söylenebilir. 1960’lı yılların ‘Mirim-Paşa Dedem’ eski püskü yalılar esintili Istanbulu’ndan, 1970’lerde ‘Hor Görme Garibi’ nağmeli gecekondu, minibüs, protest-varoş kültürüne tüm şehirler bazında ve arsa rantı eşliğinde topyekün dönüşüyordu.
 
Gün geldi devran döndü, rakamlar ve istatistikler ülke nüfusunun kentleşme ve kırsal kesim arasındaki güncel bağımlılıklarının karşılıklı olarak dengesizlik sinyalleri verdiği zaten ortada iken, ülke ekonomisinin, sanayi, tarım, hayvancılık, istihdam, hizmet, işsizlik vb alanların yaşam ve pratiğinde ortaya çıkmış neticeleri ile şimdilerde iyiden iyiye karşı karşıya kalındı.

Yeni bir haber(03.08.2025), Köye Dönüş Teşvik Paketinin hazır olduğunu duyduğumuzda bu kez zihnimizde ister istemez ‘Haydi gel köyümüze geri dönelim, Fadime’nin düğününde halay çekelim’ ezgisini mırıldanıyoruz. Tarımda yaş ortalamasının 59’a çıkması ve genç çiftçi oranının yüzde 5’te kalması üzerine hükümet harekete geçti.

Gençlerin köye dönüp üretime katılmasını sağlamak için bedelsiz arazi, düşük faizli kredi ve konut desteğini kapsayan teşvik paketi hazırlanıyor. 

Görünen köy kılavuz istemez misali, tarımda nihayet yaş ortalamasının 59’a yükseldiği Türkiye’de, genç nüfusun kırsala yönlendirilmesi için kapsamlı bir teşvik paketi hazırlanıyor. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’nun (EKK) son toplantısında alınan karar doğrultusunda; eğitimde ve istihdamda yer almayan gençlerin köye dönerek üretime katılmasını sağlamak amacıyla bedelsiz arazi tahsisi, düşük faizli kredi imkânları, ev sahibi olmayı kolaylaştıracak destekler ve çeşitli teşvikler gündeme alınmakta. 
 
Tarımda çalışan nüfus hızla yaşlanırken, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı yaklaşık 2,3 milyon çiftçinin yalnızca yüzde 12’si 40 yaşın altında. Genç çiftçilerin oranının yüzde 5 seviyelerinde olması, kırsalda sürdürülebilir üretimi riske atıyor. EKK toplantısında ilgili bakanlıklara, gençlerin tarımsal üretime kazandırılması için somut öneriler hazırlamaları talimatı verildi.

Bu çerçevede, köyüne dönmek isteyen gençlere bedelsiz arazi sağlanması, düşük faizli kredi imkânı tanınması ve konut yapımı için destek verilmesi gibi adımlar masada. Kısa süre içinde devreye alınacak planla hem gençlerin kendi işlerini kurması hem de kırsal kalkınmanın desteklenmesi hedefleniyor.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar