CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün Antep fıstığı ithalatına kapı aralayan kararına tepki gösterdi. Sarıbal, “Kuraklık ve zirai dondan büyük zarar gören üreticilerimiz şimdi de ithalat lobilerinin baskısıyla iflasa sürüklenmek isteniyor. Bu karar derhal geri çekilmeli” dedi.
Milletvekili Sarıbal, 2024 yılında Antep fıstığı üretiminin 383 bin tonla rekor seviyeye ulaştığını, ancak kuraklık ve zirai don nedeniyle rekoltenin yüzde 55 oranında düşerek 174 bin tona gerilediğini söyledi, TARSİM’in tespitine göre yalnızca don zararının 11,3 milyon TL olduğunu belirtti. Türkiye’nin Antep fıstığı ihracatının son yıllarda önemli bir ivme yakaladığını da vurgulayan Sarıbal, “2022’de 25 bin tonla 258 milyon dolar olan ihracatımız, 2023’te 32 bin ton ile 318 milyon dolara yükseldi. 2024’te 96 ülkeye 230 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Yani Türkiye, fıstıkta dünya pazarında güçlü bir aktör haline geldi. Böyle bir tablo varken ithalat kararı, üreticiye kuraklık kadar zarar verecek” ifadelerini kullandı.
“Fıstık fiyatını denetimsizlik şişiriyor”
Fıstık fiyatlarındaki artışın üreticiden değil tüccardan kaynaklandığını söyleyen Sarıbal, Gaziantep’te kabuklu fıstığın kilosunun 500–600 TL, büyükşehirlerde ise bin TL’ye çıktığını, baklavalık iç fıstığın ise 2 bin 500 TL’yi bulduğunu aktardı. Milletvekili Sarıbal, “Depolarda geçen yıldan kalan tonlarca ürün olmasına rağmen, bir avuç tüccar düşük rekolteyi bahane ederek fiyatları yükseltiyor. Çiftçi yaş fıstığı kilogramını 400 TL’ye satıyor. Kurutup kabuklu hale getirdiğinde 500-600 TL’ye çıkıyor. Baklavalık fıstık aynı dönemde 800–1000 TL bandında alıcı buluyor. Baklavalık hale gelinceye kadar 2 bin–2 bin 500 TL’ye kadar çıkıyor. Çiftçi ürününden neredeyse maliyetinin karşılığını zor alıyor, emeği ve alın teri ucuza gidiyor. Tüketici ise aynı ürünü 3–4 katı fiyatına yemek zorunda kalıyor. Aradaki büyük kazancı aracılar ve denetimsizlik oluşturuyor. Ürün piyasasında devletin etkin bir denetimi yok. Çiftçi örgütsüz bırakılmış, pazarlık gücü yok. Üretici ile tüketici arasındaki zincirde en çok kazanan aracı oluyor. Hem çiftçi mağdur hem tüketici mağdur. Bu tablo, tamamen kontrolsüzlük ve aracının insafına bırakılan bir sistemin sonucu” diye konuştu.

Baklava bahane, ithalat şahane
Baklava üreticilerinin fıstık maliyetini gerekçe göstererek ithalat istediğini hatırlatan Sarıbal, bu iddianın gerçeği yansıtmadığını vurgularken, “Baklava üreticileri ticaret ve tarım bakanlıklarından fıstık ithalatının önünün açılmasını talep etmişlerdir. Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü, 16 Eylül 2025 tarihi itibariyle Antep fıstığı ithalatına yönelik bir düzenleme yapmış; Zararlı Risk Analizi (ZRA) raporunun olumlu sonuçlanması halinde Antep fıstığı ithalatının mümkün olacağını; ABD, İran ve Suriye’den yapılacak kabuklu kavrulmuş fıstık ithalatında ise zararlı risk analizi aranmayacağı bildirdi. Bu karar ithalat lobilerini memnun ederken, kuraklık ve zirai dondan zaten zarar gören üreticiyi isyan etme noktasına getirdi. Üretici temsilcileri stoklarda yeterli fıstık bulunduğunu, ithalat yerine stok denetimlerinin sıkı bir şekilde yapılması gerektiğini, ithal fıstık ile kaliteli baklava üretilemeyeceğini, ithalatın binlerce aileyi geçim derdine düşüreceğini bildirmişler. 1 kilo baklavaya 100 gram fıstık konur. Yani fıstık maliyeti 250 TL civarında. Bugün baklavanın kilosu bin 500 TL iken, fiyatları fıstığın artırdığı iddiası inandırıcı değil. Sorun üretici değil, fırsatçılar” dedi.
“TMO devreye girmeli”
Sarıbal, devletin üreticiye sahip çıkması gerektiğini belirterek şu çağrıyı yaptı: “Fındıkta TMO fiyat açıklıyor, çayda Tarım Bakanlığı fiyat belirliyor. Aynı şekilde Antep fıstığında da TMO hem taban fiyat açıklamalı hem de müdahale alımı yapmalı. Üretici tüccarın insafına terk edilmemeli. Stoklarda ürün varken ithalatın önü açılırsa, binlerce aile geçim derdine düşecek. İthal fıstıkla kaliteli baklava da olmaz. Bu karar, üreticiyi yok sayan, ithalat lobilerinin çıkarını koruyan bir karar. Zirai don kadar yıkıcıdır ve kesinlikle geri alınmalı.”