Pazar, Eylül 8, 2024

Bireyci Yaklaşım

Geçen asır boyunca önce iktisadi alanda serpilen küreselleşmenin peşi sıra siyasi, sosyal, kültürel alanlarda da küreselleşme inisiyatifinin giderek arttığı bir zemini hazırladı. Şüphesiz iki büyük savaş sonrasında tanzim edilip Birleşmiş Milletler çatısı altında şekillenen idari bölgeler(devlet)den başlamak üzere o yolda seyretti. Gelişmeler ile devlet çerçevesinin ağırlığı bir süre sermayenin kontrolünde kurumlardan bireylere kadar uzanan bu uyum sürecinde adeta düzenleme ve prova niteliğindeydi.

Kriz nedenlerinin bugün sınırlı da olsa çok yönlü tartışılabilirliği, birey’i içine alarak ilerleyen kurulu tasarımın her krizde olduğu gibi mevcut istikrarın daha yüksek konjonktürde denge arayışlarıdır. Sürdürülebilirlik öngörüsüne ilaveten, ‘rezerv para’ ve ‘güvenlik’ mihveri ile kurumsaldan bireye uzanan zincirde terör, pandemi, enflasyonist vb şoklar eşliğinde ayar verilmedir.

2023 yılına girerken Dünya Ekonomi Forumu Küresel Risk Raporunun giriş bölümünde; dünyanın hem bütünüyle yeni hem de ürkütücü biçimde tanıdık bir dizi riskle yüz yüze geldiği, enflasyon, yaşam pahalılığı, yükselen ülkelerden sermaye çıkışları, ticaret savaşları, yaygın sosyal huzursuzluklar, jeopolitik çatışmalar ve nükleer savaş tehlikesi, iş aleminin ve politikacı sınıfının yeni kuşak liderlerinin pek azının aşina olduğu “eski riskler” ile karşı karşıya olunduğu vurgulanıyor.

Tartışmasız bir biçimde küresel kapitalizmin işleyiş biçimi reforma gerek duyuyor, oysa ele alınması gereken en önemli konu finansın defolarıdır. 20. asrın son çeyreğinde kurumsal format sosyal devlet fonksiyonlarından; öncelikle ‘Varşova Paktı ve Comecon’ çözülmesi, Batı’da ise özelleştirme rüzgarlarının esmesinden sonra servetin nasıl az sayıda büyük şirket ve şahıs arasında yoğunlaştığı ortaya çıkar ki toplumsallıktan ari bireyciliğin ilanıdır.

Küreselleşme tarafında mali hükümranlığın payanda kullanımı ile anti küresel tarafında bölgesel coğrafi işaretlerin konumlandırılması, piramidin tabanına izdüşümünün devlet, birey, sermaye üçlüsü ilişkilerine ek olarak biyo ve robot teknolojisi ile desteklenecek bileşkeler sadece yeniden düzenleme sürecidir. İstikrar için bilindik mekanizmaların ısrarla ‘krizlere deva’ olarak sunumu ise soru işaretleridir.

Temel endişeler, artan nükleer savaş tehdidi, büyüyen iklim tahribatı üzerinde olmasının yanında ikinci sorunun devletlerin bu krizi çözmek için yapmaları gerektiğini bildikleri şeyleri yapmamaları yüzünden devam ettiği gerçeği olup üçüncü sorunun, dünya genelinde demokratik güçlerin çöküşü ile birleşen rasyonel biçimde ciddiyetle düşünme, tartışma ve müzakere arenasının bozulmuş olmasıdır. Hiç olmasa rasyonel tartışmanın ilk iki sorunla başa çıkabilmenin yegane umut olduğundan hareketle üzerinde önemle durulmalıdır.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Demir Uzun

Diğer Yazarlar