Son büyüme performansına 2017 yılında imza atan inşaat sektörü, deprem sonrası konut seferberliğinin etkisiyle 2023 yılında yeniden büyüyebilir. Dünyanın önde gelen inşaat proje yönetim şirketlerinden Turner International Başkan Yardımcısı ve Türkiye Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç, sektördeki büyüme beklentisine rağmen inşaat maliyetlerinin yüksekliği, krediye erişim sorunu ve yüksek konut fiyatlarının büyümeyi sınırlandırabileceği uyarısında bulundu.
Türkiye’de inşaat sektörü, son 5 yılda daralma sürecine girdi. 5 yıldır üst üste yaşadığı daralma süreçlerine rağmen tamamlanan ve devam eden büyük projeler ile dikkat çekiyor. Son 5 yılda COVID-19 pandemisi ve ekonomik sıkıntılar gibi oldukça zorlayıcı süreçlerden geçen ve sürekli yükselen maliyetlerle mücadele eden Türk inşaat sektörü, markalı konut alanındaki başarısını kurumsal ve kamusal inşaat projelerinde de sürdürüyor.
Maliyetler 2 yılda 3 katına çıktı
Türkiye’de son yıllarda ciddi bir küçülme trendine giren ve en son büyümenin 2017 yılında gerçekleştiği inşaat sektörüne ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kılıç,”İnşaat maliyetleri son 5 yılda üç katın üzerinde artış gösterirken, son 2 yıldaki artış yüzde 200 civarında gerçekleşti. Maliyetlerin bu denli arttığı bir ortamda sektörü ayakta tutan şey ise konut fiyatlarının da maliyetlere paralel artış göstermesi oldu. Bu sayede işverenler ve yükleniciler maliyet artışların olumsuz etkilerinden korunabildiler”diye konuştu.
İnşaat sektörü 2023 yılında 5 yıl aradan sonra büyüyebilir
11 ilimizi etkileyen Kahramanmaraş depremiyle birlikte gerek deprem bölgesinde gerekse depremzedelerin göç ettiği illerde ortaya çıkan konut ihtiyacı devletimizin de desteğiyle bir konut inşa seferberliğe dönüştüğünü söyleyen Kılıç, “Bu nedenle 2023 yılında inşaat piyasasında büyüme olacağını ve bunun da GSYH’deki büyümeyi arttıracağını düşünüyorum. Yine de inşaat maliyetlerinin yüksekliği, krediye erişim sorunu ve konut fiyatlarının yüksekliğinin büyümeyi sınırlandırabileceği unutulmamalı” dedi.
İFM’de süreçlere katkı sağlıyor
Stratejik öneme sahip olan İFM’de mülkiyetin Varlık Fonu’na geçmesi ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yakın koordinasyonu ve Emlak Konut önderliğinde inşa sürecinin hızla ilerlediğini söyleyen Kılıç, “Dubai Finans Merkezindeki tecrübelerimizle sahadan gelen verileri doğru şekilde yorumlayıp projenin daha sağlıklı ilerlemesine yardımcı olduk. Diğer yandan proje müellifleri ve müteahhitlerle iyi bir sinerji yakalamamız da projeye katma değer sağladı” diye konuştu.
“Türkiye bizim için stratejik bir pazar”
Türkiye’nin bir strateji pazarı olduğunu söyleyen Kılıç, “ Türkiye bizim için stratejik bir pazar. Faaliyetlerimizi 60’dan fazla ülkede yürütürken, Türkiye ofisi olarak son 10 yıldır başarıyla tamamladığımız işlerle Türk İnşaat pazarındaki yerimizi her geçen gün daha da güçlendirdik. Amerika’daki yüklenici kimliğimizden gelen bilgi birikimimizi aktarabilmek için diğer ülkelerde sadece proje yönetimi yapıyoruz. Bu yönde her türlü üst yapı projesi için müşterilerimize katma değerli inşaat hizmetleri sağlama noktasında ise lider olmak için çalışıyoruz. Diğer yandan son yıllarda elektrikli araba yatırımlarından sonra ortaya çıkan lityum pil fabrikaları ya da veri depolamanın da bu kadar ilerlemesi ile birlikte gereksinim haline gelen data center projeleri daha fazla önem kazanmaya başladı ki kurum olarak birkaç ay önce bu alanda yeni bir projeye başladık” ifadesinde bulundu.