Cuma, Aralık 27, 2024

Üç Kardeşin En Büyüğü Mısır (Zea mays)

Yaz mevsiminin sonuna geliyoruz. Aklımızdaki kabak ailesinin dişi çiçeklerinin sayısını, arttırma düşüncesi ile dolaşıp duruyoruz. Okuduğumuz yayınlarda, erkek kabak çiçeklerinin dişilerden on kez daha fazla olduğu yazılıyor. 10 sayısı kulağınıza küpe olsun diyeceğim demesine de, geçen sene büyük büyük kabaklar veren Japon sakız kabakları inanın bu oranı bire yirmi hale getirdiler. Amerikalılar, 11-8-5 oranındaki sıvı gübrelerin dişi çiçekleri arttırdığını söyleyip duruyorlar. Şu anda bunu denemeye ne mevsim, ne de zaman uygun değil.

Kabak ekimi dediğiniz zaman, doğal olarak mısır ve fasulye ekimi ya da dikimi gündeme geliyor. Daha önce yazmıştık hani. Kızılderililer, kabak, mısır ve fasulyeleri bir arada ekimini defalarca denemişler. Anglo-saksonlar, kızılderililerden terimi çalmış olabilirler emin değiliz, ama ne olursa olsun bu 3’lüye 3 kız kardeş diyorlar. Bizim dilimiz cinsiyetçi bir dil olmadığı için, 3 kardeş diyebiliriz. Aşağıda bahsi nasıl olsa geçecek; bir de dört kardeş var. Söz konusu yöntemler, Iroquois, Mandan, Pueblo ve Cherokee kabilelerinin kullandığı sürdürülebilir tarım yöntemleridir.

Bu bahar, Karadenizli komşumun bana verdiği mısır tanelerini ekmiştim. Hem güzel bir yazı yazmak için, hem de bir anlamda deney yapmak için kabak ve fasulyeler ile beraber büyütmeye başladım. İnanın kabaklar ve fasulyeler inanılmaz derecede geliştiriler, güzelleştiler, verimli bir hale geldiler. Pekiyi mısırlardan ne haber derseniz: Bir felaket. Cılız bitkiler, cılız yemişler ile bizi hayal kırıklığına uğratmış durumdalar. Burada en önemli noktalardan bir tanesi, kanımızca tohum diye düşünüyoruz. Dolayısı ile seneye ekeceğimiz mısırların ata tohumu olmasına dikkat edeceğiz ya da, istemeye istemeye F1 hibrid daha doğrusu genetiği ile oynanmış tohumlar da olursa ilk kuşak tohumlardan olmasına dikkat edeceğiz. Hibrid tohumlar çok büyük olasılıkla ikinci sene şekilsiz, verimsiz yemişler ve sebzeler veriyorlar.

Bakalım seneye mısır ekiminde daha verimli, daha büyük, daha sağlam mısır bitkileri nasıl elde edeceğiz? Önce toprağını hazırlamak gerekecek. pH’sı 7 civarında bir toprağınız olursa, mısırları ekeceğiniz 30 cm boyunda, 90 ile 45 cm.arasında çapı olan bir tümsek oluşturmanız kızılderili geleneklerine uygun olur. Kanımızca tümseğin %70’i bahçe toprağı, %30’u ise iyice çözünmüş o senenin kompostundan oluşmalıdır. Tohumlar 10 derecenin üzerinde daha sıcak bir havada ve 2,5 cm. toprak altına ekilmelidir. Tohumlar arasındaki uzaklık ise, en az 15 cm. olmalıdır. Biz bu sene, bütün tohumlarda yaptığımız gibi, mısırda da taneleri önce nemli kağıt havlularda filizlendirdik. Arkasından sadece filizlenenleri diktik.

3 kardeş deyince, doğal olarak aklımıza hemen gelen refakatçi ekim ve dikimler ile beraber, refakatçi bitkilerden de bahsetmeden olmayacak. En önce ilk sırada fesleğen var. Neden derseniz kokusundan bir yığın mısıra dadanan böceği kaçırıyor. Dere otunu da unutmamak gerekiyor. Hemen burada hatırlatalım, dere otu maydanozgiller ailesinin bir üyesi olup, ufak salatalıkların Fransızların deyişi ile kornişonların tadını bozar. Latin çiçeklerinin, sebzelerimizin yakınına ekilmesi, onları mantar enfeksiyonlarından korur.

Tam olarak korumasa da, mantarları neredeyse kendilerine çekerler. Ayrıca da tadı, mısırın yapraklarından daha lezzetli olduğu için böceklerin ilgisini o kadar çekerler ki, hiç birisi mısırlara pek yaklaşmazlar. Biliyorsunuz, tat sorunsalı önemli bir noktadır. Latin çiçeği yenilebilen bitkilerden olduğu için salatalara da konulabilir; isteyenler de buz kalıplarının içine yerleştirerek dondurabilir. Buzların içindeki Latin çiçekler inanın, içeceklerde harika bir görüntü oluşturuyor. Daha önce bahsettiğimiz gibi, Latin çiçeklerinin, kabak çiçekleri gibi taze toplanıp un ve yumurtaya bulanarak yağda kızartılması ve çıtır çıtır yenmesi olasıdır.

Patatesler, mısırların yakınına ekildiğinde Verticullium cinsi mantarlara karşı koruyucu etkisi olduğu söylenir. Ancak ekilen patates yumrularının mısır fidelerinin en az 15 cm. yakınında olmalıdır. Diğer taraftan, turp gibi kök-sebzeler de kokuları ile bir çok asalak ve böceği mısırlardan uzak tutar. Beyaz çiçekli yonca (Trifolium repens) her ne kadar bahçelerimizde görmek istemediğimiz bir bitki olmasa da.söz konusu mısırlar olunca iş değişiyor. Neden mi? Bir kere bu bitkiler harika bir yaşayan yer örtüsü oluşturuyorlar. İkincisi, kökleri ile havanın azotunu toprağa bağlıyor. Son olarak da kuruyan ve dökülen yaprakları toprakta çözünerek gübre oluşturuyor. Beyaz çiçekli yonca da, hem yaprakları, hem de çiçekleri yenilebilir, salataya konabilir. Son olarak da ay çiçeklerinden bahsetmeden geçmeyelim isterseniz; çünkü ay çiçeği yukarıda sözünü ettiğim 4. kardeşin ta kendisi olup mısır, kabak ve fasulyeler ile beraber ekilebilir.

Son olarak da, mısırlarla beraber ekilmemesi gereken bitkilerden söz edelim. Lahana, brokoli gibi lahanagiller ailesinden hiçbirini mısırlarla beraber ekmeyin, dikmeyin. Domateslerin de düşmanlarının mısırlarla aynı olması nedeniyle, hiçbir akıllı bahçıvan bunları beraber ya da yakın yerlerde büyütmezler. Bir de evrensel geçimsiz rezene var. Bunları beraber yaşatması çok zor oluyor.

Bu hafta, bir fotoğraf sanatçının, Saygun Dura’nın bir fotoğrafını internet köşemizde göreceğiz. Fotoğrafın baskın rengi siyah olduğu için, galiba gazeteye basamayacağız. Saygun Dura, su altı fotoğrafçılığının ülkemizdeki önemli temsilcilerinden birisidir. Daha çok, ışık ve renk oyunları, yansımalar, kolajlar ile öne çıkan bir sanatçı. Köşemizi düşünerek çektiği, Kırklarelinde gittiği longoz ormanlarından bir görüntüyü bizimle paylaşıyor. Su altında açmış bir beyaz nilüferin (Nymphaea alba), su yüzeyinden yansıyan görüntüsü çamurlu suyla beraber ön, arka, üst, alt gibi yön kavramlarımızın yok olduğu bir ortam oluşturmuş.

Öteki fotoğraf ise, bir Fransız hanımın “Dadou”nun bize hediye ettiği bir kaktüsün (Cereus hexagonus (L.) Mill.) geçen gün açan çiçeği, daha doğrusu çiçeğinin içi ve üreme organları. Dadou uzun süredir Türkiye’de yaşamaktaydı. Ne yazık ki, kovid 19 salgınında kendisini kaybettik. Toprağı bol olsun. Fotoğrafa dikkatli bakınca, ne kadar çok erkek üreme organı olduğunu görebiliyorsunuz. Linnaeus üreme organları ile yaptığı çiçekli bitki sınıflamasında, boşuna kaktüsleri ayrı bir sınıfa koymamış.

Keyifli bahçeler…

Oğuzhan Daver

Diğer Yazarlar