Devlet okullarının kayıt parası adı altında istediği yüksek bağışlar, velileri zor durumda bırakıyor. Birkaç yıl öncesine kadar kayıt yaptırırken fotokopi kağıdı parası istenirken, son dönemlerde yüksek meblağlar talep ediliyor. Okullarda bağış tutarına göre sınıf ayrımı yapıldığını vurgulayan Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “Okullarda uzman öğretmenlik, baş öğretmenlik gibi öğretmenleri birbirlerinden ayıran, yarıştıran, rekabetçi bir eğitim sistemi oluştu” dedi.
“Eğitimin niteliğini ve sistemini değiştirmek gerekiyor”
Öğretmen tercihine göre bağış miktarının değiştiğini aktaran Kalafat, “1A’daki öğretmeni tercih ederse 5 bin TL bağış, 1B’deki öğretmeni tercih ederse 10 bin TL bağış isteniyor. Bu bizim açımızdan asla kabul edilebilir bir şey değil. Eğitimin niteliğini, sistemini geliştirmek, değiştirmek gerekiyor” ifadelerini kullandı. Öğretmenlerin bu duruma katkısının sadece yüzeysel olduğunu belirten Kalafat, “Esas olan müfredatın kendisi. Dolayısıyla, öğretmenler arası yapılan karşılaştırmalarla kayıt fiyatı belirleniyorsa bu bir pazar olur. Eğitim özelleştirilecek ya da pazara çıkarılabilecek bir unsur değil” dedi.
“Kayıt parası adında toplanan bağış yasal değil, suç”
İlköğretim, ortaokul ve lise düzeyinde eğitimin zorunlu olduğunu dile getiren Kalafat, “Zorunlu olması devlet tarafından karşılanması demek oluyor. Bir durum zorunlu tutuluyorsa, öğrencilerin eğitim hayatlarını ücretsiz olarak karşılanması gerekir. Ama özellikle birinci sınıflar, ortaokul başlangıcında ve lise düzeyinde, okul aile birlikleri üzerinden bağış parası adı altında kayıtlarda para isteniyor, zoraki bağış isteniyor. Bu rakamlar önceki dönemlerde sadece fotokopi kağıt parasıyken, şimdi 20-30 bin TL arası paralar istenmeye başladı. Bu çok yüksek bir meblağ. Eğitim kamusal olmak zorunda. Devlet tarafından bütün eğitim maliyeti karşılanması gerekiyor. Kayıt parası adında toplanan bağış yasal değil, suç. Hiçbir veli bu parayı vermek zorunda değil” diye konuştu.
“Kamudaki okulları paralı hale getirip özel okulları teşvik ediyorlar”
Bağışlarda bu kadar yüksek meblağ istemelerinin nedenini anlatan Kalafat, “Eğitimi gizli gizli özelleştirmeye çalışmalarından kaynaklanıyor. Özel okulların önünü açmak için kamudaki eğitim gizlice niteliksiz hala getirilirken, diğer taraftan da kamudaki okulları paralı hale getirip özel okulları teşvik ediyorlar. Pandemi ve deprem sonrasında Veli-Der verilerine göre, yüzde 20 oranında kız öğrenciler okula gitmiyor. Yüksek meblağları ödemeyen veliler, çocuklarını okula gönderemeyince eğitim oranı da düşüyor” dedi.
“Eğitim bir ticaret değil”
Eğitimde para ve sermayenin ön planda olmayacağını vurgulayan Kalafat, “Çünkü eğitim bir ticaret değil. Orası vergilerle çalışan kamusal bir alan. Sağlık ve eğitim, paranın konuşulacağı bir alan olamaz. Çünkü sağlık ve eğitim de zorunlu bir hizmet. Paranın konuşulduğu durumun adı ticarettir. Eğer çocukları ticari unsurun metası haline getirirsek, başarılı bir sonuç alamayız. Geleceklerini karartmaktan başka hiçbir şey olmaz. Bu ülkenin geleceğini de karartan bir sistem. Parayla satın alınabilir bir eğitim mümkün değil ve olmaması gerekiyor” sözlerine yer verdi.