Pazar, Eylül 8, 2024

Söz verdiysem…

Erdoğan ne derse desin, ona inanan bir kesim var Türkiye’de.
Erdoğan’ın her dediğine inanan ülke var mı, dünyada?
Benim konuştuğum Orta Doğulu insanların bir kısmı bunu doğrulamıyor. Ancak muhtemelen Erdoğan’ın ekibi onun her dediğine hedef kitle ve ülkenin inandığını düşünüyor, buna inanıyor.

Erdoğan’ın siyasette birçok adaylığı oldu, kaybetti. Bazen kazandığı seçimde bile başkası o makama oturdu. Sonra onu sahneye başka türlü çıkardılar. Sahneye çıkmasıyla birlikte destek arttı, onun da üslubu sertleştikçe serleşti. Sürtük, çürük, be ahlaksız, be namussuz, be adi gibi üst seviyelerden sesle söylenen hoşa gitmeyen ifadeler kullandı.

Bir gerçek var ki; “eğitimsiz” insanlar haksız oldukları zaman seslerini yükseltirler. Erdoğan ve ekibi haksız oldukları zaman hep seslerini yükseltmişlerdir, çoğu zaman da hakaret boyutuna geçmişlerdir. Ancak, AKP seçmeni açısından, bu tür söylemin onlar tarafından özümsendiğini, kitlelerini sıklaştırdığını söylemek yanlış olmaz.

Uluslararası düzeydeki ilişkilerde, görüşmelerde daha diplomatik olunmaya çalışılsa da, Erdoğan’a “senaryo” yazanların “one minute” gibi fırsatları aradıklarını gözlemliyoruz. Birleşmiş Milletlerin 78. genel kurulu için ABD’ye giden Erdoğan oradaki toplantılarda ABD’ye karşı yumuşaktı, ancak bir röportaj, daha doğrusu bir tv kanalının çekiminde sunucu araya girdiği için “siz benim sözümü kesemezsiniz, buna hakkınız yok” diye çıkıştı, böylece sorulan soruyu da geçiştirmiş oldu.

Derken bir toplantı, daha doğrusu bir toplu resim de bizim gazeteci ve yazarlarla verildi. Onlar iki konuyu dile getirdiler; emeklilerin maaşları, kamuya eleman alınmasında mülakat konusu.

Hazır soruların yanıtı da hazırdı: emekli maaşları için “Fazla uzamaz, yani en kısa zamanda… 2024’e inşallah bunun kararlarını vermiş olarak gireriz.” dedi.

İkincisi, Kamuda mülakat konusunda şöyle dedi: “Seçim vaatlerim içinde böyle bir söz verdiysem, bunu Milli Eğitim ve İçişleri bakanlarımla görüşerek yeni bir yol haritasıyla ilerletiriz.”

Emekli maaşı 7500 lirada kaldığı zaman da yazmıştım, bu konu yeni yıla kadar uzar diye. Yandaş medyanın ne kadar maaş artışı olacak, ekimde olacak mı diye üç ay kamuoyunu oyaladılar. Erdoğan üzerine 3 ay daha koydu. Herkes, yani yandaş basın, memnun oldu, sustu, oturdu.

Mülakat konusunda da söylemişsem söylemişimdir gibi laf etti, bakanlarla konuşayım dedi. Neden konuşacaksın ki? Sen tek lidersin, kaldır dersin kaldırırlar.
Bu görüşme mülakatın yine süreceğini ve daha fazla “militan AKP’linin” kadrolara yerleştirilmesine dönük bir düzenlemeye devam edecekleri kesin.

Ödemeleri ertelemek ve yerel seçim havasına girince ulufe dağıtır gibi dağıtmak AKP’nin her zamanki tavrı. AKP bundan sonuç da alıyor. Daha doğrusu Erdoğan gecikmeli gelen ödemeyi Erdoğan yapıyor gibi bir hava oluşuyor. Kanımca AKP gittikçe destek yitiriyor.

Mülakat konusu da öyle, zira10 yıllık öğretmenin değerlendirmesini “seçilen jüri” bana 45 dakika ders anlat diyerek neyi ölçecek?
Sonuç belli, istediğini seçecek.

Adalet isteyenler sokağa çıkmaya başladı. Sanırım zaman geçtikçe bu tepkiler büyüyecek ve belirli bir örgütlenme dayanışması da sağlayacak. Gerekli sonuç alınmasa bile bu kesimler demokratik mücadele için umut veriyor.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar