Pazartesi, Eylül 16, 2024

Para yok dolar gerek…

Ekonomide rasyonel politikaya dönüyoruz dediler ama nereye dönüyoruz?

Döviz yönünden yıllardır darboğazdayız.
Döviz bulmakta zorlandığımız için, özellikle pandemi döneminin turizm gelirlerini azaltması ve ihracat olanaklarını kısıtlaması nedeniyle farklı bir çözüm bulundu.

Yerli yatırımcının ve kişilerin bankadaki, vatandaşın yastık altındaki dövizini kullanarak dış borç ödemeleri gerçekleştirilebildi. Ancak, kur korumalı TL vadeli mevduat faizine yapılan TL ödemesi de yurt içinde enflasyonu körükledi.,

Kalkınma için üretim şart. Katma değeri yüksek ileri teknoloji ürünlerine ağırlık vermek ihracatı arttırır, tarım sektöründe üretime destek vererek halkın temel gıda maddelerinin bir kısmına “kolayca” ulaşmasını sağlamak ise halkı sakinleştirir. Oysa uygulamalarla gelir dağılımında adaletsizlik yaygınlaştı. Çalışan kesimler giderek yoksullaştı. Ülke giderek fakirleşti.

Rakamlarla örnek vermek gerekirse; brüt dış borçlanmamız 2002 yıl sonunda 131 milyar dolar iken, bu rakam 2019 yıl sonunda 413 Milyar dolara, 2023 yılı ikinci çeyrek sonunda 475 milyar dolara yükseldi.

Brüt borç stokunun GSYH içindeki payı ise yüzde ellinin üzerinde. GSYH, Gayrisafi Yurt İçi Hasıla bir yıl içinde üretilen tüm tüketim ve üretim mallarının tamamının satın alınması için yapılan harcama değerini belirtir. Yani üretim ve tüketim mallarımızın değeri brüt dış borcumuzun yarısından fazla. Her ülkede dış borç stoku vardır ama yüzde ellilik rakam kanımca kaygı verici bir durum.

Erdoğan’ın faiz- enflasyon konusuna yaklaşımındaki katı tutumu yumuşadı. Ancak ne kadar rasyonel politikalara döndük diye faizler yükseltilse de enflasyon kontrol altına alınamadı. Özellikle çalışan kesimin ücretlerinde ve emekli maaşlarında sınırlama piyasayı allak bullak etti.

Zamanında Henry Ford ilk arabasını ürettiği zaman, alıcı bulmakta zorlandığı için işçi ücretlerini artırmıştı. Şimdi Türkiye’de insanlar satın almakta zorlanıyor. Benzin ve mazota yapılan zamlar, elektrik, tüp gaz, su, ulaşım başta olmak üzere her türlü tarım ürününü etkiliyor. Kaldı ki 25 metreküpten az doğalgaz kullanımının 2024 mayısına dek devletçe karşılanması sayesinde enflasyon rakamı düşük tutuldu. Gel gelelim Ekim ayında doğal gazın 25 metreküpü aşan kısmı enflasyona yüzde 0,22 katkı yaptı.

Doları kontrol altında tutabilmek için döviz rezervine gereksinim var. Hazine ve Maliye bakanı Mehmet Şimşek ülke ülke dolaşıp yatırımcı çekmenin, yani para bulmanın peşinde. Ancak Erdoğan’ın Filistin’de bir parti olan Hamas’ı “mücahit grubu” ilan etmesi ile başlayan süreçte izlenen politikalar yabancı yatırımcıyı beklemeye itmiş durumda.

Böyle olunca, Hazine ve Maliye Bakanlığı yeniden Körfez ülkelerine döndü. Bazı bankalara Ocak 2029 vadeli dolar cinsi sukuk ihracı için yetki verdi.

Sukuk, İslami bankacılık sisteminde faizsiz kredi demek. Sukuk’ta faiz yok ama getiri var. Hazine 2022 yılı için sukuk ihracında getiriyi yüzde 9.75 olarak açıklamıştı. Yani genelde ABD merkez bankası faizi yüzde 5,5 bizde de yaklaşık yüzde 10.

Bu da Körfez ülkelerinden temin edilecek dövize ödenecek rakamın göstergesi.

Yetki verilen bankalar Emirates NBD Capital, HSBC, JPM, Kuwait Finance House ve QNB Capital. JPM dışında hepsi Körfez bankası.

Sonuçta dolar gelecek, zamanı gelince ödemeyi vatandaş yapacak.

Rasyonel politikalardan söz ederken, ülkenin kalkınmasında tarım ve sanayi faktörünü ön plana almak gerek. Aksi takdirde durum daha da karışabilir.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar