İletişimin, Türkiye’deki eğitim müfredatının bir parçası haline geleceğini belirten Prof. Dr. Sevda Alankuş, “Adı afet iletişimi, kriz iletişimi, tarım iletişimi olabilir. Bu anlamda öncülük yaptığımızı düşünüyorum” dedi
Yaşar Üniversitesi (YÜ) İletişim Fakültesi ve Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Ortak Etkinliği ‘Tarım ve İletişim’ başlığıyla gerçekleştirildi. Etkinlikte, Webagron Kurucu Ortağı Özhan Türk tarımda iletişim ve kariyer olanaklarını, ADAMA Türkiye Ülke Satış Müdürü Gökçe Kadıgil tarımda pazarlama ve satışta kariyer olanaklarını, Pınar Et Pazarlama Müdürü Dr. Fevzi Gökaliler, tarımsal ürünlerde kooperatifleşme ve markalaşmayı anlattı. Açılış konuşmasını yapan YÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş, çoklu krizler çağında yaşadığımızı belirterek, “Çok yakın çevremizde savaşlar var. Bunların birçoğunun ya nedeni ya da sonucu aslında tarımda yaşanan kriz. Dolayısıyla bunların hepsi birbirine çok ilişkili. Bu çoklu krizler bize iletişimin önemini öğretti” dedi.
Prof. Dr. Alankuş: Tarım iletişimi alanına öncülük edeceğiz
Tarım ve iletişim başlığı altında, iletişim fakültesi için yeni bir yol haritası çizmeye başladıklarını belirten Prof. Dr. Alankuş, Umarım bunun arkası gelecek. Çünkü çoklu krizler çağında yaşıyoruz ve sadece İzmir’de çok yoğun göç, sel, covid-19 pandemisi, bütün bunların hepsiyle hem İzmir hem Türkiye yaşadı. Çok yakın çevremizde savaşlar var. Bunların birçoğunun ya nedeni ya da sonucu aslında tarımda yaşanan kriz. Dolayısıyla bunların hepsi birbirine çok ilişkili. Bu çoklu krizler bize iletişimin önemini öğretti. İletişim alanı bundan böyle, bize fakültemizin sınırları için de kalmayacak. Bütün fakültelerin, bütün eğitim müfredatlarının bir parçası haline gelecek. Adı afet iletişimi, kriz iletişimi, tarım iletişimi olabilir. Bu anlamda öncülük yaptığımızı düşünüyorum.Kuşkusuz başka iletişim fakültelerinde de böyle çalışmalar var. Sağlık, çevre, kriz iletişimi gibi ama tarım iletişimi yolunda biz yavaş yavaş ilerlemeye başlıyoruz. Kuşkusuz böyle bir konu, disiplinler arası yaklaşımı gerektiriyor. Diğer yandan disiplinler arası yetmez” sözlerine yer verdi.
Prof. Dr. Türkan: İnsanoğlunu besleyebilmenin yolu bitkisel üretimi arttırmak
Dünyada üç tane temel küresel sorun olduğunu dile getiren YÜ Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Türkan, “Bir tanesi küresel iklim değişimi, diğeri beslenme, bir diğeri de enerji. Bunlar arasında, beslenme insanlığın olmazsa olmazı. Yani insan türünün için ve diğer canlıların için öncelik beslenmeleri. Beslenmeden sonra üreme. Hatta bu ikisi dünyayı da bu hale getirdi. Özellikle gelişmiş ülkelerde inanılmaz bir tüketim var. Besinin fazlası tüketiliyor ve tüketilemeyenler global olarak yüzde 18’i çöplere gidiyor. Gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkeler de bol miktarda ürüyorlar. Dolayısıyla bugün karşılaştığımız global sorunlarla boğuşuyoruz. Önümüzdeki 35 yıl içerisinde dünya tarihinde ürettiğimiz kadar besinin yüzde 75’ini üretmek zorundayız. Bu müthiş bir zorluk, müthiş bir meydan okuma. Bilim çözecek. Bu 35 yıl içerisinde yaklaşık 10 milyar insanı besleyebilmenin yolu bitkisel üretimi arttırmaktan geçiyor. Yani bitkisel üretimi artmazsa hayvansal üretimi de artmaz, insanları direkt ve veya dolaylı olarak da beslenemez” diye konuştu.
Dünyadaki yeşil alanların ya da bitkilerin yetiştiği yerlerin yüzde 50’sini tarım için kullanıldığını aktaran Prof. Dr. Türkan, “Her geçen gün yeni orman alanları tarıma dönüşüyor. Bu çok tehlikeli, bu küresel iklim değişiminin ana nedenlerinden bir tanesi. Çünkü 100 milyonlarca yıl önce havadan alınmış, toprağın altında kalmış karbonu her gün dışarıya salıyoruz. Bu çok tehlikeli. Bunun bitkiler tarafından kütle haline getirilmesi gerekiyor” dedi.
Gökaliler: Son 20 yılda dünyadaki tarımsal emtia ticareti %40 azaldı
Son 20 yılda dünyadaki tarımsal emtia ticaretinin yüzde 40 azaldığını aktaran Tarımsal Ürünlerde Kooperatifleşme ve Markalama Pınar Et Pazarlama Müdürü Dr. Fevzi Gökaliler, “Son 10 yılda Türkiye’de üretilen tarımsal emtia miktarı yüzde 15 azaldı. Dünyadaki tarımsal emtia ticaretinin azalmasında ana faktör ülkelerin kendi kendine yetebilecek üretim politikasına geçme isteği. İkinci sırada net ihracatçı olabilecek gücü olan ülkelerin nüfuslarını doyurma motivasyonlarını birinci sıraya alması. Dünyada geldiğimiz noktada bence başta bir tarım mümkün” dedi.
Dünyada büyük gıda markalarının kooperatif olduğunu söyleyen Dr. Gökaliler, “Küçük ölçekli ama işini iyi yapan, küçük çiftçilerin oluşturduğu kooperatifler. Ülkemizde örnekleri var; Tire Süt Kooperatifi, Foça Süt Kooperatifi, Çukurova Pamuk Kooperatifi ve Torku bunlardan. Dünyadaki yapısı çok daha büyük. Dünyadaki yapısı organize bir markalaşmada başarılı olduklarından ileri geliyor. Markalaşmayı profesyonel bakış açısıyla elde aldılar. Ülkemizde çok iyi tarımsal üreten kooperatiflerin büyük ulusal markalar ayarına gelip markalaşması tamamlanmadığı takdirde o iyi üretimler evlerimize daha yüksek karlılık yapısıyla giremeyecek. Dünyadaki kooperatifleşmenin hepimize faydası olduğu aşikar. Kooperatifleşme, kısıtlı kaynaklara erişim, değerli ürünler hale getirme, sürdürülebilir üretim perspektifiyle yapma ve dünyanın kaynaklarını etkin kullanmak için vazgeçilmez” diye konuştu.
Tuz gölü bitkisi uzay çalışmalarında kullanılacak
İnsanoğlunun uzaya yerleşmeye çalıştığını dile getiren Prof. Dr. Türkan, “3,5 gün içerisinde ayda bir üs kurulacak. Orada 10 yıl çalışıldıktan sonra marsa gitmeyi hedefliyor insanoğlu. Uluslararası Uzay İstasyonunda çok çeşitli deneyler yapıyorlar. İlk Türk astronotu, 9 Ocak’ta Uluslararası Uzay İstasyonu’na gidecek ve onun 12 tane deney gerçekleştirecek. TÜBİTAK 12 deney seçti bunlardan bir tanesi de içinde bulunduğum grubun deneyi. Tuz gölünden bir bitki gönderiyoruz. Bu bitki, dünyada bir tek tuz gölünün içerisinde yetişen bir endemik bitki. 2011 yılında Amerikalılar bilim insanları genomonu sekansladılar. Yani gen haritası biliniyor. Dolayısıyla sistem biyolojisi çağında laboratuvarlarda kullanılıyor model bitki olarak. Deniz suyundan daha tuzlu olan topraklarda yetişebiliyor bu bitki. Dolayısıyla inanılmaz eşsiz özelliğe sahip. Türk astronot Alper Gezeravcı onu götürecek. Orada çimlenecek, geri getireceğiz. Yerçekimi koşullarında tuz toleransının değişip değişmediğine bakacağız. Hipotezimiz doğru çıkarsa ileride diğer gezegenlerdeki alanlarda çeşitli işlemlerde kullanılacak” ifadelerinde bulundu.