Çarşamba, Kasım 27, 2024

İklim hedefleri ile şirketlerin eylemleri uyuşmuyor

Uluslararası danışmanlık, denetim ve vergi şirketi Ernst & Young (EY), ‘Küresel İklim Riski Barometresi’ raporunun beşincisini yayımladı. Raporda yer alan bilgiler, iklimle ilgili finansal verilerin raporlanmasını teşvik etmek için kurulan ‘İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü’ tarafından belirlenen 11 temel tavsiye ekseninde incelendi. Barometre sonuçlarını değerlendiren EY Türkiye İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Ece Sevin, “Bu yılki EY Küresel İklim Risk Barometresi; net sıfır ekonomiye geçişimizi önemli ölçüde hızlandırmamız gereken bir dönemde, belirtilen iklim hedefleri ile bunları gerçekleştirmeye yönelik kurumsal eylemler arasında bir kopukluk olduğunu gösteriyor” dedi.


“Eylem planına geçilmeli”

İklim riskinin açıklanmasının ayrı bir onay kalemi olarak değil, daha kapsamlı bir stratejinin parçası ve rekabet avantajı elde etmek için bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini söyleyen Sevin, “Bu, özellikle gerçek değişimi benimsemesi ve gerçekleştirmesi gereken liderler için çok önemli bir fırsat olabilir. İş dünyası, taahhüt zihniyetinden, karbonsuzlaştırma stratejilerinin operasyonlarının tamamında uygulandığı bir eylem planına geçmeli” diye konuştu.


Şirketler iklim taahhütlerini destekleyecek planlarını açıklamıyor

Bu yılki rapor, kuruluşların iklim taahhütleri ile kurumsal stratejileri arasında derin bir kopukluk olduğunu ortaya koydu. Rapora göre, çalışmaya katılan şirketlerin yüzde 47’si iklim taahhütlerini açıklamalarına rağmen bu taahhütleri hayata geçirecekleri yol haritasını açıklamıyor. Yüzde 74’ü ise iklim riskinin ölçülebilir etkilerini iklim değişikliği stratejileriyle ilgili açıklamalarına dahil etmiyor, bu da konunun kurumsal düzeyde yeterli değeri görmediği gerçeğini öne serdi. 

Barometre, şirketlerin iklim değişikliği ile ilgili beyanlarını hem sayısal hem de kapsam açısından değerlendirdi. Buna göre, açıklamalarını paylaşan şirket oranında 2022’ye göre 2023’te yüzde 6 oranında ilerleme kaydedilirken, paylaşılan beyanların kapsamı ise yüzde 50 düzeyinde kaldı. 

Ülkeler arası karşılaştırma yapıldığında ise iklimle ilgili en detaylı ve geniş kapsamlı açıklama konusunda yüzde 66 ile Birleşik Krallık, yüzde 62 ile Almanya, yüzde 59 ile Fransa ve İspanya ve yüzde 52 ile ABD öne çıktı. Hindistan, Çin, Filipinler ve Endonezya’nın önemli ölçüde iyileştirmeye ihtiyaç duyduğu belirtildi. Bu noktada ülkelerin, Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu düzenlemelerinde otaya konan gerekliliklere hazırlanma ihtiyacı olduğu görüldü. Bununla birlikte iklimle bağlantılı beyan gerekliliğinin bulunmadığı pazarlar ortalamayı aşağı çekiyor ve bu durum çözülene kadar ortalamaların düşük kalacağı belirtildi.


İklim riski mali performanslara yansıtılmıyor

Barometreye göre, iklimle ilgili risk ve fırsatların şirketlerin mali tablolarına yansıtılma düzeyi, bir şirketin iklim değişikliği konusundaki anlayışının bir göstergesi niteliği taşıyor. Ankete katılan üç şirketten yalnızca biri, mali tablolarında iklim riskleri ve yaratacağı etki arasındaki niceliksel veya niteliksel bağlantıları açıkladı. Bu da iklim riski ve etkisinin mali performans kapsamında eşit derecede dikkate alınmadığını gösterdi. Ayrıca ankete katılan şirketlerin yüzde 42’si, şirketin değer zinciri ve daha geniş pazar dinamikleri için senaryo analizi yapma konusunda başarısız oldu. 

Rapora göre, iklim değişikliğini hâlâ ticari büyüme kapsamında ele almayan çoğu şirketlerin yüzde 68’si iklimle ilgili fırsatlara ilişkin stratejilerini açıklarken, yüzde 77’si de riskleri açıklamaya daha eğilimli oldu. İklim riski ile iş büyüme stratejisi arasındaki bağlantıyı anlayan şirketlerin, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları S2 gibi iklimle ilgili yeni raporlama gerekliliklerini karşılamakta daha iyi bir konumda olduğu da raporda yer aldı.


Geçiş planlaması

Ankete katılan şirketlerin yüzde 47’si iş modellerini ve operasyonlarını verilen iklim taahhütlerine nasıl uyumlu hale getireceğini açıklamadı. Planlarını açıklayan şirketlerin ise ayrıntı düzeyi sınırlı kaldı. En fazla iklim riskine maruz kalan sektörlerden, enerji, madencilik, ulaştırma, telekomünikasyon ve teknoloji sektörleri en ayrıntılı planlara sahipken tarım sektörü bu konuda geride kaldı. Tarım sektöründen ankete katılanların sadece yüzde 43’ü iklim konusunda bir geçiş planı açıkladı.


Şirketlerin acilen alması gereken üç önlem 

EY Küresel İklim Riski Barometresi, şirketlerin acilen alması gereken üç kritik önlemi şöyle sıraladı: “Niyeti eyleme dönüştürün; en iyi performans gösteren şirketlerde, iklim riskine uyum, eyleme dönüştürülebilir bir fırsat olarak görülür. Bu şirketlerde ayrıntılı ve titiz bir şekilde hazırlanan iklim değişikliği stratejisi, kamuoyuna açıklanarak eyleme dökülür. Düşük karbonlu bir gelecek için veri yönetimini sağlayın; eylemleri teşvik etmek ve emisyonları azaltmak için veriler toplanmalı, risk yönetimine entegre edilmeli, karbon azaltımını teşvik etmek için kullanılmalı. Verileri her zaman stratejik ve operasyonel risk yönetimine entegre olacak şekilde kullanmak ve yönetmek için etkin yönetişim yapılarını hayata geçirin. Dönüşümde yönetim kurulunun itici gücünü kullanın; iklim verileri, kurumsal stratejiye bilgi sağlamak için yönetim kurulu düzeyinde kullanılmalı. Liderler tüm kuruluş genelinde iklim etkisine bütüncül bir yaklaşımı benimseyerek; iklim değişikliği çalışmalarında temel uyumun ötesine geçme ve karbondan arındırma gündemini gelecek stratejisinin itici gücü olarak kullanmalı.”

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM