Uçak, Türkiye’nin yurt dışında Bangladeş ve Pakistan gibi ülkelerle rekabet edebilme noktasından uzaklaştığını söyledi
GÜLCİHAN ALTINKAYA
İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, pamuğun bir kilogramlık maliyetinin yeni yıl itibariyle 26 TL olduğunu ifade etti
Girdi maliyetlerindeki artış ve döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar, Türkiye’nin en önemli tarım ürünlerinin başında gelen pamukta üretimi zorlaştırıyor. Öte yandan dünya genelinde pamuk borsasında yaşanan keskin düşüşler talebin azalmasına neden oluyor. Pamuğun bir kilogramlık maliyetinin yeni yıl itibariyle 26 TL olduğunu belirten İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, dünyada ve özellikle kendi Türkiye’de pamukta talebin artan işçilik maliyetleriyle birlikte azaldığını söyledi. Türkiye’nin yurt dışında özellikle Uzak Doğu’daki Bangladeş, Pakistan gibi ülkelerle rekabet edebilme noktasından uzaklaştığını aktaran Uçak, “Fabrikaların kapasite kullanım oranları da buna paralel düşmüştü. Böyle olunca ham maddeye olan talep de düşüyor” dedi.
Pamuk fiyatlarında düşüş
Pamuğun genel olarak dünyaya entegre olmuş bir endüstri ham maddesi olduğunu söyleyen Uçak, “Dünyadaki pamuk hareketlerinin, Türkiye’deki pamuk hareketlerini desteklediği ve hatta onları da aşağı çektiği genel bir konjektür var. Son iki ayda pamuk fiyatlarında hızlı bir yükseliş vardı. Bu hareketlilik belli bir tempoda devam ettikten sonra hızlı bir şekilde özellikle Amerika’da geri çekilmeye başladı. Daha sonra ülkemizin içindeki ekonomik ve finansal erişimlerdeki maliyet yüksekliğinden dolayı talebin daha da azalmasıyla arzın daha ön planda, talebin onun gerisinde kaldığı bir süreç içine girdik. Ramazan ayı içerisinde özellikle borsalarda fiyat belirleyememe durumu ile karşı karşıya kaldık. Yani ne alan alırım, ne satan satarım dedi” değerlendirmelerinde bulundu.
“Desteklemeler amaca hizmet etmiyor”
Pamuk üreticisini destekleme noktasında son üç yıldır prim sisteminde artış yapılmadığına dikkat çeken Uçak, “Ülkede bir yılda dolar eğer yüzde 60 yükseliyor ama üreticiye verilen pirim geçen yıllara göre aynı kalıyorsa aslında üretici yüzde 60 daha az desteklenmiş oluyor. Akaryakıttan zirai mücadelede kullanılan ilaçlara kadar girdi maliyetleri döviz cinsinden hesaplanıyor. Yani bu döviz girdileriyle ilgili yapılan bir yatırımın da TL olarak destekleniyor olması demek oluyor. Son yıllarda yaşadığımız ekonomik krizin aslında bizi getirdiği nokta bu. Dolar yılda yüzde 10 yükseliyor olsa şu anda bunu konuşmuyor olacaktık. Ama eğer kur yüzde 50-60 değişiyorsa, verilen primin geçen birkaç yılla aynı olması, desteklemelerin amaca hizmet etmediğini gösterir” ifadelerinde bulundu.
Türkiye’de hazır giyim ve konfeksiyon sektörünün ihracata yön verdiğini belirten Uçak, “Sanayicilerin de gerekirse işletme sermayesini faizli kredi vermek yerine, üretilmiş olan yerli ürünün devlet tarafından sübvanse edilmesi gibi yenilikçi ve alternatif çözüm noktalarını ortaya koyması gerekiyor. Çünkü sektör her geçen gün kan kaybediyor. İnsanlar üretmektense kenarda seyretmeye doğru gidiyor” diye konuştu.
Ege’de pamuk ekim alanlarında artış beklentisi
Ege Bölgesi’nde özellikle kuzey hattında Menemen ve Bergama tarafında pamuk ekim alanlarının geçen yıla göre, yüzde 10 civarında artacağı tahmininde bulunan Uçak, “Kuzey tarafından daha sonra Manisa, Gediz bölgesi için de yüzde 10-15 pamuk ekimine yönelme olduğunu ve ekim alanlarının o bölgelerde artacağını tahmin ediyorum. Yani Ege Bölgesi’nin genel itibariyle yüzde 10-15 oranında alan büyümesiyle pamuk ekim dönemine girdiği söylenebilir. Ancak verimin ne olacağını bilemiyorum” dedi.